yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİki yangın sonrası - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İki yangın sonrası – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son günlerde K. Kıbrıs ve Türkiyede yaşanan iki yangın, söndürüldü veya kontrol altına alındı. Son döneme dek en azından böylesi önemli büyük yanın olunca hem K. Kıbrıs hem de Türkiye medyası her iki taraftaki yangınları haberleştirip, bazen birlikte sunulurdu. Son iki yangında ise özellikle TC havuz ve muhalif medya ayni tutumla, buradaki önemli yangını pek de görmek istemedi. Sadece resmim medya yangın sonrası Erdoğanın talimatıyla Kuzey Kıbrısa bir milyon fidan verilmesi emrini gördüler. Böylesi gelinen önemli bir noktaydı yaşanan

Son günlerde hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrısta önemli iki yangın yaşandı. Kuzeydeki yangını yağmurun önemli yağışıyla ancak engelendi. Yangınlar bitince de bizim sesiz kalan veya saçmalayan koltukçularımız birden meydana çıkıp nutuk salamaya başladı. Aslında yangınların gerçeği kadar gelinen politik tutum sonucu da yaşananların gelinen aşamasına işaret edilmektedir. Örneğin, Türkiyede Muğla yangınında bizat Soylunun sesiyle kendileri dışındaki haberlerin yasaklanmasının seslendirilmesi dahi bilginin nedenli tehlikeli olduğu korkusunun itirafıdır. Öteyandan, yangın boyunca tutumlarıyla bir anlamda gündem gerçeğini saptıran Tatar, sonrasındaki açıklaması da bir sayasal yansıyıştı. Böylesi net itirafı kolay kolay bulamayız. Tatara göre yangın sonrası Erdoğanın talimatıyla bir milyon fidanın şükranı heycanı görülüyordu! Hiçbir politik ikili duruşlarda öteki ülkenin cumhurbaşkanının yardımını talimatla açıklama durumu pek yaşanmaz. Daha da diplomatik sgandal, bir devlt ötekine yardım gönderirken, başkanının talimatıyla açıklaması yapmaz. Bu ancak şahsım devletli tek adam siyasetinin direk uygulanmasının örneğidir.

Yangınlar sonlandı. Şimdi, yangın dönemindeki yanlışları, nedenleri ve artık gelişigüzeleşen davranışların silikleştirilip, yeniden başka gündemlerle konuyu havızalardan silme dönemidir. Yangın boyunca aranıp da bulunamayan koltukçular, şimdi resmen şov yarışına girdiler. Budaa K. Kıbrısın politik eksenin nerelere gelindiğinin ısbatıdır. Nitekim, eski Orman dayresi müdürü Fayık Koyuncuoğlu dahi doksanlar dönemiyle kıyaslayıp orman dayresinin nerelere dek ulaştığını acı itirafla anlatı. Doğrusu da şu: işbirlikçilikte bir yandan Türkiye her türlü yetkiyi alıp kontrolü kurumsallaştırılırken, öte yandan iyice teslim olup sadece torpili yandaşlık yapan yapının da çürümüşlüğün derecesini gösteriyordu. Orman alanlarının talanını herkes biliyordu. Doksanlardaki önemli Beşparmak yangınının da nedenleri dahi ortaya çıkarılmadı, son yangında da görüldü ki işbirlikçilikle koltuğa oturanlarla kurumsal çöküş dahi oluştu. Bilmek değil de yandaşlıkla torpilin birokrasiyi dahi nerelre taşıdığını anlatırken, Tatarın direk talimatla gelcek fidan sözleri de işbirlikçiliğin nerelre siyasal yanıtının karşılığı idi.

İki yangın sonlandı. Türkiyede Muğla yandınlarıyla K. Kıbrısta Kantara çevresi yangını aslında kurumsal çöküşün resmen kanıtlanmasının acı yaşananı oldu. Siyasetin kuzey kIbrıstaki teslimiyetçiliğin artık faciyası olurken Türkiyede de Orman yangınıyla tekleşen politika ile yasaklama davranışın nerelre dek ulaştığının önemli yaşatılışıydı. Kuzey Kıbrıs yangınıyla normal yaşanan döneminde en basit kararın dahi alınamama durumu acı şekilde alevlerin büyümesiyle tekrarlandı. Hamasi ırkçı işbirlikçi olup koltuk kapma sevdasının yangında dahi Kıbrıs Cumhurieytinden yardım istemedeki rezalete tanıklık yapıldı. Fakat, teşekkür etmede de görülen bu sakat düşünce şimdi yandaş paylaşımı, Türkiyeye yaranma ikileminde koltuk koruma dönemine yeniden gelindi.

Konuyu uzun uzun yazmak kolaydır. Yaşananı yeniden tekrarlamanın da artık fyaydasına inanan da azaldı. Hele de yağmurla oluşan yangın söndürüşü ne yazık gerici kesimin idolojik bahajına çoktan konuldu. Havada Kıbrıs cumhuriyeti ve İsrail uçakları uçarken bölgede bazı kesimlerin Fuata şükranlar sunmaları da acı paradoksal düşüncenin haykırışıydı. Kuzeyi hep ganimet ve fetedilen yer görme tutkusu, şimdi de yangın gibi önemli konuda yeniden karşımıza geldi.

Birileri neden arayacak. Baaşka birileri de Tatarın gündemine takılacak, kimisi de özel mülkiyet veya Orman dayresindeki durumu konuşturacak, ne istenirse olan kısa yyangınlı günleri yaşadık. Ama temel neden Kıbrısın tarihsel sömürgeleşme kültürleşmesini pek konuşmak isteyen de olmayacak. Çünkü sömürgecilik kuralıyla yangını önlemek sağlığı oturtmmak pek de normal davranış değildir. Siyasal yere gelmenin durumu türkiyenin istediği işbirlikçi olmak, birokratın torpile seçilme davranışı elbet sömürgesel koşulların devamıyla alakalıdır. Bu hep unutulur. Hiçbir konuda direnerek gerçeğe ulaşamayan yakın tarih gerçeklerimiz, ilahklaşma ile çökertilen kurumsal yapılar elbet artık kendi gücüyle tutum alıp hayata sunması da imkansızlaşıyor. Yol yapımından hastahaneye, orman arazilerinin geleceği hepsi bir ilhaklaşma politikası uygulama biçimine büründü. Öyle ya Erdoğanın talimatıyla verilen fidanları başka ülke cumhurbaşkanı hangi yerde açıklar?

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
234AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin