yaklaşımlarÖzkan YıkıcıLübnanı da yakmayın - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Lübnanı da yakmayın – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

İsrail son savaşla, kendini yeniden faşist karakterislik politikasıyla kanıtlıyordu. Daha ilk adımdan, bizat yetkilileri “savaş kurallarına” uymayacaklarını açıkladılar. Yasaklanan başta Fosfor bonbasını yeniden kulandıkları bulguları çıktı. Tabiki misget bonbası da yerini aldı. Kitlesel katliyamı zaten baştaki açıklama ile normal hale koydu. Bunları İsrail gerçekleştirirken de bize demokrasi diye sunulan batı yetkilileri de en başta ABD dışişleri bakanı hemen destek için israile gitiler. Beraberinde yine başta ABD ve sonra İngiltere Akdenize destek gösterisi için gemilerini de gönderdiler. Bunlar olurken de uluslararası hukukun adı söylenirken artık bir durup bin düşünmenin gerçeği yeniden karşımıza çıktı. Bunlar son andaki gelişen bilgiler…

İsrail saldırılarının katliyamları sadece haber şekliyle normal hal, görsel ile de yıkım algı probagandası yapılmaktaydı. Arada sorularla “acaba” denip Lübnan ve Suriye de işret ediliyordu. İran pimini ise ABD hemen çekmeğe başladı. Ulaşılmasını engelediği iran insan kaybaklı dolarlar haberi yayıldı. Elbet, endişeler haksız da deyilmiş. Lübnan sınırında ise çatışma haberleri giderek yoğunlaşıyor. Bazıları endişeyle: sıra Lübnana mı geldi diyordu. KOntrolsuz savaş denilen olguda elbet Hizbulahın da olduğu algısı zaten daha savaş başlamadan hep gündemleştirilip ısıtıllıyordu…

İsrail daha Filistinle sıcak savaşa daha doğrusu son dönemiyle israilin soykırıma doğru gidişin politik açıklaması yapılmadan önce de Lübnan ısıtılıyordu. Buna batılı ajanslar da sırada görevlerini yapıyorlardı. Hizbulah timsahı yaratmaya başladılar. Zaten, Lübnan genelde Ortadoğunun bedelini hep ödüyor. Son Suriye olaylarında olduğun gibi, hem ambargolara uğradı, göçmen dalgasıyla sarsıldı ve arada İsrail füzeleriyle de dövülmeğe uğraşıldı. Bir anlamda hangi kriz çıksa, ayağın birtanesi de Lübnanda olması sürpriz deyildi. Tabi kki Hamasın aksine, Hizbulah direk Suriye savaşında Esatın yabnında aktif rol aldı. Buda batıyı zaten kızdırmaya yetip artıyordu.

İsrail özellikle Güney Lübnandan çekilmesi veya işkal girişiminin direnişle engelenmesi yaşananından hala öfkeyle hatırlamaya devam ediyordu. Batı da bunu hatırlatıyordu. Öyle ki Türkiyenin de olduğu askeri uluslararası güç, temel amaçlarından biri Hizbulahı silahsızındırmaydı. Başaramadılar. Nedense Türkiye kamuoyu Lübnana asker göndermesine rağmen, bu siyasal gerekçeği sorgulamadı.

İsrail elbet güç hesabıyla Lübnanda Hizbulahı cezalandırmak istiyor. Hizbulah ise adeta Lübnandaki etkin siyasal güç yanında, bölgedeki kazandığı direnişle batının tüm “terörist” örgüt demesine rağmen, bölgede senpatiyle karşılanmaktadır. Bir anamda İsrail Lübnana girip yhenilginin rövanşını almak isteği hep vardı. Yapılan son fFilistinle alakalı kıyım, fırsat olur ve batının da izni devam ederse, Hizbulahla çatışma eylimi de her zamanki gibi bu sıcak ortamda da var. Zarten, karşılıklı deneme atışları oluyor. Amerikanın tutumu önemlidir. Fakat, AMerikanın da Lübnan yenilgisi olduğunu hatırlatalım. Devleti etkisiz ve darmadağın yapısına rağmen, Lübnan hem Amerikaya hem de israile karşı başarıları var. Hizbulahın asıl tehlike denip terörle damgalanmasının da nedeni, İsrail işkalini engelemesidir.

Lübnan ayrıca mülteci bakımından hem Suriyelilere ev sahipliği ederken, tarihi Filistin kamplarıyla da İsrail başlangıcından sürülen vatansız Filistinlerin de olduğu bir ülke. Filistin katliyamlarının Lübnan tarihinde önemli acıları var. Suriye FHKC kampı Telzaatar ve israilin Sapra Şatila katliyamları tarihin en karanlık sayfalarıdır. Yine de Lübnan kendine has koşulalrıyla israile acıyı yenilgiyle tatıran bir ülke. Bu yüzden, her zaman İsrail özellikle Hizbulahı tertiplemek ister. Batılı ve gerici arap rejimleri de Hizbulahın yönetimde etkin olmaması için de uğraşırlar. Fakat, batının tüm söylemlerine karşın, Hizbulah hem siyasal bir güç hem de Lübnan yönetiminde etkin. Lübnanın ayrıca güçlü ordusu da hala yok. Onun için direnişlerde Hizbulahın örgütsel yapısı adeta ülkeği savunma ekseninde önemli konuma soktu. Son nokta ise Lübnanın bir bölümü hala İsrail işkalinde. Hizbulah eksenli kesim de bunların yeniden Lübnana katılması için uğraşıyorlar.

Özetlediğim Lübnan, yeni İsrail Filistin çatışmasının yayılma alanı olarak potansiyel durumdadır. Deneyimler var. Karşılıklı atışlar gerçekleşiyor. İsrail duruma göre davranırken, Hizbulah da yayılmama tutumuna rağmen, İsrail saldırısına da karşılık vermeğe de hahzırdır. Ne yazıfek batı kesimi de bu oyunda yine tarafcıl olup Hizbulahı kötüleme sürecinde rollerini alıyor.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
242AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin