yaklaşımlarÖzkan YıkıcıABD Çin mücadelesinde gelişen taktikler – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

ABD Çin mücadelesinde gelişen taktikler – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Dünya hem ekonomik, hem de sağlık krizleriyle darmadağın hale doğru gidiyor. Herkes yerel veya daha bir yöresel alanda sorunları karşılamaya çalışırken, algılar esiri gibi anlamaya veya uygulamaya çalışmaktadır. Daha genel çerçevede de sistem hegemonya mücadelesi, fırsatı kulanma ve ticari savaşlarla kazanım elde etmeğe çalışıyorlar. Nitekim, yaygın Korona salgınına karşın, sınıfsal gerçeklikle de resmen fırsat kulanıp hegemonya kurma yöntemi de hızla öne çıkarılmaktadır. Algısal operasyonlarla lehte tavra sığılılmaktadır. Geneldeki en net mücadele, ABD ve Çin ekseninde resmen yaşanmaktadır. Genel, kapitalist kriz ile emperyalist hegemonya kurma hamleleri sistemde etkin olma uğraşlarını zaman zaman inanılmaz yalanların normalmışcasına savrulmasıyla da gerçekleştirilmesi, tesadüf deyildir. Bu yazımda, son dönemin tücari savaşla tırmanan, Korona eklenmesiyle evrilen Çin ABD hegemonya mücadelesine, kuşbakışı dokunmak istencide kaldım.

Konuyu daha kolay anlamak için, her zamanki bazı ön bilgileri yazmam gerekir: öncelikle de sözkonusu edilen mücadelenin Kapitalist sistem içinde en üst devletler arası ve uluslar arası sermaye kesimlerince gerçekleştirilen rekabet olduğunu akıldan silmemek gerekir. Devamında, yaşanan mücadelenin normal işleyiş koşullarından çok kriz dönemli krizden çıkamama ortamında oluşudur. Emperyalizmin eşitsiz gelişim yasası, rekabet kuralları, finansman kapital ağırlıklı yön oluşları gözden kaçırmamak şart. Krizlerin üst üste gelmesi, rekabetin derinleşmesine ve herkesin kendi kartıyla oyuna katılma peşinde uluşu da kulanılan yöntemleri anlama bakımından oldukça önemli yaklaşım olacaktır. Buna benzer koşullar, ilkeler,mutlaka gelişen tavırlarda gözetilmesiyle olayda öngörü yapma kolaylığı getirecektir….

Konuya bir de şu yanıltma güncel bakışına dokunarak başlayalım: Daha ilk baştan, yanılma şansı yüksek olan olgu şudur; konu liderlere dek daraltılarak, onların tavrıyla normaleştirilmektedir. Örneğin, Amerikan genel sınıfsal dünya yaklaşımı yerine, Trump liderlik demeçleriyle bakma kolaylığı algılaştırıldı. Konu odenli hafifletiliyor ki “Trumpun deliliği” derecesine dek çekilmektedir. Gözden hep kaçırılır: Trumpun hem de ABD gibi Emperyalist süper devletin başına kendi olanakalrıyla brakın başkan olmayı, aday olsa da alamayacak trilyonlar nedeniyle adı dahi duyulamayacağı akıl tutulmasına uğramaktadır. Halbuki unutulmaması gereken, Trump Amerikan yapısının tröslerin, sermayein seçkisiyle, desteği sonucu başkan oldu. Onların çıkarlarına göre tavır geliştirmektedir. Aksi, orda kalamazdı. Ancak, sınıfsal ve emperyalist yön törpülerek, bize “deli lider” algısıyla Amerikan resmi çizdirilmektedir. Dahası, Kovit salgınıyla resmen iflası haykırılan sağlık kurumsalaşmasının da boşaltılarak, Trumpun delilikelriyle öz görünmez kılınma algısına takılmaktadır.

Konunun ısınmasında önemli tetikleme noktaları; girilen Finans kapital krizinden çıkılamadığı gibi, ABD bunu yönetemeyerek, dilediklerini başlatıp çözme siyasetinde de kırılma olunca, hegemonya gücü sorgulanır hale geldi. Doğan boşluk ise doldurulamadığı için de yine son söz ABD kontrolunda sorunların bitişi elinde kaldı. Çin ise özellikle krizle oluşan ekonomik belirsizlik ile batının bunu yönetmeme noktasında oluşuyla doğan boşluğa KOntrolu Güç veya başka isimlerle Kuşak projesiyle ekonomik alanda girmeye başladı. Ancak, Çin, siyasal ve askeri alanlarda ayni başarı gösteremediği için de Amerika tüm eksikliklerini askeri ve siyasi eksene kaydırarak Çine karşı teknik taktik kulanıma sokmaktadır. Bunu, Korona krizinde direk yaşıyoruz. ABD salgında sonradan uğramasına rağmen birinci konuma gelmesi, kurduğu sağlık sisteminin yanlışları ortaya serilmesi nedeniyle, Çinle rekabeti bu alanda tutamıyordu. Nitekim, Anti Çin politik saldırganlıkla ve kontrolu yörelerin desteği ile Trump resmen saldırıya geçti. Korona salgını başarısızlığı siyasal olarak Çine karşı saldırganlıkla sağtırmaya çalıştı. Örneğin, Kovet salgını başarısızlığı yerine, salgına ÇİN adını koyup Çin Vürüsü simgesiyle algı yaratıp, nedeni oraya yöneltme politikasına hız verdi. Sorumluluğu Çine atma hamleleri güçlü medya aracıyla probangandalaştırdı. İşe, yargıyı da katmaya çalışıyor. Böylelikle, başarısız Korona salgınıyla Yüzbine gelen ölümleri gizleme adına siyasal algıyla saldırganlaştı.

Çin bu alanda oldukça geride kalıyor. Çünkü,, onlar başka yöntem uygulamaktadır. Zaten, Kovit salgınıyla Çinin başta Avrupa ülkelerine yaptığı yardımlar, ilk uğrayan ülke olmaları nedeniyle senpati kazandılar. Trump ve çevresi biliyor ki sağlıkla karşı probaganda yapma şansı sıfırdır. Onlar da sağlıktaki mücadele yerine, Çine siaysal saldırı ve askeri tehtitler algılarıyla yönelmeyi seçtiler. Doğrusu, şimdilik, enazından gündem yaratma adına da başarılı oldular.Tüm yaşananlara rağmen, konum nedeniyle ABD Çine salgın nedeni olarak saldırarak karşıtı savunmaya çektirme noktasında uğraş veriyor. Yukarda anlatığım noktayla dediklerine bazen “delidir” dense de sonuçta Amerikan devlet gerçeği ile Trump resmen Çini açık suçlayarak, aldığı bazı kararlarla, peşinden koşan ülkeler de bulup, siyasal hegemonya olgusunda hala varlığını da kanıtlamaktadır.

*****

Burada yine ek bilgi verelim: ABD siyaseti, yetmişlerde gelişen Kisincır düşünce örgütlenme yapısıyla şu kuralı benimsemeye başladı: tüm düşmanlarla deyil, en önemlisini seçip ona karşı hamle yapma kuralı oluşturuldu. Ozaman hayatın da dayatığı şekliyle, hem Sovyet hem de Çinle birlikte mücadele edilemiyordu. Özellikle Vieytnam yenilgisi de bunun örneği idi. Kisincır, “ki ABD dışişleri bakanıydı da ayni zamanda” Amerikan devletine hem Çin hem Sovyet yerine, önemli görülen Sovyet seçkisini karşıya koyup Çİnle yakınlaşma politikasıyla da ilk örneklem gerçekleştirildi. Bu devam edildi. Kisincır ve Brezniski düşünce kuruluşları Amerikan politikasına yön veriyor.

Son ABD seçimlerinde de dikatli izleyenler şunu gördü: Cumhuriyetci sermaye destekleyen kesimler, hem Rusya hem de Çinle birlikte mücadelenin kaybedilme tehlikesine yakınlık gösterdiler. Demokrat adayın “Klintonun” Rusyaya karşı da olma tutumundan uzak kaldıalr. Ekonomik yönden gelişen Çin daha tehlikeli görüldü. Zaten, Amerikan muhavazakalrların Doksanlarda hazırladıkları Avrasya stratejilerinde de uzun zaman diliminde Çinin kuşatılma projesiydi. Üstelik, Rusya, askeri yönden sınırlı bölgesel müdahale yapsa da ekonomik bağlılık kuracak evrensel güçte hala deyildi….

Özetlediğim bu strateji, son Amerikan seçimlerinde zaman zaman öne çıktı. Demokratlar ısrarla Trumpun Rusyaya yaklaşmasına saldırdılar. Devlet eksenindeki destekli kurumlarla da hamleler yaptılar. Yargı mekanizmasını zorladılar. Dikat göserdiniz ise Trump baştan Çine direk tavır korken, Rusya ile ilişkiler hep gelgit oldu. Zaten, gerileyen hegemonya ile Amerikan devlet içine dek düşen çelişkiler de hep sırıtmaya başlandıydı. Çin politikası bu zayıflıklar ve gelecek stratejik hesaplar arasından uygulanmaya çalışılınıyor. Üstelik, yeri geldiğinde Klinton döneminde girilen Neoliberal Asya kaplanlı tükeniş sonucu, bazı ABD sermaye kesimi, çinle kurulacak ilişkilerle yaratılacak orta sınıf tüketimle yeni Pazar elde etme taktiği de geliştirildiydi. Yanılınan, Ne neoliberalizmin toparlanması oldu, nede Çin sömürgeleştirile bilindi. Tam aksi, denetimli kapitalizim ile biriken bilinç sonucu, çin bunu dünyada ekonomik yayılma karşılığı ile dünya piyasasına girdi.

****

Yukardaki bilgilerle, şimdi daha iyi Çin Amerikan rekabetini anlamaya başladığınıza inanıyorum. Kriz ve hamleler, elbet koşularla, kulanım alanı bileşkesinde oynanıyor. Çin yardımlar, ticari ilişkiler ve kriz nedeniyle oluşan aşmazda, tahvil almaktan tutun alt yapı yatırımları ve sağlık desteği ile alanlarda yayılmaya devam ederken; ABD başarısız olunan salgın ile çözemediği kriz sonucu ayni yöntemlerle Çine karşılık veremezdi. Bazı hamleler yapması gerekirdi. Trump tam bunun lideri. Önerdiklerindeki bazı yanlışlar “deliliğine” verilirken, bazısı da tartışılmadan uygulanıyordu. Çine karşı yasaklamalar veya suçlamalar nedense onu onca eleştiren devlet kurulmları, bu alanlarda ses çıkarmıyorlar. Üstelik, hantalaşıp, sorun çözmekte eskisi gibi etkin olamayan yapılardan, başka itifaklarla gelişmelere de başlandı. Çine karşı Japonya, Hindistan ve Avusturalya gibi ülkelerle kuşatma hareketinin taşlarını örüyor. Hindistandaki Modi faşist lider de resmen ağza düşen balık gibi geldi. Üstelik, hamleler de net: öyle bahane veya probaganda yerine, tavırlar konuldu. Çinden, batılı şirketlerin kaçıp, Hindistana gelmelerini önerdi. Böylelikle Çin kayıplarının pazarsal olarak Hindistanda yakalanıp, zarar da edilmeyecekti. Hindistan faşist lider MOdi de buna tetikleme şeklinde, eldeki kamusal alanların özeleştirilmesi kararlarını hızla almaya başladı. Sanırım, bu zamana düşen geçen yıl ki Hindistan seçimnmleri makalemi okuyanlar, şimdi olanları daha iyi anlayacaktır.

Çini salgından sorumlu kılma, sermayenin kaçmasını dayatmak, bölgesel yeni itifaklar kurma gibi birçok hamlelerle, Çinin son salgınla birlikte sağladığı rekabet girişimini durdurmaya uğraşmaktadır. Tutuğu veya uygun olması halinde hemen uygulanan siyasal hamleler, başarısızlık veya tutmayınca, da “Trump delidir” denilip sıyrılan bir Amerikan siyasetiyle karşı karşıya kalıyoruz. Çin ise alışılmamış şekilde, sahadaki gelişmesini de katarak, Amerikaya karşılık vermeye çalışıyor. Hele de onlar da Trumpun tutarsızlığını gayet iyi kulanıyor. Çin, özellikle kurduğu ekonomik ilişkiler, salgındaki tavrıyla eskisi kadar karşıtlık bulamayacağına inanıyor. Askeri yönden hala Amerikanın gerisinde. Üstelik, ABD gibi, güçlü kurumsal bağlar ve siyasal hegemonya oluşturma noktasında deyildir. Çin, mücadeleleri ticari ve ekonomik alanda tutmaya uğraşıyor. Tabi, tüm eksikliklerine rağmen Korona Krizindeki tutumarıyla da kazandığı senpatiyi de kaybetmeme peşindedir.Aslında, Çin, kontrolu denetimli dış sermaye politikasında, Neoliebral iflas süreciyle çakışmasıyla lehine olan koşulları kulanıp, dünya piyasasına girdi. Krizlerle özeleştirmelerde ülkelerin içine dek geldi.Kurduğu bankalarla da finansman piaysasında epey sesini duyurtu. Batıdaki kırılmalardan kolayca girdi. Amerika ise Neoliebral yapı sonrası seçeneği hala oluşturamadı. Her çıkan yeni krizde de Neolibral yeni tükenmişliğin de türbilansları çıkıyor. Kovit krizi ile sağlık sisteminin de yanlışı, onbinlerin ölümü ve Trumpun savrulan anlamsız sözleriyle ortaya saçıldı.

******

Buraya kadar, Çin Amerikan ekseninden, hegemonya mücadelesinde kulanılan bazı taktiklerden söz ettim. Belli ki bunlar derinleşecek. Özellikle Amerikan sermaye kesimi, buhranlar artıkça, Çine karşı saldırganlıklar gelişecektir. Daha kötüsü, birçok yeni faşist lideri uluslar arası politikada Amerikanın sayesinde daha fazla göreceğiz. Zaten bu tip liderler de mevcut. Çelişki şurada: dünyada hegemonyası sorgulanan ve yaptıkları net iken, kıbrısta dahi Amerikadan medet umarak çözüm bekleyen barışçıların olmasıdır. Bir önemli uyarı da şu: hem gerileyen, hem de Çine karşı alınan merkezi strateji hamleleri nedeniyle, oluşan boşluklarda bölgesel yandaş devletler de kendi lehlerine hamleler yapacaktır. Bunu en yakındaki Türkiyede de yaşayacağız. Erdoğan gerçeği ile Lipya Suriye ırak uğraşları birlikteliği, yeni seçenek olmadıkça Trumpun Erdoğandan vazgeçeceğini de düşünmek, hayaldan da öteye yanlıştır.

Çin fırsatları deyerlendirerek ekonomik ticari alanda gelişriken, gelen saldırıların deyişik alanı kadar, ona karşı öteki ülkelerin de tavrı önemlidir. Kurulan başta ekonomik bağların bu tavırları nedenli lehine çevireceği de soru işaretli. Tabi Çin konusu Amerikan seçimlerine dek iliklerine kadar işleyecektir. Demokrat aday Baydın da benzer politikaları savunuyor. Bir farkla, Trump kendini dünyaya kanıtladı. Alıştırıp, istenilenlerde başarı olmayınca bireysel suçlanan kulanım imgesi de oldu. Demokratlar da gösterdi ki Kovit sağlık salgınıyla dahi ortaya çıkan başarısızlığa rağmen SAndırs gibi demokrat denecek kişiyi dahi aday yapmayarak, devletli sermaye eslimiyetin seçeneği olduğunu da kanıtladı. Trump ve Baydın! Çine sorarsanız, acaba hangisi mi der? Deyişik görünüşlerle delilikten net tavırcılığa ulaşan geniş açılan makas politikacısı mı yoksa daha dar ufkuyla Baydın mı? Emperyalist çağın, krizlerle derinleşen yapısı ve sol seçeneksiz emperyalistler arası mücadelenin güncel yaşamımızla gelişmesini yaşıyoruz. Belli ki daha çok yazı yazacağım anlaşılıyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
241AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin