yaklaşımlarAlpay DurduranAB Nazi Almanya’sını andırıyor – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

AB Nazi Almanya’sını andırıyor – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

durduran2Mülteciler konusunda diyor ama Nazi Almanya’sı mülteciler konusunda ne yaptı diye bir bilgi yok. Onun için sadece Nazi Almanya’sı mülteciler konusunda şimdiki AB’ye benziyor mu diye bakmak zorunda kalıyoruz.

Gerçekten AB Nazi Almanya’sına benziyor mu, diye düşünmeliyiz. Neden önemli diye düşünürsek iddia bir partiden geliyor. Üstelik bir genç tarafından yazılmış bir bildiride… Ayni zamanda bir başka partinin genci de partisinin televizyonundan konuşuyor ve barış umudunun desteklenmesi ve barış isteğinin korunmasından bahsediyor. Devamla da Akıncı’nın seçilmesinin bunun bir kanıtı olduğunu söyleyip barışa karşı harekete geçenlere karşı savaşımdan bahsediyor. Ancak geriye barış için ne yapılması gerektiği, ne yapılmakta olduğu ve Gerçekten Kıbrıs’ta bir barışın gelmesi için yapılması gerekenler hakkında söyleyecek bir şey bulamadığının farkına varmıyor. Uzun uzun konuşuyor ama tartışılan konulardan hangisinin önemli olduğunu ve kabul edilmesi gerektiğini anlatmayı düşünmüyor. Programcı da üstüne gitmediğine göre onun da süre gelen bir kısır döngünün unsurlarıyla ilgilendiğini gerisine girmediğini anlıyoruz.

Bunlar genç kuşaksa işimiz çok.

Kıbrıs’ta bir devlet olacak ama garantili olacak ve garantörlerin silahlı hakkı da olacaksa tamam mı? Diğer garantörlerin silahlı müdahale hakkımız yoktur demelerine karşın birisinin vardır demesinden ne anladığını anlatmayacak mı? Garantörlerin garanti ettiklerinden hangisine sadık kaldıklarını düşünüp de şöyle olsun deme zahmetine katılmayacak mı? Diğer tarafın garanti olmasın, çok istenirse uluslararası garanti olsun dediğine bakılırsa onun isteğine boş vermek barışçılık mı?

Mal mülk konusu deyip duruyorlar. Ne demek istiyorlar? Sen ne diyorsun?

Nüfus yapısı bozuldu ve daha da bozulması için elden gelen esirgenmiyor? Diyecek bir şeyin var mı? Bu nüfus yapısıyla diğer tarafa sorun yaratıldığını görmüyor musun? Bir de Türkiye AB üyesi değil onun Yunan Ada’ya dolacaksa her Yunan’a bir Türkiyeli yerleştirme hakkımız olsun diyor musun? Demiyorsan diyenlere merak etme bu bir paket antlaşmadır hepsinde anlaşmazsak hiç birinde anlaşmadık demektir diyen Akıncı için ne diyorsun? Garantiler için güvenliğimiz sağlanacaktır, korkmayın kimse zorla evinden atılmayacaktır, zor konuları erteledik yalan haberlere inanmayın, mal konuşulmadı, daha kategoriler ve sonra kriterlere sıra gelecek, dönüşümlü başkanlık olmazsa olmazımızdır gibi söylemler ne anlama gelir? Görüşün var mı?

O zaman barışçılığının anlamı ne?

Bunlar nasıl gençtir? Gençlik gelecek olduğuna göre barışı hangilerine emanet edeceğiz?

Yıllar önce kararlaştırılan Aplıç kapısını yılsonuna kadar açmanın olası olması mı barışçılık yakıştırması?

Seçimin önemi insanın seçtiğine sahip çıkmasıdır. Sahip çıkıp seni seçtik ama seme gerekçemize sadık kal, sözlerini tut veya tutmaya çalıştığını göster demezsen boş iş. Onun için izlemelisin. Hiçbir şey oldu diyemiyorsan ortada bir şey yok demektir. Genç bakış böyle mi olur?

Yaşlılar baka baka bazı şeyleri görmese de görmüş gibi olurlarmış onların kusuruna bakılmaz ama yaşlı bunu bildiği için körün bakışı gibi iyice yoklar da gördüğüne inanır.

Gençler sınavdasınız, gerçeklere dayanarak yorum yapın yoksa geçmiş kuşaklar gibi algı operasyonlarında kaybolursunuz?

AB Nazi Almanya’sına benziyorsa göçmen konusunda benziyor derken hangi göçmenlik konusunda benziyor? Düşün de öyle konuş, Almanya göçmenler konusunda tüm Avrupa ülkelerine paylaşma baskısı yapıyor. Göçmenler ise, en çok Almanya’ya girmeye çalışıyor. Sen göçmenden daha mı iyi biliyorsun? Girdiği Türkiye’de kalmak da istemiyorlar da seçme olanakları çokmuş gibi İngiltere, Almanya, Avusturya ve bazılarını seçiyorlar. Kendi ülkelerini de kendilerine benzeyen ülkeleri de istemiyorlar ama bize de geçici olarak geliyorlar oldukları halde sorgulamıyoruz.

Kendi göç veren bir ülkede isen başkalarına taş atarken dikkatli olmalısın.

Kapitalizm egemen olduğu ülkede de kriz yaratır, dünyayı öyle dengesizleştirdi ki işçiler bile göçmenlere karşı politikaları destekliyor. Yorumun ne genç kardeşim? Ücretini düşürecek diye göçmen işçiye ekmek ve güvenliği çok görmek demek olan göçmen karşıtlarına destek olmak ne anlama gelir? Sorgulamak gerekmez mi?

İnsanın doyma sınırı nerededir? Paylaşmaya o sınırdan başlamak gerekmez mi? Siyasi kararlara destek olurken zengin ülkelerin işçileri ve diğer emekçileri de dünyaya karşı sorumluluklarını anımsamalıdırlar.

Göçmen televizyondan bağırıyor: Ben yetişkinim çalışırım, çalışmadan bir şey istemiyorum diyor. Genç nüfus gereğinden bahseden Almanya’ya haykırıyor. Dünya küçüldü hidrokarbon yakıt kullanımı azaltılsın diye dertlenenler insanlara da bakmak zorundadırlar.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin