arşivAli SarıtepeHELYUM GAZLI BALKON KONUŞMASI - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

HELYUM GAZLI BALKON KONUŞMASI – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

12 Haziran seçimlerinin, seçim sonuçlarının aşağı yukarı belli olduğu akşamında Tayyip Erdoğan yapmış olduğu balkon konuşmasıyla; süreç ayrıştırması yaparak yeni bir sürecin başlangıcı olacak ‘helalleşme’ isteyerek, kendince bunun işaretlerini verdi.

Seçim dönemleri; sürecin içerisinde kendisini ifade etmeye çalışan partilerce kullanılan dilin arı sokması şeklinde olacağı seçmen kamuoyunca da anlaşılabilen, geçiciliği bilenen bir dildir. Dönemi içerisinde bu tarz kullanımlar dönemle sınırlı olmakta ve bundan kaynaklanan ‘helalleşme’ de siyaset havuzunda karşılığını bulmaktadır.

İktidar partisinin son seçim kampanyasında kullandığı dil ve özellikle de mantık ‘helalleşme’ ile sonlanabilecek bir durum değildir.

Aleviliği öteleyerek, Kılıçdaroğlu üzerinden topluma geçmişten beri kök salmış olan Aleviliğin ve Alevilerin ötekileştirilmemsi düşünce yapısını toplumda tazelemiştir.

MHP seçmen kitlesini kendi seçmen havuzuna katmak için kullanmış olduğu ırkçı dille; toplumdaki etnisite zenginliğine, Türkçü öteleme diline katkı koymaktan kendisini sakınmamıştır.

Özellikle; başta Kürt demokratik tavır almalar olmak üzere, demokratik karşı ifadelerde polis gücünün, devlet gücünün pervasızca kullanılmasına anlatımları ile onay vererek, toplumun demokratik tavır alışlarını şiddet öğesiyle hal etmeye çalışmıştır.

Bu yapılanlar kampanya dönemi ‘kimi aşırılıkları’ olarak adlandırılabilmesi mümkün olmayan şeylerdir.

Her şeyden önce bu yapılanlar:

Cumhuriyetin kuruluşu ile başlayan; inkar etme-yok etme-şiddete maruz etme politikasının AKP tarafından devam ettirilmesidir. Devletin politikası olan bu anlayış; geçmişte ve günümüzde var olan partilerin mayasıyken, bu mayadan karakter oluşturulmuş iken; mağduriyet söylemiyle ve demegojiye ulaşan diliyle farklı konumlandığını anlatmaya çalışan AKP, özünü boş verelim, görünürde bile “yok farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız” anlayışının ta kendisi olduğudur.

Dolayısıyla bu söyleme uyan ‘helalleşmenin’ bu kadar basit olmadığıdır. Hem toplumları birbirine karşı tutarak var olan yarayı kaşıyacaksın, sonra da balkona çıkıp ‘helalleşelim’ diyeceksin.

Diğer “balkon konuşmaları”nda görüldüğü gibi, bu seferki balkon konuşması da pratikte tersini yaptıklarıyla helyum gazlı karakterli olduğunu göstermiştir.

Parlamento seçim sonuçlarını, devlet aklı ve AKP aklı birleşmesi yaparak sonuçlarını geçersiz hale getirmeye çalışmıştır/getirmiştir.

İleri demokrasi güzellemeleri yaparak, bu ana kadar bu ana kadar doğru yapılan birkaç şey varsa onlara da suikast yapmıştır.

Hele ki; kendi yürütme kurulu organında yer alan politikacısıyla YSK’ye başvurarak, seçim sonuçlarına resmen müdahale ederek seçmen iradesini yok etmiştir. Hak gaspı yapmıştır.

Şimdiye kadar mağduriyetler üzerinden politika yapan AKP, imkanlarını yitirmesiyle (12 Eylül Referandumu) birlikte devam eden devlet anlayışına kendi ruhunu da katmaktan öte olmamıştır.

Haziran seçimi, sorunlara çözücü olması imkanlarına AKP siyaseti neticesinde sorunların çoklaşmasına varmıştır.

Siyasetin bu kadar düğümlendirildiği bir noktada, sorunu yaratan öğeye eleştiri oklarının yöneltilmesi gerekirken; basının yorumcu yazarları ağız birliği etmişçesine, sorunun paydaşlarını aynı noktada gösterip iktidar partisini ‘ama’larla korumaya çalışmaktadır.

Türkiye sorunları yok mudur, vardır.

Bugün Türkiye yaşamını tıkayan bu sorunlar demokrasi sorunlarıdır.

Bu da atla deve değildir.

Yeter ki, siyaset yapanlar; dürüst, samimi ve adil olsunlar.

İhtiyacımız olan budur.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
296AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin