yaklaşımlarÖzkan YıkıcıHangisi: Nas süresi mi yoksa rasyonele dönüş mü? - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Hangisi: Nas süresi mi yoksa rasyonele dönüş mü? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiyede seçimler sonlandı. Beklendiği gibin dövizde de tırmanış veya TL de düşüş hızlandı. Kalkan döviz üzerindeki basınç sonucu, birden hızla para piyasasında yer arayışına girişildi.  Ekonomi patronun da beş yıl önce “tefeci ve dolandırıcı” diye kovulan Mehmet Şimşek koltuğa oturdu. Halbuki, seçim öncesi pazarlıkta Şimşekn direnip dönmeme duruşundadaydı. Kendine n ne verildi bilklinmez. Şimşek hızıyla resmen kovulup suçlandığı koltuğa yeniden oturdu. Kelimesel  fetişizimn le kendini da imajlaştırdı. Alışılan Erdoğanın “Naz sureli” model yerine “rasyonal dönüş” ifadesi oturtuldu. Böylelikle seçim sonrası ekonomik krizlerin üstüne Mehmet Şimşek oturtulup en azından dış sermayenin yeniden beklenmesi Godosuna geçildi.

Türkiyede seçimler sonlandı. Basınç altında tutulan  döviz birden yukarıya çıkmaya başladı. Kriz ve kağos içinde spekülatifcilik de olunca, tahminler çeşitli olmaya başladı. Kimisi bu yükselişin birilerinin tetiklemesiyle de daha sert yaşandığı algısına sarıldı. Böylesi koşullarda kuşku ve seçenekler elbet tek deyildir. Her birinin de koşulları varsa konuşturulması da gayet basit  hale gelir.

Türkiye seçim sürecine girdiğinde, seçim ekonomisi uygulamaya girişti. Dövizin de baskı altında tutulmasınan çalıştılar. Özellikle “KKM ve arka kapıdan döviz satma” yöntemlerinin dövizi basın altında tutmakta faydalı olduğu anlaşılıyor. Seçim sonlanınca elbet sürekli kalamayacak bir gerçeklik vardı. Dış sermaye ihdiyacı temelinde de politik arayış olunca, batının da güvendiği veya güvence verme aracı olarak Mehmet Şimşek yapılan pazarlıklar sonrasında son anda ikna oldu. Böylelikle en azından ingiltereğe mesaj da verikliyordu. Şimşek gelirken, oluşan tusunami de dövizi yükseltme süreci birlikte yürümek zorunda brakıldı. En azından bir gelecek imajı ile basın kalkışı birlikte uygulanıyor. Unutmamak gereken, tüm politikaların tek tip ekonomik neoliberal reçetesi olduğudur. Para mrkezli olacağından öteki sorunlar da şimdilik ikinci katagoriye konuldu. Neoliberal eksenli ekonomide de temel sermaye karıdır. Finansman sektör ağırlıklı olacağı da malum. Ek olarak, Kemal Derviş dönemiyle daha da derinleşen dış sermağe hareketleri, Türkiyenin nekonomisinin temel hareket noktası haline geldi. Bu yüzden tesadüf olamayacak durum şu: hep konuşturulan ve tartıştırılan eksen dış sermayenin gelmesidir. Üstelik Türkiyede dış sermaye merkezinde pek de söylenmese de negatif veya gayrı sermaye kara para ekseninin epey köpükleştiği de imkar edilemeyecek derecededir.

Mehmet Şimşekin durumu malum. Eskiden deneyimleri de oldu. Erdoğan onu beş yıl öönce kovdu. Öyle kovdu ki demediğini de brakmadı. Tefecilikten dolandırıcılığa dek birçok suçlama gerçekleştirildi. Siyasaln klişe olarak da Naz Suresini koyarak fayizleri düşürtü. Ama olmadı. Üstelik yeni yükler de geldi. Bu defa bağımlı olunan dış sermaye hareketleri ihdiyacı sonucu yeniden “güven adına” Şimşek adeta zorlatılarak yeni göreve getirildi. Ardından Şimşek de arkadaşlarını makamlara yerleştirmeğe başladı. Önemli makam ise Merkez bankasıydı. Bu defan ingiltereden  deyil de ABD den Hafize Gaye Erkan Merkez bankası başkanı oldu. Epey algı oyunlarıyla başarıları sıralandı. Fakat yine şu klasik durum yaşandı: “gerçeklerin önemli bir durumu var, birgün açığa çıkar ve can yakar”. Nitekin Erkanın övünçlerle banka başına geçip paranın idaresini kontrole başlarken, geldiği Amerikadan haber yayıldı. İki yıl önce eş siyosu olduğu banka iflas eder. Erkan kısa zaman  önce ilgili bankanın üyeleri tarafından mahkemeğe verilir. Konu, bankanın batırılmasındaki tutumu idiyaları olmaktadır. Bir anda ijmaj balonu gaz sızdırtmaya başladı. Herhalde yeni Merkez bankası başkanı bu son haberle sıkıştığı anda eleştirilerle kuşkularla karşılaşması da muhtemeldir.

Şimdi merak şu: yirmibir Haziranda merkez bankası yine faayizleri düşürüp veya yerinde mi tutacak, yoksa yükseltip eflasyonla mücadele adına İMF siz İMF acı reçete içilmeğe devam mı etirilecek. Fazla kalmadı. Kısa zaman sonra buda yanıtlanacak. Ama, şeytana bakın: yakında yerel seçimler var. CHp Kılıçtaroğlu paradikması epey sorun olmaya adaydır. İmamoğlunun da başında yaysak kılıcı dolaşıyor. Tam da kolaylaşacak gibi olan kazanma ekonomik dar boğazla tehlikeğe atılır mı? Bu soru önemlidir. Belli olan Türkiye ekonomisi oldukça karanlık günlerden geçiyor. Ön hala görülemiyor. Sermaye eksenli dış sermağe hareketleriyle çözüm aranıyor. Bedeli de halk ödeyeceği kaçınılmazdır. Baskı ve yasakların artacağı da dirence göre belirleneceği de kesin. Mehmet Şimşek para eksenli tutumlarla en zından günü kurtarmaya çalışacak. Fakat, genel Neoliberal yapı çöküşte. Aşmazda debeleniyor. Şimdilik seçeneksizlik n nedeniyle ayakta duruyor. Türkiyedeki daha kötü olan CHP dahi  Asemoğlu gibi denenip Neoliebral başarısız ekonomislerle karşı algı oynunda duruşu da var.

K. Kıbrısa gelince: sadece döviz artışı ve eflasyon kelimeleri etrafında dolaşılınır. Konunun  brakın özünü

Bazı basit noktalar dahi konuşulmaktan korkuluyor. Kendi koşullarının etkileri de hesaba konulmuyor. Azber birkaç kelime dışında laf da yok. Şanlı ekonomisler ise şimdilik kış uykusunda tatlı su balık rüyasını görüyorlar. Onun için laf ve yine laf demenin çizgisinde takılıp duruyoarlar. Hele de bağımsız ülke gibi konuşma paranoyası epey iğrenç hale geldi. Ama, güdük burjuvalarımmız döviz yükselişi ile eflasyonu gayet güzel kulanıp daha üst asronomik fiyat artırarak ceplerini doldurup şişirtme fırsatını gayet güzel kulanıyorlar.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
261AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin