arşivUlus IrkadSağ milliyetçi politikacılar harakiri mi yapıyor? - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

Sağ milliyetçi politikacılar harakiri mi yapıyor? – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

Şimdi öncelikle son 70 yılda Kıbrıs görüşmelerinin geldiği en son nokta federasyondu. Ben Demokratik bir üniter devlet içinde de bunu yani üniter çözümü de olanaksız görmüyorum, bu sizin savunmalarınıza ve görüşmelerin nereye hangi temellerde şekilleneceğine bağlı bir durum. Bir ülkede demokratikleşme ve insan hakları konusunda gelişmeler olursa üniter çözüm de imkansız değildir. Zaten eğer bir ülke kendi kaderini ilan edecekse genelde o ülkenin üstünde dominant olan ülkenin demokratik olup olmamasına bakılmaktadır. Bir etnik grup baskı ve soykırım tehdidi altındaysa ona ancak self determinasyon hakkı tanınmaktadır. Dediğim gibi bir ülkede halkın bilinci ve de demokrasi konusundaki evrimleşme önemlidir. Son 70 yılda gelinen somut şartlar bizi federasyona kadar atmıştı. Elbette 1964 yılında, gerek bizim liderliğin gerekse Kıbrıslırum liderliğinin Kıbrıslıtürkleri Cumhuriyetten dışlaması davranışında, Kıbrıs Anayasasında gelinen nokta da bize bu şekillenmede katkıda bulundu. Hiçbir sistemin de kalıcı olacağını söyleyemezsiniz. O sistem bakarsınız ileride bir üniter yapıyı da gönüllü taleple getirebilir. Bu konudaki bilimsel kitapları okuyanlar, dünya şekillenmesinin sınırların ve devletlerin ortadan kalkarak tek bir dünya devletine kadar insanlığı götürebileceği görüşünde birleşmektedirler. Sol kitapları da okusanız, hatta kapitalizmin kendiliğinden dinamizminin getirdiği noktanın ulus ötesi olduğu ve kapitalizmin bile küreselleşmesinin bizi tek bir dünya devletine getirebileceğini göreceksiniz. Dünyada zengin işadamlarının bile son zamanlarda sosyalizmden bahsettikleri ve onların da kendi çıkarlarının buna evrildiği görülüyor. Elbette bu iki ideoloji kendi evrilmelerinde daha değişik noktalara gidiyorlar ama gerek Küreselleşmenin gerekse sosyalizmin bu noktalara gelmesi de ilginç.

Şimdi gelelim hukuksal ve politik şekillenmelere ve Kıbrıs konusuna. Kıbrıs konusuna baktığımızda son zamanlarda Kıbrıslıtürk Sağ ve milliyetçi politikacılar, Federasyon değil de Devlet tanınmasını ortaya atmışlar. Bu vizyonda dünya ile birleşmek yoktur. Aksine dünyadan hukuktan ve insan haklarından ayrı, uyuşturucu ve altın kaçakçılıkları ile kara paranın aklanmasına dayalı bir sistem ve düzen görmekteyiz. Bu kaostan yararlanan, aslında tanınma dese bile pek de tanınmayı öngörmeyen ve de bu şekilde ilişkilerle hukuk ve insan haklarından soyutlanmış bir sistemi öngörenlerdir. İnsan odaklı değil. Sadece suç örgütlerine çıkar ve maddi menfaat sağlayan bir yapı bu. Sağ milliyetçi görüş, Kıbrıs Cumhuriyeti zemininin, 1964 yılında Kıbrıslırum liderliğinin de baskılarıyla, belki de haklı nedenlerle terk etmişti Cumhuriyet zeminini ve ayrılmayı öngörüyordu ama buna rağmen zemindeki görüşmeler Kıbrıs Cumhuriyeti çatısından ayrılmamıştı. Türkiye, Garanti Andlaşmalarıyla harekatları yapıp ordusuyla buraya geldiğinde, gene meşru zeminde kalır gibi hareket etti fakat bu zemin KKTC ilanı ve mevcut hukuksal zeminler terkedilince, şu anda artık pek inandırıcılığı ve de dayanabileceği bir temeli kalmadı.  Israrla bu yapıyı savunmanın da son Maraş girişimlerinden sonra Uluslararası kuruluşların da tepkisini çektiği görülmektedir. Tamamıyla Türkiye ekonomisine bağlı olan Kıbrıs Türk Bölgesi, bu arada AB’ye ihraç ettiği mallarla ayakta kalmaya ve de onlardan alınan borç paralarla üretimden kopuk yaşayan Türkiye’nin kırılgan ekonomisi artık bundan sonra inatçı tavrıyla, Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki federasyon zeminini terk edip de iki devletli yapıyı talep ederken, bu inatçı tutumu ve de uluslararası hukuku boş vermiş tavrıyla gelecek yaptırımlara ne kadar dayanabilir? Hadi onu da bırakalım; geçenlerde AB Parlamentosu’ndaki Kıbrıslırum milletvekilleri, AB ilgililerinden Kuzey Kıbrıs’a verilen kredi yardımlarının kesilmesini istediler. Onu da bıraktım Kuzey Kıbrıs’ta UBP’lilere verilen Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportlarının ve kimliklerinin de geri alınması konuşuluyor şimdilerde. Hatta bu vurdumduymaz politikaların Türkiye’ye ekonomik ambargoları da getirebileceği konuşulmakta.

Kuzey Kıbrıslı sağ milliyetçi politikacılarla, Türkiye’deki Tek Adam Rejiminin harakiri yapması gibi bir politika seziliyor. Bence bu yoldan vakit erkenken dönülmeli. Rasyonalizmden gene çok uzaklaşıldığı da gerçek. Hem Türkiye hem de Kuzey Kıbrıs zarar görecek bundan…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin