yazılariktibasBRICS kimin çıkarına hizmet ediyor? - Immanuel Wallerstein
yazarın tüm yazıları:

BRICS kimin çıkarına hizmet ediyor? – Immanuel Wallerstein

Yeniçağ podcastını dinleyin

Immanuel Wallerstein2001 yılında Goldman Sachs Menkul Kıymetler Yönetimi başkanı Jim O’Neill, yatırımcılarının okuması için “Dünyanın ekonomileri daha iyi olan BRICs ülkelerine ihtiyacı var” başlıklı bir makale yazdı. O’Neill Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in yükselen ekonomilerini tanımlamak için BRICs kısaltmasını icat etti ve bu ekonomileri dünya-ekonominin ekonomik “geleceği” olarak yatırımcılara tavsiye etti.

Bu terim tuttu ve BRICs düzenli olarak toplanan gerçek bir grup oldu. Bu gruba daha sonra Güney Afrika’nın da üye olarak dahil olmasıyla kısaltmanın sonundaki küçük “s” büyük “S” oldu[1]. 2001 yılından beri BRICS ülkeleri en azından dünyanın diğer bazı devletlerine göre ekonomik olarak büyüdüler. Aynı zamanda çok tartışmalı bir mesele haline geldiler. BRICS ülkelerini anti-emperyalist mücadelenin öncüleri olarak görenler var. Tam tersine, bu ülkelerin gerçek Kuzey’in (yani Kuzey Amerika, batı Avrupa ve Japonya) alt-emperyalist ajanları olduğunu düşünenler de var. Her ikisi birden olduklarını iddia edenler de.

ABD’nin gücünün, prestijinin ve otoritesinin post-hegemonik düşüşünün ertesinde dünya çok kutuplu jeopolitik bir yapıya kavuşmuş görünüyor. 8-10-12 adet ciddi jeopolitik güç odağının olduğu bu mevcut durumda BRICS ülkeleri yeni resmin bir parçası olarak tanımlandılar. Dünya sahnesine, Uluslararası Para Fonu’nun yanı sıra çalışacak ve onun yerine geçecek bankalararası para piyasası gibi yeni yapılar ekleme çabaları sayesinde ABD’nin ve eski Kuzey’in diğer bölgelerinin gücünü Güney lehine daha da zayıflatmaktadırlar. Eğer antiemperyalizmi ABD’nin gücünü azaltmak olarak tanımlarsak, kuşkusuz ki BRICS antiemperyalist bir gücü temsil etmektedir.

Ancak tek önemli mesele jeopolitik değildir. BRICS ülkeleri içindeki sınıf mücadeleleri, BRICS ülkeleri arasındaki ilişkiler ve BRICS ülkeleri ile güneydeki diğer ülkeler arasındaki ilişkiler hakkında da bir şeyler bilmemiz gerekir. Bu her üç meselede de BRICS ülkelerinin sicili en hafif tabir ile kuşkuludur.

BRICS ülkeleri içindeki sınıf mücadelelerini nasıl değerlendirebiliriz? Standart yöntemlerden birisi GINI eşitsizlik ölçütlerine göre kutuplaşmanın derecesine bakmaktır. Diğer bir yöntem en fakir toplumsal tabakalar için fakirlik derecesini azaltmak üzere devletin harcadığı paradır. Beş BRICS ülkesi içinde yalnızca Brezilya bu ölçütler açısından puanını önemli ölçüde arttırmıştır. Bazı durumlarda GSMH’daki artışa rağmen, yukarıdaki ölçütler açısından durum yirmi yıl öncesine göre daha da kötüdür.

Eğer BRICS ülkeleri arasındaki ekonomik ilişkilere bakacak olursak, Çin diğer ülkelere göre GSMH ve birikmiş varlıklar açısından çok daha öndedir. Hindistan ve Rusya kendilerini Çin’in gücü karşısında korumaya alma ihtiyacı hissediyorlarmış gibi görünüyor. Brezilya ve Güney Afrika kilit önemdeki bazı alanlarda Çin’in yaptığı ve yapacağı yatırımlar nedeniyle zorluk çekiyormuş gibi görünüyor.

BRICS ülkeleri ile güneydeki diğer ülkeler arasındaki ilişkilere bakacak olursak bu ülkelerin her birinin kendi yakın (ve daha uzak) komşuları ile kurdukları ilişkilerin, ABD ve eski Kuzey ülkelerinin eskiden BRICS ülkeleri ile kurduğu ilişkilere çok benzediği yolunda şikayetler duyuyoruz. Zaman zaman “alt-emperyal” bir güç değil, doğrudan “emperyal” bir güç olduklarından şikâyet ediliyor.

BRICS ülkelerini bu gün bu kadar önemli yapan şey 2000 yılından beri kaydettikleri yüksek büyüme oranlarıdır. Bu oranlar eski Kuzey’in büyüme oranlarından çok daha yüksektir. Ancak bu böyle devam edecek mi? Büyüme oranları hâlihazırda yerinde saymaya başladı ve Güney’deki diğer bazı ülkeler –Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye– BRICS ülkelerini yakalamış görünüyor.

Ancak içinde yaşadığımız dünya buhranı devam ettikçe ve önümüzdeki on yılda önemli bir toparlanma beklentisi oldukça düşük düzeyde kaldığı sürece, bir on yıl içinde belki de bir Goldman Sachs analisti BRICS ülkelerinin ekonomik geleceğinin kuşkulu olduğu tahmininde bulunacak. Hatta, BRICS ülkelerini düzenli toplanan ve olası ortak politikaları uygulayan bir grup olması olasılığı da oldukça uzak görünüyor.

Dünya-sistemin yapısal krizi oldukça hızlı ve çok fazla belirsizliğe doğru ilerliyor. Bu nedenle BRICS ülkelerinin jeopolitik ve ekonomik olarak özel bir rol oynamalarını beklemek için yeterli bir göreli istikrar olacağını varsaymak doğru olmayabilir. Küreselleşmenin kendisi gibi BRICS ülkeleri de gelip geçen bir görüngü haline dönüşebilir.

[1] küçük “s” İngilizcede çoğul eki iken büyük “S” İngilizcede South Africa’ya (Güney Afrika) karşılık gelmektedir.

Çeviren: Nuri Ersoy – AlternatifSiyaset.Net

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
341AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin