Kıbrıs iktibasUlaş BarışMüzakereci “Tahsin bey…” - Ulaş Barış
yazarın tüm yazıları:

Müzakereci “Tahsin bey…” – Ulaş Barış

Yeniçağ podcastını dinleyin

Başlığa bakıp “Hangi Tahsin?” diye sorabilirsiniz. Düz, sıradan bir Tahsin’in Kıbrıs sorununda genel ya da parça bir çözüm için müzakere yapması dikkat çekmeyebilir ancak söz konusu “müzakereci” kişi Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu olunca şaşkınlıkla birlikte bu dünyada her şeyin mümkün olabileceğine yönelik inancım da artıyor.

Durun, hemen şaşırmayın, anlatacağım.

Bildiğiniz gibi Pile yolu meselesi Kıbrıs Türk tarafını dünya ile karşı karşıya getirdi, yalnızlaştırdı, iş Güvenlik Konseyi’nin oybirliğiyle kınama yapmasına kadar vardı. Bu olayın dışarıdan görülen kısmı. Bir de işin karmaşık olduğu kadar çok fazla sayıda denklemi barındıran kısmı var.

Gazeteci Yusuf Kanlı, uzun yıllardır Kıbrıs sorunu konusunda kalem oynatan birisi. Hafta sonu yazdığı makalesinde de Pile olayının kimyasına bakmış. O kimyanın içinde neler var neler!

Mesela Kanlı bahse konu makalesinde “Ankara bu durumu (Pile’deki BM askerlerinin dövülmesine varan durumu-UB), deyimi yerindeyse sıcak patatesi bir anda kucağında buldu. Elbette Ankara’nın yoldan da haberi vardı, parasını da ödeyen oydu da belli ki durumun böyle olabileceğini bilen Ankara ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Ankara’sı aynı değildi. Nihayette ilk kez Kıbrıs Türkünün bir konusunda Ankara ancak 24 saat sonra destek verdi, sahip çıkabildi.

Neyle geçti o 24 saat, elbette bir gün öğreneceğiz. Ancak BM Güvenlik Konseyi kınamasının engellenmesi, yaptırım içeren bir karar yerine bir Başkanlık açıklamasıyla yetinilmesi ve o açıklamada da Türkiye dikkatlice korunarak tüm suç Kıbrıs Türk yönetimine yüklenmesi biraz ipucu da veriyor.

Belli ki adadaki Türk askeri, hükümet içerisindeki bazı unsurlar ve onların Ankara’daki ağa babaları ile TC ile KKTC devlet ilişkileri aynı düzlemde yer almıyorlar. Bir kopukluk değilse bile ahenk bozukluğu olduğu kesin” diye yazmış.

Tahsin beyin geçen gün mecliste ısrarla “Pile konusunda emri kim verdi?” diye soran muhalefete direk cevap verme yerine “samimi olarak diyorum kimse vermedi, BM askeri çalışanları galeyana getirdi” şeklindeki cevabı aslında Kanlı’nın bahsettiği ve en hafif deyimiyle “ahenk bozukluğu” diye tanımladığı şeyin üstünün örtülme çabasından başka bir şey değil. “Ben başka bir Ankara’dan emir aldım” diyecek hali yok ya!

Peki nasıl oldu da Kıbrıs’ta herhangi bir çözüm olursa silahlanıp dağa çıkacağını açık yüreklilikle söyleyen Tahsin Ertuğruloğlu kendini bir anda Pile yoluna karşılık, Kiracıköy-Pirohi veya Erenköy-Yeşilırmak yolunu müzakere ederken buldu?

Gazeteci Yusuf Kanlı köşesinde, Pile yolu meselesi yüzünden başı ağrıyan Ankara’nın olanlar yüzünden hesap sorduğunu ve nihayetinde “Sorunu yaratan çözsün!” diye kesin emir verdiğini yazıyor.

Kanlı “Böylece görüşmeleri baltalayan arkadaşlar bir anda kendilerini görüşme masasında buluyorlar. Yüksek perdeden konuşulmasına, reddedilmesini boş verin, resmen al-ver başlıyor. Pile halkının sıkıntısı çözülecek, yol sıkıntısı hallolacak ama benzer şekilde, üstelik sadece 500 kişi değil Pile Türkü gibi, binlerce insanın yaşadığı Athienou, Türkçe ismiyle Kiracıkoy, KKTC topraklarından Rum kesimindeki Piroi’ye bağlansın isteniyor. Görüşme olmasın diye provokasyon yapanlar şimdi Pile’ye karşın iki yeni kapının açılması pazarlığını yapıyorlar Rum kesimiyle ama BM temsilcisi ile görüştükleri iddiasıyla. BM doğal olarak görüşme partnerimiz değil, ancak iki taraf arasında dolaylı görüşmelerde aracı olabilir. Ancak, zaten en baştan yapılması gereken Pile halkının sıkıntısını çözmek için Rumlardan ödün isterken, bir yerde de en azından Kıbrıs Türk tarafının ödün vermesi değil mi? Diplomasi bunu gerektirir” diye yazmış.

Kanlı’nın dediklerini Pazar günü Kıbrıs Postası’na konuşan Tahsin Ertuğruloğlu da bizzat doğrulamış durumda. Bakınız bizim Vatan Mehmet’e ne demiş: “Projeden vazgeçme olasılığı yok. Kimse, BM dâhil bu yolun yapılsın ya da yapılmasın diye bir tartışma içinde değil. Herkes bilsin bu yol yapılacak. Yapılmasına yönelik BM ile mutabakat sağlama yönünde temaslarımız devam ediyor… Colin Stewart pazartesi yine gelecek… Bugün, yarın bir mutabakat sağlayacağımızı ifade edebilirim… Sonuçlandırıp arazide yol yapımına devam edeceğiz…”

Elbette görüşmelerin başlamasını “önce bizi tanıyın” diye engelleyenlerin başında bulunan Tahsin Ertuğruoğlu’nun bunu bir kenara bırakarak ve güya “BM ile görüşüyoruz, Rumlarla değil” şeklinde bir kamuflajla anlatmasını çelişki olarak göreceğiz. Özel Temsilci Ergün Olgun’un başına gelenleri hatırlıyorsunuz. Olgun, DAÜ’deki o meşhur konferansta “Evet, eşit egemenlik şartımız vardır ancak bazı özel konularda bu şartı aramıyoruz” dediği için Dışişleri Bakanını çok öfkelendirmiş, ardından da görevden alınmasına giden süreç yaşanmıştı. Hoş, Olgun ardından göreve geri döndü ama bu da Yusuf Kanlı’nın da yazısında işaret ettiği “ahenk bozukluğu, kopukluk” meselesine bir başka ispat oldu.

Tekrardan Dışişleri Bakanının ifadelerine dönecek olursak, diploması bir al-ver işidir ve kuşku yok ki Pile yolunun yapılması ya da devam etmesi için gereken şey bunun karşılığında neyin karşı tarafa verildiğidir.

Ertuğruloğlu bu diplomasiyi BM üzerinden, Özel Temsilci Colin Stewart ile götürdüğünü söylemiştir. Söylemediği şey, kendisiyle görüşen Stewart’ın gidip aynen Rum muhatabıyla (ki bu muhtemelen Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis ya da onun adına Dışişleri Bakabı Kombos’tur) da görüştüğüdür. Yani kısacası, Ersin Tatar’ın (veya onun müzakerecisinin) yapmakla mükellef olduğu işi Tahsin Ertuğruloğlu bizzat yapmakta, bunu da basına dolaylı olarak söylemektedir. Emir demiri keser ya, tam da o!

Kısacası Tahsin Ertuğruloğlu ve bağlı olduğu çözüm karşıtı cephe Pile’de büyük bir hata yapmış, tüm dünyayı karşısına alarak Ankara’yı zor durumda bırakmış ve nihayetinde hiç istemediği müzakereleri başlatmıştır.

Daha da açık söylemem gerekirse Kıbrıs’taki olası bir müzakere süreci bizzat ona karşı olanların katkısıyla, yeni kapılar açılması noktasından başlamış durumdadır.

Benim için hava hoş, müzakereler başlasın, Kıbrıs sorununda ilerleme olsun da kim olursa olsun.  dönüp Tahsin beyi de alkışlarız.

Şaka bir yana süreç olası bir mutabakatla sonuçlandıktan sonra 2 veya 3 yeni geçiş noktası açılması ihtimal dahilindedir. Eylül ayındaki BM zirvesinde ise bambaşka adımlar gelebilir, bir nevi ‘kademeli çözüm’ konusu konuşulabilir.

Pile olayı tam da bunun işaret fişeği olması açısından gayet önemli bir olaydır.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
246AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin