iktibasGözde BedeloğluDepremin 1. yılı: Dediler ki ‘normal’ - Gözde Bedeloğlu
diğer yazılar:

Depremin 1. yılı: Dediler ki ‘normal’ – Gözde Bedeloğlu

Yeniçağ podcastını dinleyin

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net

Resmi rakamlara göre 50 binden fazla insanın öldüğü Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden henüz iki ay geçmişti ki, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Hamdolsun” dedi, “necip bir milletimiz var, büyük bir lidere sahibiz. 11 ilimizde artık hayatlar normale dönmeye başladı.” Bakan beyin hayatın ‘normalleştiğini’ savunduğu günlerde, AFAD verilerine göre çadırda kalanların sayısı 2 milyon 4 bin kişiydi. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün hazırladığı raporda da depremden etkilenen şehirlerde en az 658 bin kişinin artık geçimini sağlayamayacak halde olduğu yazıyordu. Yeni istihdam olanaklarının oluşturulmaması halinde bölgede yoksulluğun ve çocuk işçiliğinin artacağı uyarısı yapılmıştı.

İki gün sonra depremin birinci yılını geride bırakmış olacağız. Üç gün önce Urfa’da bir ev çöktü, 2 kişi öldü, 8 kişi yaralandı. Evin, 6 Şubat’taki depremden dolayı orta hasarlı olduğu açıklandı. Deprem bölgelerinde insanların, maddi imkansızlıklar nedeniyle hafif veya orta hasarlı evlerine geri dönmek zorunda kaldığı bizzat kendi ifadelerinden biliniyor. TMMOB Şehir Plancıları Odası Urfa İl Başkanı Selim Açar, kentte hâlâ yıkılmayı bekleyen riskli ve hasarlı binalar olduğunu söyledi. Urfa Valiliği’nden yapılan açıklama da binden fazla yapının yıkılmayı beklediği bilgisini doğruluyor.

***

Hatırlayacağınız gibi, yine yakın zamanda depremzede bir şehit ailesinin Kahramanmaraş’ta çadırda kaldığı ortaya çıkmış, Valilik kentte çadırların tamamen kaldırıldığını ve vatandaşların konteynerlere yerleştirildiğini söyleyerek haberi yalanlamıştı. Ancak basın görevini yapmış ve aileyi yaşadıkları çadırda görüntülemişti. Aile, konteyneri ısıtamadığı için çadırda kalıyordu. Hatay Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Çelikkol’un, depremle ilgili soruşturmalara ilişkin verdiği son bilgiye göre ölümün gerçekleştiği tespit edilen 1759 binadan 975’i ruhsatsız. Buna karşın, depremle ilgili açılan dava dosyalarında henüz hiçbir kamu görevlisi sanık sıfatıyla yer almadı. Müteahhit ve mühendislerin yargılandığı İsias Otel ve Ebrar Sitesi gibi simge davaların bilirkişi raporlarında dahi kamu görevlilerinin asli değil tali kusurlu sayıldığını görüyoruz.

Hatay Depremzede Derneği, felaketin birinci yılında kapsamlı bir rapor yayımladı. Dikkat çeken sorunların başında sağlık hizmetlerinde yaşanan aksaklıklar geliyor. Buna göre, Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin ana binası, yıkılan ve ağır hasarlı Aile Sağlığı Merkezleri, şehir merkezinde bulunan 4 özel hastane işlevsiz durumda. Antakya Devlet Hastanesi binasının depreme dayanıksız olduğu bilindiği halde kapatılmamış ve güçlendirilmemiş, sorumlular hakkında herhangi bir işlem yapılmamış. Şehirde halen üç basamaklı sağlık hizmeti veren bir sağlık kuruluşunun olmadığı belirtilen raporda özellikli tetkik ve ameliyatların da yapılamadığı vurgulanmış. Bunun yanında temiz su ve tuvalet ihtiyacının devam ettiği ve bulaşıcı hastalıklarda artış olduğu tespit edilmiş. Enkazı kaldırılmamış binalardan yayılan tozlar da halk sağlığı için ciddi bir tehdit.

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı, yeni AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Murat Kurum’un depremden iki ay sonra hayatın normale döndüğünü söylediği bölgede güncel durum bu. Bugün 16 milyon İstanbullu için yola çıktığını söyleyen Kurum’un, yüreği ağzında büyük İstanbul depremini bekleyen kent halkına vaadi ise “deprem kaygısını ortadan kaldırmak.” Bu konuda attığı en dikkat çeken adım, Erdoğan’ın “en büyük hayalim” dediği Kanal İstanbul’dan hiç söz etmiyor oluşu. Bilimsel raporlarda belirtildiği üzere Kanal İstanbul, halihazırda havaalanı ve bağlantı yollarıyla tahrip edilen, İstanbul’un en önemli temiz su havzalarına sahip Kuzey Marmara bölgesinin ölümü demek. Bununla beraber, deprembilimciler, kanal projesinin yeryüzü ve yeraltı gerilme dengelerini bozacağını ve inşaat ile ortaya çıkacak aşırı yüklemelerin yeni depremlere sebep olmakla birlikte beklenen depremin şiddetini de artıracağını söylüyor.

***

Murat Kurum, Kanal İstanbul ile ilgili sorulara açıklıkla cevap vermiyor. Belli ki projenin halkın tepkisini çekeceğini biliyor ancak planın raftan kaldırıldığını açıklama yetkisi de yok. Halktan toplanan deprem vergileriyle çift şeritli yol yapmakla övünen; deresinden ormanına, taşından toprağına ülkenin doğal kaynaklarını maden ve inşaat sektörünün sınırsız hizmetine sunan partisinin, bizzat imar barışını savunmuş bir üyesi/İBB adayı olarak hakkı var, sıkıntılı bir durum içerisinde. 6 Şubat depremlerinin üzerinden tam bir yıl geçti. Araştırmalar, raporlar, bölge halkının şikayetleri açıkça ortaya koyuyor ki bu süre zarfında depremzedelerin ne yaşam koşullarında kayda değer bir iyileşme yaşanmış ne de adalet arayışlarında tatminkâr bir sonuç alınmış. “Hamdolsun hayatlar normale döndü” diyebilmek için önümüzde daha çok sorun ve soru var.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
242AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin