yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGünümüz Yunanistan'dan birkaç kesit - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Günümüz Yunanistan’dan birkaç kesit – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son günlerde peşpeşe Türkiye Yunanistan ekseninden kriz sinyalleri yeniden hamasileşip uçuşmaktadır. Böylelikle gerilimler, yükselen sesler adeta konuyu bilmesek, savaşın eşiğinde olduğumuza inanacağız. Klasik Türkiye Yunanistan denklemindeki kriz dönemi yaşanırlığı gerçekleşmektedir. Sorunlar aynen devam etse de yükselen seslerin elbet iki taraf için de bazı siyasal algı ihtiyacından da kaynaklanmaktadır. En kötü olan, hem Türkiyede hem de Yunanistanda savaşa karşı olan kesimlerin oldukça zayıf olmalarıdır. Özellikle Türkiyede bu konuda savaş çığırkanlığını besleyecek çok önemli koşullar mevcut. Öyle ki Sadece AKP değil, Kemalistlerden Liberalere varan geniş yelpaze Yunanistana karşı kriz politikasında ortaklaşan devlet refleks tutumları oluşuyor. Ne kadar içte muhaliflik olsa da konu dış politika olunca peşpeşe sıralanma, Erdoğanın da oldukça çıkarına işlemektedir. Üstelik, kulanılan ayni esrumanlar onca karşıtlıkta yine dekırılmıyor. Tam aksi, muhalif sıkılmadan daha sert politika uygulanmamasından şikayetnameler söylemektedir. Kısaca, Türkiye Yunanistan krizi yine tüm krizlerin havada uçuşurken, kitlesel duyarlılığı da kırma adına, sahnelenmeğe konuldu.

Hem Türkiye hem de Yunanistan Nato üyesidir. Bu nedenle günümüze dek onca ikili gergin ilişkilere rağmen bu çatı altında savaşa sıçranamadı. Her zaman kontrolü krizlerle siyasetin de gazı alınma taktikleri uygulanır haldedir. Ancak, son dönemde de olduğu gibi, böylesi gerilime ihtiyaç duyulması da gerekiyordu. Özellikle Türkiyede yaklaşan seçimlerin çok önemli olması, rejimin geleceği bakımından da inanılmaz önceliği bulunması, böylesi gerilimde sert sözlerin olması da gerekmektedir. Burada ince bir nokta var. İlgili gerilimde, herzaman kendine az karşıta çok dokunma ihdiyacı bir zorunluluk gibi oluşuyr. Halbuki ilgili gerilimlerde kitlelerin ruhiyesi şahlandırılırken, gerçekte birçok nokta da göz ardı edilmektedir. Özellikle kendi penceremizden bakınca, birçok nokta çok yanlış kulanılmaktadır. Tabi ki Türkiye Yunanistan gerilimi olup da içinde Kıbrısın olmaması da olamama durumu gerçekleşemezdi. Bu yüzden bizden başlayarak günümüze bakarak bazı olguları sıralayalım.

Önnce Kıbrıs ile başlayalım. Dahası. K. Kıbrısla konuya devam edelim. Çok yanlış bir ezber yerleşti. Aynen denilerek Türkiye Kıbrıs ile Yunanistan ilişkileri aynıymış gibi söylenir. Oysa şu basit farkı herkes görmesi gerekir. Türkiye K. Kıbrıs veya Kıbrıs cumhuriyeti bağları hedefleri ile Yunanistanla Kıbrıs cumhurieyti kurumsal ilişkileri hiç birbirine benzemez. Öyle ki bizde şu anda olan ve tartışılan ilişkiler, aynen Yunanistan Kıbrıs ilişkilerinde hiç raslanmaz. Ama, sanki aynıymış gibi “Yunanistan da güneye böyle davranır” savunması bizi Türkiye ile olanilişkiler ayni değildir.

Gelelim başka bir noktaya. Yunanistan günümüzde en önemli bazı durumları var. Örneğin sol hareketler ya zayıfladı veya teslim oldular. Bu nedenle hem Türkiyeye bakış hem de Natonun yeni üstlerine direnç daha zayıftır. Bildik eski Yunanistan sert muhalefeti şimdilik yok. AB operasyonu ile batırılan Yunanistan ekonomisi, önce Pasok ve ardından Sirizanın darmadağın edilişşi, Yunanistan halkının onayına rağmen AB Troyka prokramının kabulü, ülkede bilinen klasik sol muhalefetin gerilemesine neden oldu. Daha güçlü Nato ve AB yapılanışlarını artırdı. Bu önemli bir farklılıktır. Üstelik, üstlerin yeni olanları resmen Ukrayna ile alakalı Rusyayı kuşatma  politikası olmasına rağmen,  bunu Türkiyeye karşı güvence olarak tartışma alanında karşılık buldu. Hem Türkiye bunu tehtit hem de Yunanistan güvence olarak gerilimde kulandılar.

Başka bir nokta da şu: Yunanistan özellikle kriz dönemindeki halk referandum sonuçlarını kabulenmeğip aksisini yapınca, halkta bir geri çekilme konumu yaratı. Buda Misotakisin iktidara gelirken, soldaki moral çöküntü sonucu daha ırkçı sert politika seslendirilmesine koşul hazırladı. Yetmediği gibi halkın da kendi lehine dönmesinde etken oldu. Nitekim, önümüzdeki yıl Yunanistanda da seçimler var. Kamuoyu göstergeleri Misotakisin oldukça önde olduğunu gösteriyor. Buda Batılılar için geçmişteki geüçlü sol dalganın kırılmasıyla daha rahat hareket etmelerine yarıyor.

İlgili koşullar, Türkiyenin de dış politika ihdiyacı sonucu benzer gerilime oynaması, Yunanistan milliyetçiliğinin yükselmesine yarıyor. Bir anlamda hamaset  ve ırkçılık sağ iktidarlara yarıyor. Sol ise tam da zayıf anında bulunuyor. Üstelik, Yunanistan solunun bir kısmı yenilgiyle teslim olup dağılma eşiğindeyken, YKP gibi partiler eldeki olanaklarla seslerini duyurmaya çalışıyor. Sirizanın dağınbık ve belirsizliği ise genel Avrupa sol hareketindeki tutumun aynası gibidir. Ukrayna krizi ve ABD taktikleri Yunanistandaki korkuyu güvenceye çevirme hamasiliğine de getiriyor. Aynen Türkiyedeki gibi. Nitekim, bildik Şükrü Sina Gürel yeniden piyasaya çıktı. Hernekaadar barış dese de hala hamasi kin kusmaya devam etmektedir. Buda Yunanistandaki Misotakisin daha şahin görünüp saağda oy kazanmasına neden olmaktadır.

Son dönemde Yunanistan oldukça sağa kaydı. Batının daha esiri oldu. Klasik gidişatdır: Sağa kaydıkça daha Amerikancı olma birlikte yürümektedir. Türkiyede ise Erdoğan oy kazanma ve muhalefeti etrafına alma adına bu koşulu kulanıyor. Bu gerilim elbet iki ülke arasında olup çözülmeyen sorunların da yeri geldiği zaman kulanma tutumu da politikleştiriliyor. Üstelik bunlara her an yenileri de eklenmesi mümkündür. Boş kkayalık sorunları dahi yerine göre güzel kriz mavzemeleri oluyor. Şimdi Yunanistan Türkiye korkusu ve Amerikanlaşmaikilemleri birlikteliğinde yeni yılda yine faaşistleşen sağın yönetimine hazırlanıyor. Türkiye ise Erdoğan kartı ile batının seçkisi arasına sıkıştı. Bu nedenle krizler her iki taraf için ayni sonuçları üretmeme tehlikesi var. Ama, iki ülke bu sorunlarla yaşadıkça, emperyalist kampın birer üyesi olduğu müdetçe, böylesi yükselen gerilimleri de yaşama ihdiyaçlarına göre tekrarlanacaktır.

Yunanistan bildik ezber Yunanistan değildir. Özellikle solun gerilemesi sonucu savaşa karşı olma veya yeni bir seçenek durumu şimdilik en zayıf noktasındadır. Üstelik Troyka operasyonu sonrası moraller de kırıldı. Yine de Yunanistan solu Türkiyeye göre çok daha iyi direnç göstermektedir. Sokağa çıkıp protesto yapıyor. Birilerine hatırlatalım: ikinci paylaşım savaşı sonrası Yunanistan iç savaşında sol kazanacakken, Türkiye sınırlarını kapatmakla kalmadı, ingilterenin istediklerini de yaptı. Eğer bugün Yunanistan sağda duruyorsa, Türkiyenin de katgısı tarihi gerçektir.

Kısaca, yeni bir Türkiye Yunanistan gerilimi yaşatılıyor. Belli ki gelecek için buna ihtiyaç vardır. Hele de Türkiye rejiminin ilgili krize oldukça kulanma görünümü vardır. Her iki ülkede de seçimler var. Ama, Yunanistan KKIbrısta artık pek etkisi kalmazken, Türkiye şimdiden Kuzeyi ilhaklaştırma adımlarını hızlandırıyor. Ama tekrar edelim: Nato iki üyesinin uzun vadeli savaşa brakacağı yok. Hele de Türkiyeye yönelik hesaplar veYunanistan üzerinden kuşatma planları her iki ülke gerilimi iktidarlarını daha perçinleme sonucuna taşıyacağı kesin.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
218AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin