yaklaşımlarÖzkan YıkıcıPygmalion’u yeniden izlerken – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Pygmalion’u yeniden izlerken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

İtiraf edecek olursam: arkadaşım Türkey bana tiyatroya gitmeği önerirken, ben isteksizdim. Fakat, gece yolculukla Girne’ye gitme durumunu düşündüm. Arkadaşımı yalnız bırakmama adına önce itiraz etiğim durumdan vazgeçtim. Arkadaşlık adına teklifi kabul etim. Öyle ki gidilecek tiyatronun adını dahi sormadım. Böylesi girişle Girne yoluna çıktık. Üstelik gün Salıydı…

Tiyatronun adını yönetmen Dermandan Girne’de öğrendim. Pygmalion idi. Birden kısa zaman önce ayni oyunu izlediğim aklıma geldi. Üstelik ayni oyuna yine Türkeyle gittik. Böylesi bir gidişle olay başladı.

Oyunu daha önce de izledim. Hem de Girne yarışmasında birinci geldikten sonraki yanılmıyorsam ilk oynanan dönemlerdeydi. Yazarı Burça Göze de konuk olarak geldiydi. Neyse, madem Girne’ye dek yolculuk yaptık, yeniden oyunu izlemeye girdik.

Burada önemli siyasal gölge de bazı konuşmalarda yaşandı. Oyun için “Türkiye’ye gidecek mi” sorularına benzer yanıtlar verildi: sanmam. Oyun Türkiye’ye giderse, bazıları giremez denildi. Dahası, oyun sonunda konuşan belediye başkanı da ayni değerlendirmeyi yaptı. Hat da kimisinin sokulmazken, kimisinin de orda kalma durumunu da belirti. Bu K. Kıbrıs gerçeğinin yeniden şu veya bu şekilde dense de artık hafızalara kazılmış korku psikolojik normaline gelişinin acı kanıtıydı.

Oyunu ikinci kez izledim. Hemen önce müzikler konusunda birkaç söz edecek olursam, hem Kıbrıs müzikali kullanılırken üzerlerine tiyatroya uygun sözler yazıldı. Doğrusu sözler de müzikle genelde uyumluydu. Otantik aletlerle eserler çalındı. Bildik geleneksel ezgileri tiyatro sahnesinde otantik enstrümanlarla dinledik. Sözler ise tam tiyatro akışına göre belirlendi.

Oyunun içeriği ise ikili kayışla sentezleştirildi. Doğrusu, başarılı da olundu. Hem eski çağların renkleri varken, aynen günümüz yaşanlşarla birlikte harmanlandı. Kıral simgesi ile günümüz politik tavırlar birlikte ortaklaştırıldı. Sırıtmaması da önemlidir. Bunlar bir sentez şeklinde sahneye konuldu. Hele de demokrasi kuramı işlenirken hem eski çağlara hem de günümüz sıkışmış gericileşme birliktelikte roler sergilendi. Belirtiğim gibi, sırıtmadı.

Tam Kıbrıs seyircisinin anlayacağı dil idi. Arada bazı geçişlerdeki güldürme konuşu da özde seyircinin oyundan kopmasını engeledi. Buda başarıdır. En ilgincini de belirtecem: eseri yazan Burça Göze yazarken ki dönemde pek Kıbrısa gelmedi. Yanılmıyorsam düyün sonrası birkaç gün ile sınırlıydı. Onun için yazarın yaratıcı yorumu bence önemlidir. Hem iki çağı saydamlaştırması hem de Türkiyede yaşayan biri olarak K. Kıbrısla Türkiye bağlantılarını doğru aktarma başarısı önemlidir. Bu durum kolay kolay yapılamaz.

Belirtiğim gibi: oyunu ikinci defa izledim. İlk izlediğimden bazı ufak değişiklikler de oldu. Hatta son bölümünde bazı sahnenin biraz kısılması da bence var. Ama, buna karşın tekrar oynanmadan dolayı da bazı sahneler daha vurucu şekle geldi. Sanatın yaratıcı gerçeğinde bunlar var. Öyle ya oyuncu oynarken elbet kendi katgısı da daha deyişik şekilere de girmesi normaldır. Bıkınlık olmaması ise oynun sahnede canlı oynanmasında önemli katgı yaptı.

Kıral merkezli ve ortaçağ tipi görülse de müzikleriyle hem yerel hem de tiyatro gerçeklerinin katılması, oyunda sıkılmama yaratan hem eski hem de yeni koşulların harmanlaşması, oyuna önemli izleme durumu getirdi. Şüpesiz ülkemizdeki tiyatro anlayışının hala sığ olması ise daha da ileriye gitmenin de bazen engeli olur. Oyunun Girne oynanır şekli ve seyirci bence başarılıdır. Hele de adada yaşamadan ada akında hem yerel hem çağlar arası böylesi eser yazan yazarı kutlamak gerekir. Oyuncular ise konuyu da hakim kılarak oynadı. Üstelik günümüz koşullarını da düşünürken, bence başarılıdır. Eksiklikleri yok mu? elbet isterseniz bulursunuz. Ama, bu eksik denilenler öylesi dinamizimle kalkacağı da kesin. İkinci defa izlememe rağmen sıkılmadım. Ama, tekrar edeyim bazı ufak arklılıkları ve oyuncuların sahne önem vermelerini de yakaladım. Görsel konusuna ise ben giremem. Ama, bazı seyircinin girişteki söylediklerimle aslında oyun oynanırken ile güncelin nasıl konuşulur hale gelmesinin de pratik düşüncesini de yakaladım. Demek ki tiyatro öğreticidir. Sanat toplumsal dinamiklikle bazı konuşulmak istenmeyenleri de konuşturur. Söylenecek çok daha fazlası var. Ama, yazıyı burada kesmek de gerekir. Bizim insanımız var ya pek azla uzun yazıyı da okumuyor. Buda okuma tembelliğin kendisidir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
242AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin