arşivAli SarıtepePaşa, ya anlatamadı ya da güzelleme yaptı - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Paşa, ya anlatamadı ya da güzelleme yaptı – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

Halil Paşa, Havadis Gazetesinde “Nüfus üzerinden nefret söylemleri” başlıklı makalesinde; “nefret” anlatımı girizgahından sonra, “Hataylılar” üzerinden etnisiteye dayalı nefret anlatımlarının yanlış hallerinden bahsetmeye çalışmaktadır.

Milliyetçilik; kutsamak, yok saymak, nefret etmek denklemi üzerinden yürütülen saldırgan bir dildir. Ve bunun her haline de karşı çıkmak doğrudur.

Ezilen ulus; azınlıktaki ulus içindeki milliyetçi davranışların hoş görme, anlama hallerini de içinde tutmak kaydıyla; eleştiriden muaf edilmemelidir.

Bu işin bir yanı.

Kıbrıs’a taşınan nüfus üzerinden kalkılarak önermelerde bulunurken, tam da taşınan nüfus konusunda yanlışlıklar yapmaktadır.

Şöyle ki: “Türkiye’den taşınan nüfus göçünün nasıl kimine göre Kıbrıslı Türklerin planlı bir asimilasyonudur. …para- militer güçlerinin şimdiden oluşturulması.

Ama bir gerçek vardır ki, adamıza gelen bu insanlar sadece üç hilalcilerle derin devletçilerden ibaret değil. Sömürülen yoksul emekçiler, Türkiye’de yıllardır kimlikleri nedeniyle her türlü aşağılanmaya, baskıya ve nefret söylemine maruz kalan Kürtler ve Alevilerdir de”

Asimilasyon dönüştürmektir.Demografik işgal; azınlığa düşürmek, irade hükümsüzleştirmek ve toplumu hiçleştirmektir.

-Taşınan nüfusta esas kaygı; bunların kendi adamlarından (üç hilalci-derin devletçi) oluşması değildir.

Adaya taşınan nüfus; Türkiye topraklarında yaşayan insanların/toplumların o an için denk gelenlerden oluşan bir taşıma olmadığı akılda mutlaka tutulması gerekmektedir.

Taşınanlar; Trabzon (Rum Pontus Devleti merkezi), Adana (Kilikya, Ermeni nüfus yoğunluğu), Hatay (alevi ve Sünni olarak farklılıkları olsa bile Arap etnik yapı), Adıyaman (dinsel farklılıklar arka temelli ve muhtemelen Kürtlük kabulleri öncesi farklı halleri). Bu hallerden oluşan hareketlendirilmiş bir nüfus var.

Hareketlendirilmiş bu nüfus, ilk topraklarındaki etnik hallerinden çeşitli biçimlerde dönüşüme uğratılmış karakter içerisinde ikelerken: Adaya taşınmalarıyla kök silimine uğratılarak, yeni yerleşmeci yapılmışlardır.

Hataylılar; yakın dönem (Kıbrıs işgali öncesi) toprak katılımı olması ve Suriye ile geçirgen bir ilişki içerisinde (Hatay ve Suriye’deki karşılıklı yakın akrabalıklar) Arap etnik karakterini yitirmemelerine rağmen: Bura insanları Hatay’da alevi ya da Sünni Arap’tır, Hatay’dan Türkiye’ye aktıkları zaman Arap’tır, Türkiye’den çıktıkları zaman Türk’tür.

Yanılmıyorsam; yaz dönemi içerisinde Yeni Düzen Gazetesi’nde yayınlanan gizli belgeler bu konuda yeterince doyurucu belgelerdir.

Yaratılan bu demografik hareketliliğin ikili karakteri vardır.

Kıbrıs’a taşımayla, burası demografik işgale uğratılmıştır.

Nüfusun taşınmasıyla kendi toplum yapısının derinde (Rum Pontus ve Kilikya) ve zaman olarak şu anda yüzeyde olan (Hataylılar) kaynaklı potansiyel tehlike(!)leri aza çekmek.

Adaya taşınan nüfusun ada da Türkleşmesini sağlamak.

Buraya taşınan nüfusun; dernek v.s gibi örgütlenmeleri, onların demokratik hakları gibi yorumlamak gerçeğinin kendisi olma konumunda değildir. Bu tip örgütlenmeler ile taşınan nüfusun kendi içinde kontrol altında tutulmasıdır. Kimi dönemlerde (Kıbrıs sorunundan kaynaklanan Kıbrıslıtürklerin aykırı beyanat ve davranışları durumunda) bu tür derneklerin sergilemiş olduğu, düzenden yana militer tutum alışları ve beyanat içerikleri.

Durum buyken ada sosyalistleri, demokratları ne yapmalılar ve nasıl tavır almalılar:

Onların getiriliş amaçlarını temel alarak, onları ötekileştirmek, demografik işgale karşı tavır almanın kendisi değildir.

Taşınan toplum, çaresiz hallerinin toplamı olarak adaya gelmişlerdir.

Esas olarak onlara getiriliş amaçlarını anlatmak ve buradan kalkarak onlara yürütülen politikaya payanda olmamaları anlatılmalıdır.

Buraya taşınan nüfus; azınlıkta kalan Kıbrıslıtürklerin brokraside istihdam edilmeleri vb. gibi nedenlerle Kuzeydeki Kıbrısın: İşçisi, emekçisi, yoksulu olmuşlardır. Dolayısıyla taşınan nüfus bir yanıyla demografik işgal enstrümanı yapılmışken, ada da ona düşen sosyo-ekonomik olarak alt sınıflar hallerinde yaşama dahil ettirilmeleridir.

“Bu Memleket Bizimdir, Biz Yöneteceğiz” sloganına gelince:

Her kes çok iyi bilir ki; bu slogan etnik-bağımsızlık karakterli bir haldir.

Bu slogan, toplumda ki sınıf farklılıklarından kaynaklanan ezilenlerin siyasi sloganı değdir. Dolayısıyla bu amaçla da sahneye avdet ettirilmemiştir.

Sevgili Halil Paşa; gönlünün bam telinde nefret söyleminin irite karakterinin sende yarattığı kızgınlıktır, dışa vurumlardırlar.

Gönül Paşalığı etmişsin, başımın üstüne.

Ama durum bu.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
301AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin