yaklaşımlarÖzkan YıkıcıOrtadoğu'da kıskaca konulan Kürt gerçeği - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Ortadoğu’da kıskaca konulan Kürt gerçeği – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gerçekler yalın halde olsa dahi, devletlerin koyduğu kuram sonucun yabancılaşıp yalanlaştırılır. Konuşulması dahi tehlikeli hale gelir. Gerçeklere yabancılaşma ve yanlış görüşlerle de konuyu mayın tarlasına çevirilir. Ortadoğu Kürt konusu aynen böyledir. Hem devletsel, hem bölgesel ve gerektiği anda uluslarasılaşıp siyasal dünyada yerini alır. Onca gerçeğe karşılık da kısgaçla kuşatılıp kendinin varlığı dahi ret edilir. Daha tehlikesi, damgalatılır, düşman ve hayin çerçevesiyle de sıkıştırılır. Kürt sorunu Bir anlamda dört ülkenin iç sorunu, bölgesel Ortadoğu açılımı ve en üst sistemsel bölge hegemonya işleğişinde yer bulan bir halk yazgısının tarihsel gerçeğidir.

Kürtler, Ortadoğunun nifus olarak dönrdüncü halk kesimidir. Ama, devletleri de yoktur. Dört ülkeğe dağıldılar. Bu ülkeler ki bölgenin kaderini belirleyen rolleriyle de önemli yerlerin vardır. Kürt olayını incelemek veya konuyla alakalı haber yapmak dahi sonucunda hapisane yoluna düşmeniz gayet kolaydır. Bu koşullarda ise kürt örgütlerinin bazen devlet içi, bazen bölgesel ile yeri geldiğidnde uluslararası boyuta dek gelişir. Son Ortadoğu aşmazında direk kürtlerin de yaşadığı coğrafyada yaşanınca hem içsel gelişmeler hem de bölgesel hesaplarda Kürtlerin de olmaması mümkün deyildir. Bir anlamda kaçınılmaz olarak, konum nedeniyle kürt yapıları da hem içsel devlet bölgesel güç arasında gidip gelinmektedir..

Bunu son Suriye gelişmelerinde yaşadık. Hele de ilgili dört ülkede Kürtler içsel ve bölgesel dinamik olunca, birileri de buna yaklaşıp bölgede güç elde etmek isterken, başta bölgesel merkezi güçler, kürtlerin herhangibir ülkede özerklik veya insan hakları almasından dahi rahatsız olmaktadır. Çünkü aynen kendilerine de yansıması kaçılılmaz korkuları vardır. Kürt olgusuna bazen terör damgasıyla dıştalayıp düşmanlaştırma idolojisi de bolca kulanılmaktadır.

Astana zirvesi sonlandı. Belli ki giderek Türkiye, Suriye ve Rusya Suriye geleceğinde DSK özerk bölge konusuna sıcak bakmnıyor. Her deyişen dengelerde olduğu gibi Suriyede oluşan içsel yapı  Rohovayı kabullenmeme durumu giderek artıyor. Güçlerin hesaplaşma ve yeni denkleminde devletler ekseninin altına gidilmiyor. Bir ufak hatırlam

Tma: Olaylar başladığı dönemde Kürtler Rohova özerk bölgesini kurarken, ABD bölgede bulunmuyordu. Oysa öyle bir tahribat yapılıyor ki sanki ABD gelip de DSK yapısını kurdu imajı yerleştiriliyor.

Astana zirvesiyle belli oldu ki ne Suriye, Ne Türkiye ve nede Rusya giderek Kürtlerin özerk bölge görüşlerine sıcak bakmama uzaklığına daha da genişletiler. Elbet Kürtlerdeki tedirginliğinn de artması muhtemeldir. Bu araada  geçen yazılarımda da belirtiğim gibin Türkiye Rojova bölgesine saldırıları sürdürürken, tıpkı Afrindeki gibi Rusya onayı aldığı da n

Anlaşılıyor. Bu fırsatı hep kulanmaya açık Türkiye de Fıratın da doğusuna geçip yeni topraklar kazanma peşindedir. Devletler ilişkisi ve kürt denklemi kimin falieytiylen genişlerse, ilerde daha bir sorunları da doğuracağı kesin. Afrin gerçeğini akılda tutalım***

Bir ufak anımsatma bilgierliyle yeni olacakların da analizine yardımcı olacağını düşünerek tekrardan hatırlatıyorum: Kuzey Doğu Suriyede Kürtlern belirli itifaklarla özerk bölge yapıları kurarken, Liderlerinden Salim Müslüm Türkiyeye çağrılır. Müslüm deyim yerindeyse, kırmızı halıda karşılanır. Erdoğan Müslüme kendilerinin oluşturduğu Cihatccı yapılarla itifak yapıp ayaklanmaya katılmalarını önerir. Müslüm ise Esata karşı Türkiye ve batının desteklediği yapılarla itifak yapmayı ret ret eder. Bunun üzerine doksan derece tavır geliştiren Türkiye, kürtleri terör örgütü olarak ilan eder. ABD ve Rusya onayı ile  Afrini işkal eder. Ordaki kantonu bozar. Kürtleri de sürer. Artık Kuzey doğudaki kürt kantonları Türkiyenin hedefine girdi. Birçok saldırı da gerçekleştirildi. Adeta siyasi ihtiyaç veya obnları ezip yeni topraklar alma adına konu hep fırsatlarla sırada tutuluyor. Nüslim mni, baş terörist oldu. Tabi cihgatcılarla Esata karşı birleşinseydi, ozamanda ne olur artık siz düşünün.***

Bir başka gelişme de Türkiyeden: meşur  çözüm sürecini hatırlayın. Ortak metin dahi çıkarıldı. Dolma Bahçede imza törenine gelindi. Ayni günlerde Türkiyede başkanlık sistemi tartışılıyordu. Ne garipti ki batılı Kemalist muhalefet ısrarla kürt konusuna tavır koyuyordu. Selahatin Demirtaaşın başkanlık seçiminde destek olacağını ve Erdoğanın da federal yapı kuracağı kurgusunu yüksek sesle savundular. Oysa sonradan yaşayacağımız Devletci Kemalistlerin nasıl Erdoğana  yol verdiğine de tanık olacaktık.

Demirtaş tam aksine görüşmelerle Erdoğanı başkan yapma arasındaki çizgiği net koydu: “seni başkann yaptırmayacağız” haykırışı oluyordu. Nitekim Erdoğann hemen masayuı devirdi ve fırsatını bulunca da klasik bildiğimiz Demirtaşı hapse gönderdi. Türkiyenin en başta Kemalistgleri bu konuda sesiz kaldılar.***

Hatırlatığım iki olay ve son Astana zirvesi bize  Suriyede DSK yapısının da nedenli kısgaca alındığınnı da işaretn etmektedir. Esat ve Türkiye karşıt yelpazede olsalarda, Kürtlerin bazı hakları almalarında direk yanyana geliorlar. Şimdi soru şu: yeniden bir Kürt hikayeli karanlık sayfaya doğru mu gidiyoruz?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
261AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin