kıbrıs haberKıbrıslı Rum Basın ÖzetleriKIBRISLI RUM BASIN ÖZETLERİ 02/04/2012
yazarın tüm yazıları:

KIBRISLI RUM BASIN ÖZETLERİ 02/04/2012

Yeniçağ podcastını dinleyin

FİLELEFTEROS gazetesinin bugünkü ana haberi devlet hastanelerin durumu. Gazeteye göre, devlet hastanelerindeki önemli sayıda çalışanların ve bazı doktorların Çalışma Bakanlığı ile dün sona eren iş sözleşmelerinin yenilenmemesi nedeniyle devlet hastaneleri çökme durumunda. Meclis de yeni işe alımlar için yeşil ışık yakmadı. Sözleşmesi sona eren doktor sayısı 25 civarında.

 

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

–       Kıbrıs’ın Avrupa Birliği dönem başkanlığı süresince Ankara’nın olası bazı hareketleri Lefkoşa’nın gündeminde. Kamuoyuna yansıyan Mağusa konusunun ötesinde Ankara’nın çeşitli senaryolar hazırladığı ve temel amacının Kıbrıs’ı Avrupa Birliği dönem başkanlığı döneminde başka yönlere yöneltmek olduğu belirtiliyor. Türklerin incelemeye aldıkları temel senaryolardan biri de Kıbrıs’ın güney kesiminde savaş gemilerinin sayısını artırmak ve ortamı gerginleştirmeye çalışmak. Bu amaçla bazı deniz tatbikatlarına girişecekler. Kendi alanlarında gördükleri Kıbrıs’a ait parsellerde sismik deniz araştırmaları da başlatacaklar. Yoğun bir hareketlenmenin bölgede üçüncü çevrelerin müdahalelerini çekeceği de açık. Bu hareketler Kıbrıs’ın münhasır ekonomik alanına ilişkin vereceği ikinci izinlerle eş zamanlı da olacak ve böylece bu sürece hem Avrupa Birliği’nin hem de Amerika Birleşik Devletleri’nin müdahalesi gündeme gelecek. Türklerin bir diğer senaryosu da yasadışı devletin statüsünü yükseltmek. Müzakere sürecinde bir çıkmaz durumunda Türkler doğrudan ticareti birinci öncelik olarak ileri sürecekler. Türk yetkililerin temasları sırasında bu devletin tanınmasını değil izolasyonlardan kurtulmasını istediklerini vurgulamaları bir rastlantı değil. Türkler izolasyonlardan kurtulmanın yolu olarak da doğrudan ticari ileri sürüyorlar. Mağusa konusunda ise, bu konunun basında yer almasıyla birlikte Türkler bu konuda ani bir harekette bulunma şansını yitirdiler. Bu konu bir anlaşma öncesi Türklerin elinde son kart olarak görülse de Ankara’nın seçenekleri arasında bulunuyor. Türklerin bu kenti Türk yönetimi altında açarak yasal sakinlerine geri gelmeleri çağrısında bulunmaları ve bu kişilerle ilgili araştırma başlatmaları kendilerine uzun bir zaman kazandıracak. Türkler bu davranışla gündemi de değiştirecekler ve yabancıları “onlara Mağusa’yı verdik ama istemiyorlar” şeklinde ikna etmeye çalışacaklar. Oysa pratikte Türklerin bu tavrı Mağusa’nın geri verilmesini getirmeyecek ama kentin yasadışı bir biçimde kendi insanlarının yerleşimine açılmasının yolunu açacak.

 

POLİTİS gazetesinin bugünkü ana haberi Kıbrıs’ın ilaca ödediği yüksek meblağ. Gazeteye göre, eski Sağlık Bakanı Hristos Parçalidis’in aldığı bir karar nedeniyle Kıbrıs ilaca en yüksek fiyatı ödeme durumunda. Kıbrıs son iki yıldır ilaca en yüksek fiyatı ödeyen Avrupa Birliği üyesi. Yunanistan Avrupa’da ilaca en yüksek fiyatı ödeyen üçüncü ülke konumundayken Bakan 2009 yılında Yunanistan’daki fiyatlar temelinde fiyat belirleyen anlaşmaya imza attı. Oysa 2009 yılından sonra Yunanistan’da ilaç fiyatları önemli oranda aşağı çekildi. Yeni koşullarda da Kıbrıs Yunanistan’a göre ilaca %400’e kadar varan bir oranda daha fazla para ödüyor.

 

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

–       EOKA’nın kuruluş yıldönümünde hem hükümet, hem de muhalefet Aleksander Dovner’in geçe hafta içerisinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Kıbrıs sorunuyla ilgili yaptığı değerlendirmeyi yorumladı. Dovner, Konsey üyelerine Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki Mun ile 19 Nisan tarihinde bir araya gelerek görüşmelerden üç buçuk yıl sonra süreçle ilgili ortak bir değerlendirmede bulunacaklarını söylemişti. Konsey üyesi ülkelerin diplomatları Dovner’in Konsey’i bilgilendirmesi sırasında somut görüşler ortaya koymadığına dikkat çektiler. Bununla birlikte Dovner’in bilgilendirmesinin derinliğine ve belirleyici olacağı izlenimini verdiler. Dovner sürecin 1 Temmuz öncesi kesilmesine yönelik detaylı bir açıklamada bulunmadı. Ancak 1 Temmuz sonrası uygulamaya girebilecek dört senaryodan bahsetti ve kendisinin bunlardan hangisini tercih edeceği önünde herhangi bir işaret vermedi. Bu senaryolardan ilki, uluslararası bir konferansın toplanması için gerekli koşuları yaratılıncaya kadar sürecin bugünkü şekliyle devam etmesi. İkinci senaryo ise konferansla ilgili talep edilen ilerlemeden bağımsız olarak seçimler öncesi bu konferansın toplanması için çağrının yapılması. Üçüncü senaryo ilerleme olmaması durumunda bundan sonra nasıl bir adım atılacağına ilişkin karar alması için Güvenlik Konseyi’nin toplantıya çağrılması. Son senaryo da çıkmaz tespiti yapıldığı oranda sürece “farklı koşullarla” devam etmek. Diplomatik çevreler dördüncü senaryoyu Genel Sekreter’in görev koşularının değişimi talebi olarak algılıyorlar. Dovner’in bu dört senaryosu karşısında Kıbrıs’taki siyasiler farklı tepkiler ortaya koydular. AKEL Basın Sözcüsü henüz hiçbir şeyin net olmadığını ifade ederek bekleme önerisinde bulundu. Kıbrısrum tarafının resmi olarak müzakerelerin devamından yana tavır aldığını da hatırlattı. DİSİ’den İonas Nikolau ise durumun kolektif olarak ele alınmasını istedi ve Cumhurbaşkanı’nın bu duruma yönelik olarak kendi sorumluluğunu üstlenmesi talebini ileri sürdü.

 

SİMERİNİ gazetesinin bugünkü ana haberi Merkez Bankası Başkanlığı görevine yapılacak atama. Gazeteye göre, Merkez Bankası Başkanlığı’na atanacak kişi olarak Leicester Üniversitesi’nde çalışan Profesör Panikos Dimitriadis’in adı geçiyor. Göstergelerin tümü Dimitriadis’in şimdiki başkan Atanasios Orfanidis’in yerini alacağı yönünde. Orfanidis’in görev süresi bu ay sonu bitiyor ve görev süresinin yenilenmesi söz konusu değil. Orfanidis’in görev süresini yenilememekte Cumhurbaşkanı Hristofyas’ın kararlı olduğu belirtiliyor. Konuyu bilen kaynaklara göre, Nobelli Kıbrıs’lı ekonomist Hristoforos Paşardis’e de Merkez Bankası Başkanlığı’nı üstlenmesi için öneri yapıldı ancak Paşardis bu öneriyi kabul etmedi. Bu makam için Sayıştay Başkanı Hristallas Yorgacis’in adı da geçti ancak o da bu makama ilgi göstermedi. Bir haftadır Kıbrıs’ta bulunan Dimitriadis ise konuyla ilgili bir soruyu yanıtlarken bunu ne doğruladı, ne de yalanladı. “Ne üstleneceğim konusunda ne de Merkez Bankası’nın önerisini kabul ettiğim konusunda cevap veremem” dedi.

 

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

–       1 Nisan EOKA’nın kuruluş yıldönümü hem Kıbrıs’ta hem de Yunanistan’da kutlandı. Helenizm 55-59 dönemini andı.

–       APOEL Şampiyonlar Ligi’nde Real Madrid ile ikinci maç için bugün adadan ayrılıyor. Bu yıl Şampiyonlar Ligi’nde bugüne kadar 15 maç oynayan APOEL Çarşamba günü 16. maçına çıkacak. APOEL’e Madrid’de destek vermek için 3 bin 3 yüz taraftarı da eşlik edecek.

 

HARAVGİ gazetesinin bugünkü ana haberi Kıbrıs sorunuyla ilgili gelişmeler. Gazeteye göre, Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas uluslararası hukukun bekçisi olarak Birleşmiş Milletler’in Türkiye’yi sorumluluklarıyla karşı karşıya getirmesi gerektiğini söyledi. Kıbrıslıtürk lider Derviş Eroğlu’nun müzakerelerin boşuna devam ettiği ve beşli konferans yapılması gerektiği yönündeki görüşünü yorumlayan Cumhurbaşkanı, topun, alınan kararlar ve Genel Sekreter’in açıklamaları aracılığıyla görüşmelerin ilkeleri önünde olan Birleşmiş Milletler’de olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Hristofyas Birleşmiş Milletler’in Türkiye’ye artık yeter deme zamanın geldiğine de dikkat çekti. Türkiye’nin güçlü bir ülke olabileceğine ancak uluslararası hukukun var olduğuna, uluslar arası hukuku uygulama durumunda olan uluslararası topluluğun var olduğuna da dikkat çekti ve sonuç olarak “Sayın Eroğlu düzen dışındadır” dedi.

 

Gazetenin diğer haberlerinden bazıları

–       Avrupa Birleşik Sol Grubu’nun Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda düzenlediği toplantıda konuşan ilerici Kıbrıslıtürkler Türkiye’nin adaya yasadışı nüfus taşıyarak ve demografik yapıyı değiştirerek Kıbrıslıtürkleri yok etmek istediğini söylediler. Kıbrıstürk toplumun yok oluşu hakkında endişelerini dile getiren Kıbrıslıtürkler çarpıcı veriler de ortaya koydular.

–       EDON 20. on günlük yeniden yakınlaşma etkinliklerini başlattı. 1992 yılından itibaren bu tür etkinlikleri düzenleyen EDON iki toplum arasında karşılıklı anlayış ve karşılıklı saygıyı öne çıkarırken yeniden yakınlaşmanın işgal koşullarından kurtulma uğraşısının ayrılmaz bir parçası olduğunu da vurguluyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
341AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin