Seçimden önce seçim yasasını değiştirmek ahlaksızlıktır – Alpay Durduran

5100

Avrupa Konseyi yani bizimkilerin de milletvekili heyeti ile her yıl birkaç kez katıldığı AKPM’nin ait olduğu tüm Avrupa ülkeleri örgütünün “demokratik parlamento” nasıl olmalıdır kararında açıkça seçimlerden önce seçim yasaları değiştirilmemelidir yasağı vardır. Ahlaken de seçimden önce yasasını değiştirmek oyunun kurallarını maç öncesinde değiştirmek demektir.

Türkiye’de de bizde de bu ahlaksızlık pervasızca işlenmektedir. Uyarıları kulak arkası ederler çünkü insanlarımız maçlarda hile yapmanın ustalarıdır. Lig olmaz ki şike iddiaları konuşulmasın. Küme düşmemesi için şikeli açık farkla yenilenlerin görülmesi çok doğaldır. Halk bunu görür ve kahkahalarla “gördünüz hiç o gol yenir miydi” diye konuşurlar. Şikeyi yapan mı şikeyi yaptığını görüp de başardığı gördüğü idareyi desteleyenlerin seçmen olduğu bir ülke olduk.

Türkiye’de iş daha da dallandı. Partilerin adaylarının engellenmesi, baraj koydukları halde bazı partilerin barajdan kurtulması için seçim yasası değiştirdikleri bir değişiklikle seçime gidiyorlar.

Halk da buna boyun eğmek zorunda ve seçilenlerden hukuk devletine sadakat umacak!

Bir parti diğer partinin seçime girmesini ve baraj engeline takılmamasını istediği halde halkın tepkisiyle terörist suçlamasına maruz kalacağı korkusuyla yapamam diyor. Seçim yasasını değiştirmek bu karmaşayı körüklüyor ve gene de seçim yasasını değiştiriyorlar. Meclis aritmetiği buna elverişli imiş diye açıklanıyor bu durum. Halbuki AKMP kararında bir meclisin demokratik olması için milletvekillerine telkin yapılaması bile yasaklanmıştır. Yasaklandı ama milletvekilleri vicdanlarına göre değil başkanlarına göre davranıp telkin değil emir bile alıyorlar. Yoksa meclis yasasına göre yasak olan oyunu gizli kullanma hükmünü bile çiğneyip göstere göstere açık kullanırlar. Böyle bir mecliste başkanın daha da güçlü olması için anayasa da değiştiriyorlar yani emir kulluğundan memnundurlar ve halk da bu başarılı milletvekillerini dönüp dönüp seçiyor.

Güler misin ağlar mısın!

Parti kurmak ön izin istemeyen bir anayasal haktır. Bir önceki seçimde aldığı oy oranına göre aday olup olamayacağına acele bir seçimin öncesinde yasal değişiklik yaparak engel koymak ve başkanlık için bile engellemek nasıl yorumlanabilir?

Sonrasında da Türkiye’de seçimlerden endişeliyiz diye müttefiklerinden, üye olduğu uluslararası kuruluşlardan uyarı yapılınca seçim kampanyasına “Batı bize köstek oluyor” diyerek başlamak Batı düşmanlığını körüklemek değilse seçim malzemesi yapmaktır. Ya da her ikisi… ama halk bunu anlamalı ve aydınlar kaşı çıkmalıdır. Neden bu karşı çıkışı görmüyoruz? Hatta biz yabancı müdahalesini reddediyoruz diye karşılayanlara rastlıyoruz. O zaman neden BM ve ajanslarına, AK ve AB’ye üye olup biç bir ülkede böyle anti demokratik işler yapmaması için işbirliği yapmayı kabul ediyorsunuz?

Neden bu kadar ihlallere rağmen üye olmakla kabul etmiş olduğunuz işbirliği konularını öğrenip de siz bizzat ülkenizdeki antidemokratik uygulamaları şikâyet etmiyorsunuz? Sizin Güney’de yapılan ayrımcılıklara ve milliyetçi saldırıların ciddi olarak takip edilmemesine müdahale hakkınız var, Enosis kararını demokratik parlamento ve anayasaya ilişkin sakıncaları var ve bunu konu etme göreviniz var ama neden yapmıyorsunuz?

Aydınlık önünüzdeki demokratik seçim, basın yayın özgürlüğü, muhalefete görevini yapması için sağlanması gereken asgari standartlar gibi her çalışana ayrımdan kurtulsun diye iştanımının verilmesi şartı gibi temel insan hak ver özgürlüklerini görmenize yetmiyor mu? Yoksa uluslararası kuruluşlardan destek almayı milliyetçilerin ulusal egemenlik tamına uymadığı için vatana ihanet mi sayıyorsunuz? “Ben yabancılara milli devletimi şikâyet etmem” diyorsanız oralarda ne işiniz var? Onlarsa sizden başka ülkelerdeki ihlallere karşı yardım beklerler. Hiç değilse Amnesti İnternational’ın kendi ülkenizdeki ihlaller için görevli atanamazsınız kuralının anlamını düşünün. Kimse sizi vatan haini suçlamasına zorlamaz ama siz de neyin hainlik neyin insanlık görevi olduğunu değerlendirin.

Kendimiz ediyoruz, kendimiz çekiyoruz değil mi?