Çözüm – Kemal Güçveren

1931

Bu tatsız günleri yaşarken yeniden düşünmemiz ve düşlerimizi hatırlamamız gerekir. Bu bulaşıcı hastalık Koronavirüs ortaya çıkalı, Dünya, goronası dağılmış araba gibi oldu ne itsen gidiyor ne de çeksen geliyor. Ülkelerin neredeyse tüm medya kurumları sabahtan akşama maskenin nasıl takılacağını, ellerimizi nasıl yıkayacağımızı anlatıyorlar. Bunu da isimlerinin önünde PR olan kişilere yaptırıyorlar. Bunların yanında sözde ‘’siyasetçiler’’ halkın çıkarları için nasıl durmaksızın çalıştıklarını anlatıyorlar. Sanki bugüne kadar o koltuklarda başkaları oturuyormuş gibi. Yıllardır ülkemizin sağlık sorunlarını görmemezlikten gelen özel hastanelere çıkar sağlamak için nasıl bir hastane bile yaptırmayan sanki başkalarıymış gibi konuşan bu kişiler sağlık çalışanlarının sorunlarını çözmeyen, bunlar ancak bugün onlara kuru bir alkışla teşekkür ediyorlar ve sanki bütün borçlarını ödemişler gibi davranıyorlar.

Bilim insanlarına elbette ihtiyacımız var bilimsiz hiçbir yere varamayacağımızdır esas olan. Ama bilim insanı her zaman araştırmalarını yaparken ve uygularken tüm soruları sorar neden, nasıl, niçin ve daha diğer tüm soruları sormak zorundadır.

Siz bugüne kadar bu TV konuşmacılarından yaşanan bunca sıkıntının sebepleri ile ilgili bir değerlendirme duydunuz mu? Hayır duymadınız, duyamazsınız çünkü onlar için esas olan, sermayenin bekçiliğini yapmaktır. Konuşanı da hemen susturuyorlar.

Ülkemizde durum daha da berbattır çünkü bizim bir de ANA’ya hesap verme vardır. Onlara sakın ola da bir söz söylenir. Gün ‘’BİRLİK GÜNÜDÜR’’ da kimin için birlik? Kimse eleştirmesin, kimse doğruları dile getirmesin çünkü onlar için büyü bozulur.

Bizlere düşen, işte tam da böyle zamanlarda daha çok sorgulamak ve daha çok araştırmaktır.

O korktuğumuz ve ben anlamam dediğimiz siyasete ihtiyacımız var. Çünkü siyaseti kimlere bıraktığımız ortada.

Halkımızın ortak bir silkinmeye ihtiyacı vardır. Ortak çıkarlarımız için, iyimserliğin bayrağını çekmeye ihtiyacımız vardır. Birbirimizin koluna girerek güzel günleri düşlemeliyiz.

Umudu yeşertmeliyiz yeniden bu karamsar topraklarda. Bu hareketin motoru SİYASETDİR.

‘’KİM YAPACAK’’ demeyin. Siyasetin önünü kesen de zaten bu sorudur.

Canımızdan çok sevdiğimiz çocuklarımıza yaşanabilecek bir Dünya bırakabilmek için bizler savaşmalıyız.

Savaşlara karşı savaşmalıyız, topraklarımızın beton yığınları ile doldurulmasına karşı savaşmalıyız, sularımızın korunması için savaşmalıyız, sağlığın özelleştirilmesine karşı savaşmalıyız ve en önemlisi çocuklarımızın çocukluklarını yaşamalarını engelleyen her şeye karşı savaşmalıyız, eğitim çocuklarımızın yarış atı gibi yarıştırıldığı, mutsuz ettiği bir sistem haline dönüştürüldüğü için buna karşı savaşmalıyız.

Bugün, bizler ve bütün Dünya bu acıları yaşıyorsak, biz çoğunluğun üzerimize düşeni yapamadığımızdandır.

Küçük çıkarlar peşinden koşarak bir yere varamayacağımızı bugünlerde çok daha kolay anlayabiliriz.

Bugün yeniden güzel günlerin düşlerini kurarak, ben değil, biz olmayı becerip bilimselliği rehber edinerek, geleceğimizi başkalarının şekillendirmesine izin vermemeliyiz. Buna, yetişkinler çocuklarına borçludur. Gençler de hem kendi gelecekleri için hem de doğacak çocukları için bunu yapmakla yükümlüdür.

‘’Kurtulmak yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz.’’ Deyip kenetlenmeli ve haklarımıza sahip çıkmalıyız.