ÇIKARKEN

    265

    Neden Yeni Çağ?

    Küçücük adamızın bir parçasında toplandık. Hergün biraz daha bozulan, biraz daha nüfusu azalan, biraz daha kirlenen, biraz daha suç oranı artan, biraz daha yolları tehlikeli hale gelen, biraz daha fakiri artan, zengini biraz daha zenginleşen, biraz daha ormansızlaşan, biraz daha sağlığı tehdit altına giren bir ortam içinde yaşar olduk. Dünya’dan yalıtıldık. Hiçbir uluslararası kurum ve ikili ilişkiden yararlanamaz bir hale hapsolduk.

    Çare diye düşündüğümüzde tüm temelli yetkilerin Türkiyeli bir organa ihale edildiğini görürüz. Hükümet, talimatla hareket eder, protokollerle herşey Ankara’da kararlaştırılır, kamu iktisadi kuruluşlarını Türkiyeliler yönetir, Merkez Bankasını onlar kullanır, bankaların ana kararlarını onlar verirler. Bir devlet politikasının temel niteliğini gösteren yatırım ve destekleri Türkiye devlet bakanlığı belirler. Basın denetlenir, ceza ile, ödülle…

    Açıkcası herşey Dünya’nın reddettiği bugünkü statükoya bağlıdır, yani geçicidir.

    Bir anlaşma içinse, birgün Yunanistan’daki bir kriz uğruna, başka gün Ege’deki bir soruna, bir diğer gün Türkiye’nin A.T.’ye başvurusuna göre zaman yitirilir.

    Bu kahredici bekleme, bu geçici durum hep başkalarının çıkarlarına göre tereddütle, endişe ile, yan tutarak ele alınır. Kıbrıslı Türk’ün ve adasının sorunları ve geleceği hep geri planda kalır.

    YENİ ÇAĞ, işte bunun için çıkıyor. Adamızın sorunlarını birinci plana alan, sorunlarına çözüm çabasını çağdaş bir anlayışla ele alan bir yayın olmak için, çıkıyor.

    Çağdaş bir anlayış diyoruz çünkü adamızın sorunlarına öncelik verecek ve dünyayla bölge barışına karkıda bulunacak, komşularımızın çıkarlarına önem verecek bir yayın yapılacaktır.

    Kıbrıslı Türk şövenizmi değil, şövenizm karşıtı bir tutum sergilenecektir.

    Kıbrıs’lı Türk yalnız Ada’nın Kuzeyinde değil tümünden sorumludur. Bu sorumluluk yalnız 1960’da kurucu ortaktık, bizi attılar diye propoganda için anımsanamaz, her alanda anımsanmalıdır. Yeni Çağ, hem Kuzey’in, hem de tüm adanın sorunlarına sahip çıkacaktır.

    Bunlar içinse, Kıbrıslı Türk’ün özgür iradesinin yansımasına engel olan ne varsa kalkmalı, Kıbrıslı Türk egemenliğine sahip çıkmalıdır. Yeni Çağ, bu amaç için mücadele edecektir. Göstermelik demokrasi kavgası, egemenliğin olmadığı yerde bir sonuç veremez. Egemenlik olmalı ki, halk yönetimi devralabilsin. Yeni Çağ, egemenlik ve demokrasi mücadelesi verecektir.

    Kıbrıs özelinde ise egemenlik ve demokrasi, Kıbrıs sorunu olmadan mücadelesi kaybedilecek, bir anlaşma sağlanmadan da elde edilemeyecek hale gelmiştir. Bu bilinçle federal bir birleşme kavgası verilecektir.

    Kıbrıs sorunu olmasa, pasaport kalktı, gümrük birliği sağlandı diye atılacak nutuklar arasında Türkiye’ye bağlanılacağı açıktır. Yabancılara komik gelen, “Madem ki Rum A.T.’ye başvurdu, biz de Türkiye’ye pasaportsuz, gümrüksüz bağlanıyoruz” diye tepki (!) gösterilebilmesi herşeyi bir kez daha anlatmaktadır.

    Kıbrıs Türk toplumunun toplum olarak varlığı tehdit altındadır. Kıbrıs sorunu olmasa çoktan bir ilçe haline gelip kaymakamla yönetilecek ve memurlarımız Siirt’e ne zaman tayin olacaklarını bekleyecek, çiftçimiz Anadolu köylüsünün kaderini paylaşacak, hapishanelerimiz düşünür ve hatta okurlarca dolacaktır ve saire, Hatta şimdi bile tehdit altındadır, ekonomik işbirliği ve nüfus dalgalanması göçe kapı açıp herşeyi geçici duruma bağlı hale getiriyor.

    Yeni Çağ Kıbrıslı Türk’e bağlı, onun için çıkıyor ve adasını tüm sorunları ile sahipleniyor.