yaklaşımlarÖzkan YıkıcıOrtadoğu konumunda İslam ve Kürt kayganlığı – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Ortadoğu konumunda İslam ve Kürt kayganlığı – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son Ortadoğu hem tıkanışta hemde oyuncular arası itifak ayrışma cendereinde herkes kuralını oynamaktadır. Emperyalist gerçeğini belekten silenlere, bölgesel rekabeti onutanlara, oluşan sorunları onutanlara yeniden bölge yaşamıyla dersini veriyordu. Özelikle taraftarlaşan probagandayla güncel yalaka kalemşörlerin nasıl iflas ediş gerçeğini Ortadoğu coğrafyasında yaşadık ve yaşayacağız. Hele dün AKP poletikasına inanılmaz “başarı öyküleri” sıralayanlar, birden tüm çenberin nasıl çenber olmadığını kanıtlarcasına, Türkiye itifakcılarıyla bölgesel yeni çelişki merkezine oturdu. Dinin inanılmaz önemli idolojik olgu oluşu, gizlenen örtülen ve ret edilen Kürt kartındaki kayganlıklar hepsi tekrar tekrar Ortadoğuda değişken yorumlar yapmayı zorluyor.

Ben bu olayları yazarken hep ikilemlerle arayışlar arasında bulduğum bilgilerle, eski birikimleri kulanarak konuyu hep aktarmaya çalıştım. Elbet yeni bilgiler veya kaynganlaşan bataklıktaki değişken mevzilenmeler, beraberinde kendine kural yaratan gelişmeleri de tetiklemektedir. Hem Ortadoğu içinde bölgesel sıcaklığı yaşayarak anlamak, hemde sanki Kuzey Kıbrısta bu olaylar hiç etki yapmazmış gibi de uzak kamuoyuna anlatma çelişksini yaşıyorum. Üstelik konuyu iyi izlediğimi kabuleniyorsam da özelikle olayla ilgili taraflarla direk ilişkim olmaması, tartışmalara katılma olanağından uzak durma nedeniyle beyinsel yetersizlikleri hep hisediyorum. Hem bilme, hem izleme ancak konuyla ilgili direk tartışmalara katılmama ve taraflarla ilişkisizlik nedeniyle sonuçta bireksiklik olduğunu da bilerek konuları işliyorum. Okuma ve bilmeyle gelişen ama direk tartışmalardan uzak, etrafın ilgisizliği ve tarflarla ilişkisizlik sonucu kendimce bir çelişkili yetersizlikte hisediyorum.Genede bilgim, birikimim ve taşıdığım dünya görüşüyle bulunduğum eksene rağmen, kendime güveniyorum. Bundan dolayı değimli ki çoğu gibi heran durmadan sefalet yorumları yapmıyorum* Onun için okuyucum okurken, benim bazı yorumların direk olayların içinde akan, belirli tarafla özdeşleşip yaşama uzaklığım sonucu, konulara dıştan ve Kuzey Kıbrıs denilen coğrafyadan gözlemimle baktığım için, çoğukez olayların konuşulmlayan başka yönleri, veya herkesin önem verdiği bazı acitatif sözleri de yazılarımda yakalamak güçtür. Neyse buda benim benimle şöylesine yaptığım bir tartışma sorgusu….

Yeniden güncel Ortadoğuya dalalım ve Kürt İslam yelpazesinden sürece takılalım. Ortadoğu hep şu Klasik analizlerle dolmuştur: “Ortadoğu kaygan bir zemine sahiptir: Bu bataklığa girdiğinizde nerde duracağınız belli değil”! Özelikle başlangıçta işkalerle başlayan, sora bölgesel güçlerle oynanan proje şimdilerde tıkanılan Suriye karakolunda yeniden kendine has kuralalrla yeniden sıçrama arıyor. Bunu 2 eksenle inceleyecem….

Dün islamın “terör” özdeşlikle “ılımlı radikal” ayrımla probagandaşalrla ayrışmalarla çalkalandık. Sora konu mezhepsel Suni şii eksenli yeniden dizayinle İranlı, Hizbulahlı şer eksenli “hilal tavsiye” kuramı işletildi. Sudiler, T Türkiye devletleri ve Müslüman kardeşler hareket bütünleşmesi bölgesel Obama tavsiye sürecinde rol aldılar. Fakat Suriye aşmazı ve Mısır darbesiyle bukez oluşturulan Suni itifakı resmen çatırdadı! Şimdilerde Sudi Türkiye karşıtlı bölgesel rekabet biranlamda Müslüman Kardeşler Selefiler eksenli yeni rekabet çatışmasına dönüştü. Üstelik bunlar sistemin geneline dek uzadı. Hatta kutsal Suriye “Muhalefetini de” darmadağın yaptı. Ortadoğu kurgulanan Suni Şii eksenli parçalanma ve yeniden dizayin tetiği, şimdilerde Suni içindeki yeni SUdi Türkiye ayrışması ve hatta daha alt parçalanmalarla bütünsel dağılma noktasına gelindi.

İlgili parçalanma giderek merkezi Amerika veya bölgesel temel güç İsrail ile olan bağlarda çelişkili beklentiler oluştu. Sudiler neden Suriye bonbalanmadı, neden işkal edilmiyor beklentielrle amerikayı suçalrken, Türkiye ve benzer İslami kesimelr se sistemin adına mücadele etmelerine karşın,yalnız brakılmalarına, kendi çıkarlarının kontrol edilmemesine yakınma yapıyor. Özelikle Mısırda Musriye yapılan askeri darbeyle, Sudiarabistan ile Türkiyenin karşıkarşıya gelişi, Suriyede parçalatılmaya varan muhalefet çıkarları, Tunusa dek yansıyanSuni eksenli ayrışmalar sonuçta dinin Ortadoğu koşulundaki ayrışmalarla belirsizlik üretmesinin sonuçları oluyordu. Artık Suni Şii değil ılımlı radikal Suni rekabeti de bölgede yeni kart haline getirildi. Amerika ise aşmazlıkla birlikte diplomatik yol kulanıp iranla görüşme eylimi dahi tüm mütefikelrinin savaş beklentisine yanıt olmadığı için tepkileri hemen çekti. İsrail irana saldıracam derken “yumuşama” eylimine karşı çıkıyor; Türkiye ve Sudiler ise Suriye işkalinde pay almayı beklerken, görüşmeler eylimine veya yumuşamaya hemen tepki verdiler! Hatta Türkiye Sudiarabistan ayrışmada Amerikanın yanlarında taraf olmadığı için şikayetci oluyorlar. Fakat tüm bunlar dinin inanılmaz acımasızlıkla yaptığı insani felaketlerin haberleri durmadan akmaya devam ediyordu.

İşkallerle başlayan, bölgesel güçerlle yeni poletik taktikler uygulanan, Suni Şii ayrımlı dizayin yapma hareketleri ve derken itifakcıların dahi rekabet çıkarsama sonucu ayrışmalrıyla Ortadoğu oldukça kanlı sayfalarla tarihe yazılıyor. Dostların dahi çıkar adına ayrıştığı gerçeği ve dinin poletik inanılmaz kötü göstergelerini Ortadoğu bize yeniden yaşatıyor…..

Bundan önceki Ortadoğu paylaşımlarında fazla gözetilmeyen hatta sorun diye kangrenleştirilen 2 halkta vardır. “Filistin ve Kürtler”* Son Ortadoğu oynunda ilk defa Kürtler örgütsel konumları nedeniyle yeni oluşumda konuşulur olundu. Irak işkalinde Kuzey ırakta federal Kürdistan oluşturuldu. Türkiyedeki içsavaşın sonunda bölgesel olarak PKK önemli aktör haline geldi. Suriye olaylarında hep Şii Suni ekseninde oynanırken, akla getirilmeyen Kürtler birden örgütsel boyutuyla piyasaya çıktı.

Kürt dinamiği böylesi dört ülkede etkin konuma gelirken, elbet herkes bu pastadan taraftar bulmaya yönelindi. Biryanda PKK gibi artık bölgesel güç olma noktası varken, Barzani gibi daha muhavazakar ve bölgesel güçerlle yakın olma ikilemi de oluşuyor. Her yapı Kürt konusunu kendi dinamiğinden koparıp kendi terkisine almaya çalışıyor. Özelikle Barzani zaten batılıseçkiye daha uygun olması ve ırakta Şii etkinliğe karşı kulanılacak güç olma istenciyle, öteki kürt guruplarına göre batılılar ve Suni islamcıalr bu kesime daha ilgi gösteriyor. Hiç uzağa gitmeyelim: Türkiye düne kadar Kürt kelimesine dahi düşmanca tavır korken, şimdi Güney Kürdistanı ırakta Şiilere karşı desteklemektedir Oysa ayni Türkiye kendi Kürtlerine karşı yaptıkları da ortada. Kendi dilerinde eğtimi dahi kabulenmiyor!Ayni durumu Suriyede sırf PKK yakını nedeniyle, Kürtlere karşı şeryatcı gurupları destekliyor.

Doksanlarda başlayan yeni Ortadoğu oynunda bukez Kürtlerin daha örgütlü olmaları nedeniyle, oynu oynayan güçler Kürtlerin de kendielrine yakın olanlarla birlikte davranma süreci de başlandı. Irak işkalinden tutun eyer çekilecek iran pimine dek Kürtlerin örgütlerinin yeri hep düşünülmektedir. Kürt örgütleri de tıpkı diyer bölgesel güçler gibi çelişkili itifaklar la yol almaya çalışıyorlar. Öteki Ortadoğu paylaşımalrından farklı olarak, Kürtler etkisiz kurban değil, bukez projelerde onlara “devlet kurma şansı” dahi veriliyor! Bunun nedeni de bölgede Kürt yaşam gerçeği kadar, Kürtlerin bu süreçte örgütlü olup yer alma gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Bunu neyazık ki bölgesel devletler hala okuyamadı. Yine bunu en net şekliyle Türkiyede görüyoruz. Kürt sorununu çözme yerine hep onların silahsızlandırılması noktasında kalıp sorunu görmezden, bölgesel geleceği anlamamakla diretiliyor. Olay odenli net ki tüm gündemi hapiste tutukları Öcalanın tavrı belirlemektedir! Tüm açılımların sözleri “Öcalanla” ortaya çıkıyor. Yine çekilme dahi karar alan PKK oluyor! AKP ise bölgesel fetihcilik tutumunu düşünürken hep karşılaştığı Kürt sorunu nedeniyle, bocalamaya devam ediyor. İsteksiz bölge ülekelri ama kaygan zeminle zorlanan Kürt dinamik gerçeği arasında konu sıkışılıyor. Sadece Türkiye değil; “Irak, Suriye, Türkiye ve iranda” hep kürt konusu sorun olarak çözülmemiş şekliyle karşımıza geliyor. Çizilecek yeni Ortadoğuda sistem sömürmeyi düşünürken, bölgesel denkleme Kürtleri de ta doksanlardan koydu. Oysa Türkiye hala Kürtlerin “anadilini” dahi “olmaz” denecek noktada tutuyor!

Yukarda özetlediğim genel görünümlü Ortadoğuda denklemelr bize şunu gösteriyor: heran kayganlıkla itifaklar bozulmaya, yeni dinamiklerin çıkması olasıdır. Tek eksik Sosyalist devrimci alternatif seçeneğin olmamasıdır. Sistem konuyu dine ve etnikle bölgesel güçlerle oynamaya başlayınca, bunun üzerinden sömrgeleşmeyi yeniden oluşturma hedefini çizince, sonuçta kan ve acılar çıkıyor. Kulanılan aktörlerle kurgulatılan resmi idolojiler se gelecekte Ortadoğuda düşünmetdikleri tek gerçek “demokratik süreçtir”! Böylesi kısgaçta Ortadoğu coğrafyasında Kürt dinamiği ilkez rolunu oynamaya çalışıyor. Ödenen acılarla ama bölgenin sıkıştığı resmi gerçekle bakalım Ortadoğu yolu nekadar değdeğişken yol alacaktır?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
234AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin