yaklaşımlarMehveş BeyidoğluEurovision’un Düşündürdükleri - Mehveş Beyidoğlu

Eurovision’un Düşündürdükleri – Mehveş Beyidoğlu

Orjinal yazının kaynağıozgurgazetekibris.com
diğer yazılar:

Dünya gerçekten akıl almaz bir yere doğru mu evriliyor yoksa her dönemi kendi içinde değerlendirdiğimizde aslında bu hep böyle miydi?

Duchamp’ın pisuarı sanat tarihinde yeni bir sayfa açtı, müzik –ki hala kendimi en ‘muhafazakar’ gördüğüm yer burası– teknoloji ile iç içe geçti, fotoğraflar artık gelişmiş uygulamalarla elden geçirilmeden orijinal çekimle kalmıyor, bazı soyut resimler milyonlarca para ediyor, kostümler olabildiğince abartılı bir renk ve malzeme karmaşasıyla tasarlanıyor, yemeklerde her türlü tat bir arada…

Geçtiğimiz günlerde yapılan Eurovision yarışması da son derece iddialı görseller, koreografiler ve showlarla karşımıza çıktı.

Bir yandan acaba yeni bir Rokoko döneminden mi geçiyoruz diyorum ve Bauhaus, Minimalizm dönemleri gibi daha sadelik ve basitlik arıyorum; diğer yandan acaba ben mi yeterince anlayamıyorum bu gidişatı diye sorular soruyorum kendime.

Sanayi Devrimi olduğunda da büyük değişiklikler olmuştu. İnsanların işlerini makinaların alacağı düşünülüyordu. Şimdi yapay zekanın insanlığın yerini alacağına dair tartışmalar sürüyor.

İdeolojiler de yavaş yavaş erimeye başladı ve kapitalizm zırvalıklarının en tepesine çıkmış durumda.

Diyeceğim o ki şartları zorlamamız , değer yargılarını yeniden gözden geçirmemiz, sınırları zorlamamız, özgürleşmemiz ve bireysel farkındalıklarımızı öne çıkarmaktan çekinmememiz güzel şeyler.

Ama doğrusunu isterseniz bazen fazla ileri gittiğimizi ve pek çok şeyin içini tam da buradan hareketle boşalttığımızı düşünmekten kendimi alamıyorum…

İşte geçtiğimiz günlerde yapılan Eurovision 2024’ü izlerken tüm bunlar geçti kafamdan ve kendi kendime sordum acaba benim bu kadar rahatsızlık duymam normal mi?

Bir şeyler içimi sıkıyor. Fazla geliyor abartılı şeyler bana. Bunları gördükçe, dinledikçe ve duydukça doğallığı daha da çok özlüyorum.

Her anlamda doğallık…

Kırlangıçlara bakıyorum bir süredir. Bizim evin bahçesine yuva kurdular. Her yıl gelmeye başladılar ne güzel! Onların doğuşunu, büyüyüşünü, gelişimini ve yuvadan uçuşunu izliyorum sessizce. İşte yaşamın her alanında aradığım da bu doğallıktır sanırım. Abartısız, zorlama olmayan bir döngü. Basit bir sadelik.

Biz insan evlatlarını anlamak ne zor iş!

İster istemez bu ‘içini boşaltmaların’ yerini daha anlamlı şeylere bırakacağı günleri özlüyorum.
Gelecektir.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
341AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin