yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİlgilendirmez mi acaba - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İlgilendirmez mi acaba – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son günlerde TC meclisinde de direk yansıyan gericileşme siyaseti hakında tutumlar, havada uçuşuyor. Ayni zamanda, K. Kıbrıs koltukçuları, bazen ansızın Türkiyeğe çağrılmadan özel uçakla alınıp gidiliyor. Yine beklenmeyen şekilde TC elçisi Metinbeyin başkanlığında protokoller imzalanmaktadır. Bunlar normal koşullarda epey anormalikler de içermesi gerekirdi. Ek olarak, burada tüm bu konularda adeta sesizliğin gölge oyunu sahlenmeğe çalışılır şekilde geçiyor. Okuyucusu dahi olmayan haberler şekline gelindi. Sadece maraziler dizilse de bunlar anlamını yitirdi. En vurguncu, hırsız ganimetçiler sanki en madurlarmış gibi ağıt okuyup yoksuluk hikayeleri söylemeğe çalışıyor. Tabi ki karşılığı da sistem sorgulamanın da olmadığını eklemek gerekir. Kısaca, Türkiyeleşme gerçeğimiz ve olanlar, buradakileri pek de ilgilendirmez gibidir. Zaten nifus yapısı öyle bir sosyolojik karmaşayla da beslendi ki ortak deyerlerin de nedenli olduğu başka konunun bilgisidir.***

Türkiye meclisinde de yansıyan önemli tartışmalar oluyor. Bu alanlardan biri de eğitimin getirildiği noktadır. Klasik bilgilerin dahi uygulamada nedenli altüst olduğu artık imkar edilemeyecek noktadadır. Onun için bilmemek ve şükür edip şükran çekmekle yetinme derecesine gerilemek de önemlidir. Birndokuzyüzyirmibeşteki tarikat ve cemaat yasaklama veya kaldırılma yasasının nedenli önemli olduğu hayatla kanıtlanıyor. Ayni zamanda, tarikat, tekeler, cemaatlerin siyasal etkileri sonucu nedenli deyişiklerin de ola ağını, bizat kürsüdeki konuşmalarla anlamamız gerekirdi. Tabi en başta eğitim koltuğunda oturan pişkin makamcımızın teslim olması ve siyasal deyil işbirlikçilikle ayakta kalma gerçeği, odenli dersleri alacak kafa yapısı da yok. Zaten, bu durumda olsaydı, koltuğa oturtulmazdı. Ama, TC meclisi kürsüsünden söylenenler, buraya dda çoktan protokolelrle pratikleşip uygulanmaktadır. Üstelik haberi dahi olmayan kursları veya yurtlarda olanları buradaki pişkin makamcı “kontrolumdayım” diyecek kadar da atıp tutuyor. Elbet, örneğin yandaşını geçicilikle atama günleri de önümüzde epey parlak ohylara da adaylığını eklehyelim.

Konu TC kürsüsünden de belirtildi. Artık vakaıflar veya STK adıyla net şekilde tarikatlarla protokol yapılıp eğitim sistemine sokuldu. Öyle sokuldu ki çevre deyerini dahi imamın dinsel retoriklerle çocuklara anlatma kolaylığı dahi yapıldı. Elbet imamhatip asronomik artışını belirtmeye gerek yok. Burada yeniden ilgilenenler için ufak bir bilgilendirme yapakla yetinecem.****

Girişte de belirtiğim gibi: Türkiyede tarikat ve cemaat tipi yapılar bindokuzyüzyirmibeşte yasaklandı. Yasal laiklik ilkesine geçildi. Buna bağlı halifelik da kaldırtıldı. Bu dönem ikinci paylaşım savaşı sonrasında yapılan siyasal tercihle bozulmaya geçti. Türkiye Nato üyeliği ve İMF girişine dek emperyalizimle yeni biçimleme yaptı. Buna bağlı da bazı cumhuriyet ilkeleri de sarsılmaya başladı. Nitekim ayni dönemde imamhatip açılma dönemi de başlanıldı. Tarikatlara göz yumanın da ötesinde, sosyalistlere karşı örgütler olarak ilgii artırıldı. Bu giderek gelişti. Devrimci düşüncelere karşı tarikat ve cemaatler yaygınlaştı. Aynen ırkçı faşist yapılar gibi. Devleitin idolojik eksenine konulmaya girişildi. Diyanet de buna göre rol aldı. Siyasal gelişmede bu yapılar deyişik yasal örgüt adıyla kulanıldılar. Faşist saldırılarda veya anti komonist hareketlerde yerlerini aldılar. Devlet içi kayışta bunlar rol aldı. Her darbe veya ayarda güçlendiler.

Yasal zemin için de tarikatlar ve cemaat resmen dernekler kurmaya başladı. Sonradan adı eklenen ve emeryalist hegemonya aracı kullanımında STK da ayni açılış zemini oldu. Vakıflar aracıyla toplumsallaşıp hem kitleselleşme hem de kaynak yasalaştırma esrumanları olarak toplumlaştırıldı. Kitlelerle bağ kurulup devletler tarafından geliştirildi. AKP sürecinde artan devlet içi dönüşüm bu örgütleri de yönetimde daha da etkin kıldı. Kurumsal bakanlıklarda artık net şekilde hangi tarikat adını duymaya başladık. Hala tarikat ve cemaat anayasaya göre yasak. Laiklik ilkesi varmış gibidir. Fakat, diyanetin oldukça güçlendirilmesi, vakıfların ördüğü ağ ve dernek STK güçleriyle devletin önemli yerlerinde etkin haldedirler. Eğitim ve sağlıkta resmen hem kamusal alanda hem de sektörleşmede güçlendiler. İsimler havada uçuşurken, her bakanlıkta bir tarikat kavgası dahi görmemiz kolaydır.

Türkiyedeki meclis son görüşmelerinde resmen eğitim bakanlığında tarikatların yasal örgütleriyle yapılan anlaşmalarla çocuklar onlara teslim edildi. Daha acısı, ilgili yapıların yurtlarında ve denetledikleri yerlerrde çıkan çocuk istismarı veya gericilik duruşlar hiç dikate dahi alınmıyor. Ne yazık tarikat yurtlarındaki çocuk rezaletleri de oldukça fazlalaştı. Ama, eğitim bakanı çekinmeden yapılan protokoleri övdü. Bunlara devam edileceğini de açıkladı. Bu bugünden yarına Türkiye gerçeğini de anlatmaya yetip artıyor. Onun için girişte sordum: sizi ilgilendirmiyormu: demek ki ilgilendirmiyor. Bunu zaten en basitiyle kursan denetlenmeyen kurslardan, son deyiştirilen ders kitapları alanında yaşadık. Ama sıkılmadan laiklik diyenlere de kıral çıplak demenin ötesine geçememenin de sıkıntısıyla yazıyı bitiriyorum.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
242AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin