Kesin uzayda yaşam var – Aykut Bektaşoğlu

679

Eğer, evren sonsuzsa, kesin bizden başka yerlerde yaşam var. Bize benzer veya benzemez.

Benzeyen de var olmalı benzemeyen de. Zaten benzeyip benzememesi çok önemli değil. Merak edilen şey, yaşamın olup olmaması.

Öncelikle bu merakı gidermiş olalım. Bizden başka yaşam formunun olmama ihtimali yok. Çünkü sonsuzluktan bahsediyoruz.

Şöyle izah edelim: Bir dağ var, ben dağın bir yanında duruyorum. Dağın diğer yanında, yerde bir su bardağı duruyor olsun. Ben elimdeki pinpon topunu, dağın diğer tarafındaki bardağın içine denk getirebilir miyim?

Genel kanı, bu sorunun yanıtının hayır olacağı eğilimindedir. Fakat referansımız yalnızca mekandan, ya da bir diğer değişle uzaydan ibaret değildir. Uzayın, zamansız var olma ihtimalinin olamayacağını ön gördükten sonra, zaman referansımızın ne olduğunu da göz önünde bulundurmak durumundayız.

Bu bakış açısı ile zaman etkeninin sonsuz olduğunu ortaya koymaktan bir rahatsızlık duyacak olanın olmadığını düşünmekteyim. Yani, zaman referansımız, düşünebildiğimiz büyüklükteki, en fazla büyük sayıların bir o kadar sonsuz çarpımı kadar sonsuz zaman rahatlığından bahsediyorum…

Bu durumda, pinpon topu, dağın diğer tarafındaki bardağın içine, kesin girecektir.

Öyle bir sonsuzluk ki, her şeyin mümkünatı mümkün. Bu durumu yönetmeniz mümkün değil fakat sonsuz olasılık mümkün. Hatta zamanda yolculuk bile mümkün, fakat sizin bunu yönetmeniz mümkün değil.

Milyarlarca yıl öncesinde olalım. Birisi bize sorsun. Desin ki: Şimdiki dünyamızı tarif etsin. Böyle bir dünya mümkün mü? Ne derdik?

Ben kendi adıma, kesinlikle deli saçması derdim.

Yani, demek ki her şey sonsuz olasılıkların, olabilirliklerinden ibaret ve sonsuz, özgür, rasgele sürprizlerin eğlenceli renklerinden oluşmaktadır.

Şunu bilmeliyiz ki, şu sonsuz uzayda arayadurduğumuz başka hayatları belki de hiçbir zaman bulabilme şansımız olmayacak. Fakat olmaları çok muhtemel.

Nereden mi biliyorum?

Kendimizden.

Kendi dünyamız ve yaşam büyümüz, bütün bu bulmaya çalıştığımız ama belki de hiçbir zaman bulma şansını yakalayamayacağımız, evrenin mucizesinin ta kendisidir.

Biz ne yapıyoruz?

İmkansızın gerçekliğini elimize almışken;

Aklın değil de sermayenin, yani kendinden başka mucize tanımayanın, sevgi tanımayanın iktidar makinesini, anayasalarımızla tanrılaştırıp, evrenin en güzel aşklarını heba ediyoruz…

Bundan daha büyük kendini bilmezlik olamaz…

Yeniden utanmalıyız…