yaklaşımlarAykut Bektaşoğlu“İktidar niye böyle yapıyor?” demek anlamsız çünkü yaptıklarıyla iktidardır aksi halde kendi...
yazarın tüm yazıları:

“İktidar niye böyle yapıyor?” demek anlamsız çünkü yaptıklarıyla iktidardır aksi halde kendi olmazdı – Aykut Bektaşoğlu

Yeniçağ podcastını dinleyin

Eczacı, doktor niye böyle yapıyor? demek de anlamsız. İlaç piyasasından niye fazladan para kazanılmaya çalışılıyor? Sorusu da anlamsız. Bir yere varmayacak, durumu değiştirmeyecek eleştiriler. Nasıl bir düzende yaşıyoruz? bilmeden yorum yapmak, yalnızca iktidarın kendini gerçekleştirmesine fayda sağlar. Kişiler üzerinden sorunları anlamaya çalışmak boşuna bir çaba. Bu düzenin anlamının, hangi yöntemle olursa olsun, daha fazla para kazanma çabası anlamına geldiği gizlenmemeli.

Yönetim sınıfının, vergileri toplayıp, sosyal devlet vaatlerini yerine getirmemesi yadırganır. Fakat sağlık ve ilacın neden koşulsuz bir şekilde, tamamen sosyal devlet tarafından karşılanmadığı sorgulanmaz. Vergilerin toplanmasının asıl amacı toplumun hayatını kolaylaştırıcı imkanların sağlanması olmalıydı. Birikimler, kalkınma kredileri ile sermayeye peşkeş çekilmemeliydi. Devletin anayasasında sosyal yazması, onun öyle olduğu anlamına gelmez. O yüzden ‘Neden böyle yapılıyor?’ şeklinde muhalefet etmek anlamsız. Verginin yüzde sekseni dolaylı vergi denen sistemle gerçekleşir. Piyasadaki her satış üzerine eklenir. Bu böyle iken elli yıllık Lefkoşa hastahanesine alternatif bir hastahanenin bile yapılamaması ilginç değil mi? Buna karşın şımarık bir sınıfın servetlerinin büyümesi tiksindirici bir durumdur. Hastahanenin olmadığı yerde abartılı külliyelerin inşa edilmesinin hoş karşılanması ayıp değil mi? Abartıda sınır yok.

Yani nasıl oluyor da milletvekilinin, devlet memurunun, eczacının, doktorun, iş adamının, bankanın, tefecinin, güvenlikçinin ve elinde fırsat ve yetki olan herkesin, müşterek varlıklardan avantaj sağlama imkanları oluyor?.. Demek ki bu düzen, sözünü ettiğimiz imkanlarla varlığını sürdüren bir kurallar, yasalar, anayasalar bütünüdür. Öyle olmasaydı, eczacı, ilaç satışları ile iddia edilen hayali kazançlar elde edebilir miydi? Bugüne kadar Kuzey Kıbrıs yönetimlerinde hiç bu kadar ayyuka çıkmış, ‘yolsuzluk suçu’ sayılanlar için kapsamlı bir soruşturma yapılmadı. Yani, yetki sahibi olanlar kendini yönetim sınıfının parçası sayar ve kendini güvende sayar. Çünkü biliyor ki ganimet, faizcilik, fırsatçılık ve kara paracılık üzerinde zemin bulan bir yerde yaşıyoruz. Bu düzenin fotoğrafı budur. Biliniyor ki çok daha büyük fırsat paylaşımları oluyor ve sorun olmuyor. Fakat hazine boşaltmak ne kadar makbulse, rekabet de o kadar büyüktür. Avantajlı kesimler arasındaki paylaşma yarışı saldırılara da dönüşebiliyor. Sistemin daralması, avantajlı kesimler arasında çatışmalara dönüşebiliyor.

Kapitalist sistem, toplumu ve doğayı imha ederken, her kesimi zayıf halkalarından başlayarak azaltır ve ‘çarkın’ dönmesini sağlamaya çalışır. Rekabet her alanda arsızdır, fakat kar hırsı ve servet büyütme sınırsız bir arzu iken kaynaklar sınırlıdır. Burjuva ideolojisi, ihtiyaçların sınırsız olduğunu söyler. Üretimin buna göre organize edilmesi gerektiği söylenir. Öyle ya, ne kadar çok üretim, o kadar çok tüketim ve kar. Fakat bu döngünün gerçekleşebilmesi için üretilenin satılması gerekmektedir. Her şeyin kar için yapıldığı bu sistemin normali budur. Nitekim çöpte neden ilaç bulunuyor sanıyorsunuz? Satılmamış şey satılmış sayılmalı.

Parlamento temsil eden bir kurum gibi kabul ediliyor. Fakat işin esası öyle değil. Adı bile netleşmiş olmayan bir meclis var. Uluslararası alanda saygın bir yer edeceği varsayılıyor. Öyle varsayınca kendini iktidar olmuş sayıyor. Yani her alanda olmayanların var olduğunu kabul ederek, boyunduruk altında bir yaşam dizayn edilir ve servetler büyütülür. Halk kandırılıyor. Kapitalizmi sorumlu tutmadan neyin ne olduğu anlaşılamaz.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
242AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin