Yolsuzluk sade devlette değil – Alpay Durduran

5174

Dünyanın en büyük ve çok yaygın şirketlerinden olan Amazon sattığı mallarda bozukluk olası halinde tazminat ödemesi gerekir ki ayakta kalabilsin. Ama malın bozukluğundan sorumlu olan çoğu kendi personeli kişilerin cezalanması tehlikesi ve hatta bazılarının bilerek bozuk malları iletmeleri ile kar sağlamaları hakkındaki raporların rüşvetle sildirildiği ortaya çıktı. Bunun hakkında soruşturma açıldı.

Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, konuyla ilgili Amazon’un başkan yardımcısı Eric Broussard’ın da haberdar olduğu bir iç soruşturma Mayıs ayından beri devam ediyor.

“Ortalama 300 dolar

Bir olumsuz inceleme yazısını silmenin ise ortalama olarak 300 dolara mal olduğu belirtildi. Ancak, silinecek verilerin türüne ve hacmine bağlı olarak, broker’lar 80 ila 2.000 dolar arasında da ücretlendiriliyorlar.

Öte yandan, yalnızda kötü yorumları silmek için değil, iç satış istatistikleri ve müşterilerin e-posta adreslerine erişmek için de rüşvet verildiği öğrenildi. Yani personeli arasında şirketinin müşterileri hakkında bilgileri ele geçirip rakiplerine satanlar da varmış.

Bu haber özeleştirelim de kurtulalım diyenlere iyi bir yanıt veriyor. Görülüyor ki özel şirketler de personelin ahlaksızlığından korumayı beceremiyor ve yolsuzluk ve suiistimal peşindeki personeline engel olamıyor.

Bizde de özel sektörde yolsuzlukla şirket soyanların haberleri az da olsa duyurulur ama dikkat çekmez. Hâlbuki haber olmayanlar çoktur. Dava edilirse duyulur. Dava etmek için de masraf gerekir diye mi ne saklı tutulur. Buna bir de çalışanların başarısının konu edildiği halleri düşünürsek iş genişler ve çalışan haklarının korunması görevi konu olur. Hepsinde de devlet polis ve mahkemeleriyle hizmet vermek zorundadır. Onun içindir ki özel sektör de etkin ve verimli bir devlete sahip ülkeye önem verir.

Amazon’un milyarlarca doları bu tür yolsuzluklarla kaybedildi. Çin şubesi de bundan en çok zarar görendir.

Devlette yozlaşmaya karşı savaş en önemli hizmet olarak görülmeli ve liyakat sistemi uygulanmalıdır. Halkımız da giderek artan bir şekilde liyakat sistemine destek belirtmeye ama uygulanacağına inanmadığını belirterek belirmeye başlamıştır. Neden halkımız uygulanacağına inanmaz diye düşünürsek nedeni liyakatin nasıl dayatılacağı hakkında açıklama olmamasıdır. Liyakat ancak layık olanın bir göreve getirilmesidir. O zaman kim layık olduğunu saptayacak sorusuna yanıt verilebilmelidir. İlk atamada sınav bilinen bir konudur ama esas olan çalışıp deneme süresinde başarı saptaması ve iş başında başarıyı gösteren personel sicilleri gibi değerlendirme usulleri pek konuşulmaz çünkü yasalarda yer alsalar da eksiklikler ve ihmaller vardır ve sicil diye bir şey yoktur. En önemlisi de görev tanımı yok denecek kadar sakattır, başarı göstergeleri saptanmamıştır, sicile neyin nasıl kaydedileceği düzenlenmemiştir.

Yani liyakat neye layık olmaktır sorusuna yanıt verilmediği için uygulanamaz. Onun halkımız uygulanamayacağını bilerek kimseye liyakat sistemine geçeceğiz dediği zaman inanmaz. İnandırmak isteyen nasıl yapıldığını bildiğini kanıtlayacak ve halkı da anlattığı yapıldığında liyakat sisteminin kurulacağına ikna edecek başka yolu yok. Ancak bunu halka anlatmak için araçlar da ortada yoktur.

Olsaydı iş tanımı göreve gelenin eline vermek temel insan hak özgürlüğü listesine girdi diye yazıp söylediğimde ilgi uyandırırdı.

Devlet yalnız kendi örgütünde değil özel şirketlerde de yozlaşmayı, suiistimal ve yolsuzlukları önlemeyi desteklemek görevindedir. Ama anmaz bile… tam tersi özelde öyle şey olmaz sanan halktan baskı görmediği için özelleştirip güzelleştirme yolunda gider.

Ancak şimdi uyanıklar göreceklerdir ki devlet teşvikleriyle palazlanan Türkiye özel firmalarının dış borçlarını ödemeye başladık. Döviz yükseldikçe lira kullandığımız için hayat pahalılığı olarak Türkiye firmalarının dış borçlarına katılmak durumundayız. Hele bankalarda döviz mevduatının faizine stopajı artırmak ve sair sakat tutumlarla bize lira kullandırma baskısı yapılması devasa özel sektör borçlarını yüklenmek demek olacaktır.

Açıklandı ama ben de anımsatayım. Türkiye’de döviz krizi aymazlık sonucu aşırı özel ve kamu dış borçlanmadır. Başka bir şey değildir. Yıllık kamu finansman gereği dedikleri şok edici borçlanma gereği uyarmakta idiyse de gaflete düşüldü diyeceğim ama halk oylarını da gidip verdiği için bilerek görerek iktidar tarafından yaratıldı. Liyakat sistemi ve hukuk güvencesi olsaydı çok ses çıkaran olur ve belirtileri seçim kaybettirirdi, kazandırmazdı.

Yazık ki ne yazık! Biz borçlanmadık ama biz de ödemeye katılacağız demeyeceğim çünkü liraya TC yardımları için geçtik ve orada kaldık. Şimdi bedelini ödeyecek ve kumarhane, baraka üniversite ile gece kulüplerine ve dahi öğrenci yurt ve odalarına dayamaya çalışacağız.