yaklaşımlarÖzkan YıkıcıElektrik üzerinden dalavereler - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Elektrik üzerinden dalavereler – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gün olmuyor ki elektrik konusunda hem de başka ülkede olsa hükümetleri bitirecek gelişme yaşanmasın. Öyle ki sert ve net konuşurlurken, birden ansızın iptal ve yeni kokularla çirkefe parfün sıkıp iyi kokulara alıştırma peşinde koşuluyor. Yeniden gelecek yakıt ihalesinin iptali veya kısa zaman önce yapılan seçimlerde tam yüzotuzbeşbin sterlinlik rüşvet konusu da kamuoyunu her zamanki gibi tınlatmaya yetmiyor. Yeniden eleştirme veya toplu sokağa çıkma denen gerçek yıldızlarda dolaşmaya çıkmış halde görünüyor. Ama, onca sgandalın dahi hafif gelecek durmadan peşpeşe gelen gelişmeler peşinden faturalardaki asronomik rakamlar ve birilerine aflarla borçların silinme karmaşasında ceplr dolarken, kimileri de bedeli ödemeğe devam ediyor.

Yeni bir fatura ödenme dönemine geldik. Herhalde ay içinde sık sık duyduğumuz paylaşım rantının da bedeli, elektrik faturalarını ödeyecek olana çıkarılması kadar normal bir sonuç olmayacaktır. Kimse bundan şüpe etmiyor. Fakat, gerçekten elektrik üzerinden dalaveralarda birçok yeni kavram da duyduk: “bizim çocuklar, ne iş olsa yaparım abi şirketleri, övünerek verilip sonra iptal edilmenin de tuhaf açıklamaları, sık sık elektrik kesintileri ve tamir haberleri” bunlar olmazsa olmazımız oldu. Günlük haber gıda alma zorunluluğu haline geldi. Elbet, dil konuştukça da seçim öncesi yaşadıkalrımız da yeniden duyulmaya başlanır. Seçim öncesi oy avlama ve yandaş ödüllendirme adına ayrılan yüzbinlerle ifade edilen sterlinlerle, hesapta tamir denip sıraladığımız kesime bedava elektrik bağlama veya birilerine para vererek seçim kazanmanın da taktiğini yeniden duyduk. Ama, savcıymış, polismiş falan bunlar meydanda yok. Muhalefet ise hala yıldızlarda dolaşıyor. Biz gelirsek le başlayıp sonra aman bizim dönemi söylemesinler diyecek pişkinlik kuşkusuna yatıyor. Gerçek olan, elektrik kurumu ve dağıtılan elektrik üzerinden birileri cepleri dolduruyor. Buharlaşan sermayeler, dalaveralarla elektrik mavzeme taşınmaları ile son dönemde olduğu gibi teknik eleman değil de yandaş avukat ve maliyeci danışmanı alıp iyi pişkin parayla partiliği ödülenrime kararlları arasına iyice sıkıştık.

Hep yaşadık ve yaşayacağız. EN ufak işi dahi kjurum gerçekleştirecek ken sırf kendi yandaş şirketlerine para kazandırma adına ihaleler veya başka yöntemlerle onlara veriliyor. Oysa bsit kuraldır: her alanda siz özel sektöre ihale verirseniz, bu şu demektir: sizin olayı gerçekleştirme ile olacak harcamanın üstüne şirketin karı da eklenerek ayni iş yapılması demektir. Bu basit ilkeği dahi unutuk. Şirketlerin, birielrin kazanması için bunun özele verilmesi veya kurumun değil ihale ile yapılması gerekir. Öyle de yaptılar. Ne diyorlardı, kurum elektrik kaplosumu getirecek: bunu özel sektör yapar. Kurum yakıtını kendimi getirecek; kurum ticaret ve öteki benzer işleri yapamaz. Peki kim yapar: şirketlere verelim. Buna benzer nice algıyla aslında birilerine kar kurumun önemi kar alanları denecek ticari rantını ahbaplara devşirme yapılması demektir. Boşuna değil son ihaleler ve sonra iptal denilip aciliyet konulup ihalesiz yakıt işi de kurumsallaşıp normalleşmedi. Bizim çocuklar dendi, abi ne iş olsa yaparım kondurtma yapılar oluşturuldu. Normal ihale fiyatlarının kat kat üstüne ihalesiz yakıt getirildi. Buharlaşan para mikteri milyar dolara yaklaştı. Hem de kısa zaman diliminde.

Bunlar hep elektrikteki dalavera ile işbrilikcilik pay almanın esaretidir. Ama alıştık. Hiç dikat etinizmi, sokakta bir protesto olmadı. Demek ki yola devam. Öyle bir devam ki sonunda kurum resmen özele hantalaşmış şekliyle devredilip ucuza peşkeşleştirilecektir. Boşuna son dönem paketlerinde hep kurumun özeleştirilmesi konulmuyor. Bizim çocuklar denmiuor. Birileri “takkeci gazeteci gibi” özeleşsin, Türkiyeden elektrik gelsin diye sesi cırtlar cırtlak yükselmiyor. Ama şu ezber ne yazık bozuldu: peşpeşe karşı direnelim. Kamu oyunda artık karşılığı yok. Seçeneksizlik ile seçenek sunmanın da farkı burada yatıyor. Tabi bazı açıklamalar gibi “saat yoktur” denip sendikadan çözüm isteme gariplikler de artık karşılık buluyor. Sanki sendika yönetim kuruluymuş algısı epey tutuyor. Sonuçta, sesizliğe karşın gürültülerle rant kapmacayı hız verildi. Günlük rantları dahi kovalamak oldukça zorlaştı. Hele ikidebir “yakıt bitiyor, elektriksiz” kalacağız denip arızlar ve tehlikeler de sıralanınca, kamuoyunu kolayca teslim etmeğe çoktan yetiyor. Gerisini size brakıyorum.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
246AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin