yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAltılı masadan beşli masaya düşerken! - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Altılı masadan beşli masaya düşerken! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bence sürpriz olmayan bir gelişme yaşanıyor. Türkiyede deprem felaketiyle resmen sistemin çürümüşlükle çöküşünün acı faturasıyla ilan edilirken, öteki muhalif eksende de Akşenerin Altılı masadan kopmasıyla siyasal fırtına da öteki yandan ortaya serildi. Oysa, muhalefetin en kritik ihtiyaç duyulan günlerden geçiliyordu. Bir anlamda bbaştan beri devlet eksenli rejim seçenekleştirme Millet itifakı bir önemli üyesini en kritik zamanda kaybetti. Öylen kaybeti ki Erdoğanın adeta eline su dökülerek yıkamasına da zaman tanıma günleri yaşandı. Dahası, sıkışılan seçim süreci “ki yapılıp yapılmayacağı dahi hala belirsiz bence” böylesi devlet eksenli muhalefetde kırılma yaşandı. Bir anda deprem faciyası ve siyasal Altılı Masadaki siyasal kırılma birbirine karıştı. Artık algı operasyonları, probaganda aygıtları yerini almaya başladı. Hele de adeta kurtarıcı ip gibi kuyunun dibinde öteki devlet eksenli Cumhur bloku buna hemen sarılacağı da keksin.***

Türkiye depremi ve sonrası gelişen resmen adı dahi konulunca tehlikeli kelime olacak acıları yaşamaktayız. Bunun gizlenmesi için yasaklar ve ulufe hayaleri havada uçuşuyor. Yardımlardaki metlaşaşma ve rantlaşmanın dahi nedenli kurumsallaştığı durumlar peşpeşe geliyorken. Çocuklar için tarikat ağının çirkef oyunları her yerde duyulmaktaydı. Bunlar muhalefet için önemli siyasal fırsat kuralına dayanmaya başladı. Aslında baştan beri tartışmalar içeren ve kırılma olasılığı hep beklenen Altılı masa birden onu da güç haline getiren bu bloktan Akşener partisi çekilir. Öyle bir çekilir ki kendinin de içinde olduğu masayı Kumara dönüştürme sözlerini savurdu. Bu bir anlamda muhalefetin dinamiklerine ençok duyulan süreçte tam aksinin gerçekleşmesiydi.

Tekrar eEdecem: baştan beri Kılıçtaroğlunun bu başkanlık hedefi olduğu malumdu. Beş yıl öncesinden başladı. CHP partisinbdeki sol tasfiyeden, devlet içi güçlerle itifak kurma planlarını gerçekleştirefcek adımları attı. Devletin baskılarına, rejim dönüşümlerine pek de direnç göstermedi. Hele de muhalefetdeki kesimlere gelen yasak, baskılara pek de ses çıkarmadı. Karşı bloktan kopan partielrle Altılı masayı oluşturdu. Sokakta direnen soslaylist ve Kürt kesimiyle itifaktan hep kaçtı. Dilini de muhavazakarlaştırıp yeni devlet blok hamlelerine girişti. Bu blokun her an çatlama olanağı da vardı. Önemli devlet saldırılarında sesini çıkarmayarak, hat da “türbandan Ayasofyaya” varan konularda gıkı çıkmadı. Birçok Erdoğan operasyonuna destek verildi. Ama yine de devlet içi kırılmalar oluyordu. Krizler ve çürümüşlükler aldı başını gidiyordu. Sonuçta deprem olayı ile nereye gelindiğinin durumu açığa çıktı. Yasa anayasa babayasa falan hiçti. Dilenen yakalanıp hapiste yargılanmadan tutuluyordu. Yeni baskılarla ve rant aşklarıyla rejim dönüşüyordu.

Muhalefet devlet bloku pek direnç göstermese de duyulan tepkiler desteği azaltıyordu. Ama, istenen Altılı masaya gelinmeme gibi tuhaflık da itifakın niteliğinden dolayı idiç Bu itifakın kırılacağı beklentisi vardı. Ama şimdi deyildi. Üstelik yol iyice yaklaşmışken. Ama umulmayan anda ama beklenti olan kırlmayı Akşener gerçekleştirdi. Bunun kısa yanıtı şu: egemen oligarşik yapıda ve derin güçlernin kimisi geçişin Kemal Kılıçtaroğluyla yapılmasını istememe olmaktadır. Bunun da en iyi esrumanı devletçi ve idolojik olarak bildik siyasetin kararıyla ancak gerçekleşirdi. Dikat edin; Altılı masadaki CHP dışındaki tüm partiler şimdiki devlet blokunun kopuşuyla oluştu. Bunların da karşılık bulmalarında Kılıçtaroğlunun uyguladığı itifak anlayışıyla karşılık edindiler. Bir anlamda rejim deyişme sürecindeki geçişlerin CHP dışında olma seçkisi veya enaz, Kılıçtaroğluyla olmama eyliminin yansımaası gibi bana geldi.

Önemli bir gerçek de şu: biz neadar görmezden gelsek de siyasal duruşlar gün gelir en inanılmaz derecede kendini gösterir. İster sınıfsal ikilemde ister devlet içi mücadelelerde bu kaçınılmazdır. Liberal, faşist, demokrat, sosyalist nederseniz deyin, bunların görüşü var. Bunlar sonuçta kendi görüşlerine göre duruş sergilemeleri de kaçınılmaz. Türkiyede onca deneyime karşın, hala bu basit bilimsel ltutum ala anlaşılmama sıkıntısı da var. Dün Bahçeliden demokrat çıkarma hamleleri, Erdoğandan demokratik ilerici rejim oluşturma örnekleriyle zaten hayat gereken yanıtı verdi. Akşenerin idolojik durumu ve geçmişi de pek de iyi deyil. Karanlık dönemi çok. Üstelik hiçbiri özeleştiri vermedi. Geçiş dönemlerdeki ayarlar sanki deyişmiş gibi algısına esir olundu. Bunun en ufak kanıtı dün Erdoğan ve Bahçeliye konulan kuram ve şimdiki gerçeklikle anlamak kolaydır. Ama, ayni yanlışlar yapıldığı için de tekrarlar oluşuyor. Nedense sokakta  direnen, bedel ödeyen sistemi deyiştirmek isteyen kesimlere ayni deyer veya gerçeklik açıklanmıyor. Şimdi altılı masa ve Akşener abartısının adeta gerçek karşısındaki durumunu yaşıyoruz. Kılıçtaroğlu şimdi zaten baştan beri istediği konuma gelmek için elbet arayışa geçecek. Şu yalan dahi konuşulmaması ve karşılık vermemesi gerekirdi. Kılıçtaroğlu ta baştan teslim olurken kendini koltuğa odakladıydı. Ona göre her yönüyle de sağın gerici düşüncelerine dahi sarıldı. Ama Akşener çıkıp da dayatma derse de bunun anlamı bazı güçlerin kılıçtaroğluyla bu geçiş süreci isgtemediği gerçeği akla gelmesi de kaçınılmazdır. Elbet kırılma olurken ki kulanılan probaganda diline de fazla takılmamak gerekir. Yarın başka algıya da kolayca sarılınır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
241AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin