yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGüncel haberi kovalarken – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Güncel haberi kovalarken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Çok geriye gitmeyecem. Hafta başından alıp araya ek haberlerle de haftalık deyerlendirme yapma niyetinde deyilim. Daha doğrusuyla, olaylar odenli deyişik ve fazla ki yakalayıp ortak paydalı haberlerle haftanınb ısısını ölçüp tansyonunu bulmak imkansızdır. En iyisi, Perşenbeden başlayalım. Tam da gelişmelerin Türkiye Kıbrıs ekseninde paradoksal oluşması koşullarınn-ın kovalanma gerçekleriyle buluşma anlarıyla doluyken. İlgili yorumu Cuma günü de bol bol yaptım. Hat da Perşenbe öncesi de araya sıkıştırarak geniş çerçeveya koydum. Haberin peşinden kovalayarak, birçok konuyu bütünleştirip güncel bilgilerle doldurmaya çalıştım. Tabi ki cümlesi bile uzun tutan amaç, elbet yetersizliklerle dolu kaldı.

Perşenbe sadece 1 nisan şakalı gün veya Eyoka kuruluşuyla alakalı yakın tarihle deyildi. Haberler peşpeşe koşuyordu. Kovaladıkça, öylesine yeni bilgiler olması gerekiyordu ki resmen “1 Nisan şakaları” kitabı güncesi dahi çıkardı. Birisiyle çakışanlarla yetinelim. Malum klasikleşme tekrarlandı. Türkiyenin Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Bey yeniden adaya gider. Fakat, merkez Lefkoşa deyil de Mağusa oluyordu. Üstelik, adını resmi görüşme dyeil, Gala açılış katılımcısı olarak da duydruldu. Gerçii oda eksik ve yalandı. Bir umut çıkarması da umuluyordu. Haberi dâhi hamaset şerbetli aşı tatlısıyla duyruldu. Umut ponpalanıp şükrana hazır şükür kelimesi dilde dolaşıyordu. Nedense Galanın şöyreti oldu da aşının tadı olmadı.

Fuat bey galada kurgulanan ve probaganda deyeri çok olan Bir zamanlar Kıbrısı izledi. Tatiriznmin maskesi ile etrafındaki maskesizlerin de fotoğrafı yayınlandı. Herşey yerindeymiş gibi de nutuklar salandı. Fakat, Fuat Beyin memleketi bir başkaydı! Zaten “bir başkadır memleketim” şarkısı da meşurdur. Dizide Rumların Türklere karşı vahşeti ve Türklerin çaresizlikleri görsel vuruculukla gösterimdeyken, Türkiyede Kadıköy meydanına bakanlar başka gerçek görüyordu. Boğaziçi öğrencielrinin basın açıklaması yapmak isterken ki polisin boğazlarını sıkmasını, yerlerde sürünmeleri görüyordu. Bir yanda probaganda yeniden tarih dizisi mağusada gösterilip TRT övünçe kitlelere sunarken, istanbulda adeta polisin sert tavrıyla öğrencilere yapılanlar sınırlı medyada haber oluyordu. Nedense, haberciler haberin peşinden deyil kurgu diziden kahramanlık kültürel hegemonya yaratma peşindeydiler.

Ayni anda başka haberler de geliyordu: Fehim Taştekin, yazıp veya anlatığı gibi Suriyedeki Türkiye kontrolü topraklarda önemli gelişmelerin sinyalleri ile gerçeklerini yoğuruyordu. Türkiye ABD ye mesajla Suriyede ortaklaşıp ülkenin bölünmesi ve birlikte davranma Kuzey Suriye hesabını anlatmaya çalışıyordu. Dahası, bunu sezen Rusya ek bilgiyle birlikte Kuzey Suriyeye bazı füzeler yağdırıyordu. Kuzey Suriyede önemi evrensel olarak hamleler haberleşiyordu. ABD kontrolü Suriyeden petrol çıkarılıyor, bu Türkiye kontrolü cihatçı kesimin elindeki rafinelerde temizleniyor ve dış yerlere ihraç ediliyordu. Rusyanın vurduğu Türkiye kontrolü tesislerden önemlileri bu yasa dışı ihraç edilmeye hazırlanan petrolün cihatçı rafineleriydi. Bir anlamda, zamanında ilk aşamalarda hazırlanıp ilhaka yöneltilen K. Kıbrısın benzer versyonuydu. Bir farkla, Güney Kıbrıs ile herhangivbir ülke K. Kıbrıs tesislerine füze atmıyordu.

Çakışan uyarıcı haberler de Perşenbeden başlayıpn hafta sonuna geldi. Perşenbe günü K. Kıbrısın sistem içi kalma ısrarında olan muhalefet, olayın özü yerine sadece pandemi yasaklarına uymamayla galla olayını eleştiriyordu. Sonrasında ise bazı resmi tarihçiler ve kesimler sırf dizide kendileri örüş vermediği veya isimleri olmadığı için, serzenişle bazı yanlışları şöylesine şikayetname şeklinde söylediler. Oysa, ayni anda Türkiye medyasının bağımsız kesimi, korona salgınında yeniden tırmanan rakamları haykırıyordu. Uyarılarla şunu eleştiriyorlardı: pandemi yasaklarına rağmen, sırf kongrede şov yapıp probaganda kulanımı sağlama adına kitlelerin yoğun katılımla tetiklenmesini belirtiyorlardı. Ayni belirtilerin hem de hava alanından başlayıp Mağusa içlerine dek Kıbrısta gala gösterişi ile Fuat Beye yalaka adına tekrarlanıyordu. Hele de malum Ersin şovundaki maskelilerin durumu daha net anlatı şekline dönüyordu.

****

Perşenbenin esintissi sürdü. Klasik makamcılarımız malum sektörün işine gelecek şekilde kararlarla da yola devam edildi. Ama, beklenen müjdeli aşı hızlandırma hikayesi açıklamalrda yoktu. Ama merak etmeyin, daha Kıbrısa Korona mikrobu ulaşmadan, bizim makamcıların başarılı destanları söylenmeye çoktan başladı. Dünyanın en iyi örneği olarak hep tekrarlandı. En son aşıda da en iiyisi olduğumuzu söylemekten bıkmadı. Halk deyişi ile “yalandan kim öldü”! Bunlar devam edip gidiyordu. Fakat,Türkiye sayfası dolmaya devam ediyordu. Hele şu Montros anlaşmasından çıkma girişim sözleriyle, resmen işler bunaklaştı. CHP susmayı yeylerken, ortağındaki dalgalanış emekli askerlerin açıklamasıyla su yüzüne çıktı. Bir anlamda, Türkiyede ikibinlerde benim de yazdığım Türkiye devlet içi mücadelenin rejim deyişimli çizgisi uluslararasaı boyuta ulaştı. Montrosun özellikle dünkü yazımı okuyanların Ukrayna Sinir Uçları meselesindeki ince noktalar çok önemlidir.

Natonun Karadenizde hegemonya kurmak içibN Romanya ve Bulgaristanda üst kurma girişimi ile Amerikanın Karadenizde gemilerinin kalıcılaşma hedefinde Montros anlaşmasının engeli malum. Özelikle de Gürcistan yenilgisi ile Ukrayna krizinde ABD nin istediği gibi müdahale edememesiyle konunun gündeme gelmesi tesadüf deyildir. Tabi ki inança ve taraftar gözle konuya bakmazsanız. Belli ki önce elçi ve sonra askerlerin emekli kesiminin bildirisinin önemi dikatle düşünülmelidir. Hem idolojik devlet içi kaybediliş kadar, TC dönüşümle resmen son Ramazan yasaklarıyla dinsel idolojik kültürleşme ile yönetim şeklinin rahatsızlığı da epey rol almaktadır.

Peki bunlar K. Kıbrısta etkisi oldumu diye sorarsanız: hayır yanıtıyla yetinecem. Uyduruk kurgularla kendi tarihini dahi svunamayan işbirlikçi yönetimle bu gerçekleşemezdi! Dün sırf Türkiyeleşme adına herkes Kemalist Atatürk olurken, şimdi bu kelimeleri dahi söylemekten çekiniyorlar. Ama örtme adına “özgür basın, demokrasimimiz ve çağdaşılığımız” çok mükemmel olup ordan oraya savrulmayı da direnmeden kabulleniliyor. Zaten, durmadan vatandaşlık yapılması da boşuna deyildir. K. Kıbrıs sosyolojik yapısını dahi söylemenin tehlikeli olduğu dönemi yaşıyoruz. İsterseniz yüz ünüversite kurun, K. Kıbrısın sosyolojik yapısı veya yaşanan yakın tarih gerçeklerin değerlendirilmesine pek raslamazsınız. Yayınlanan ve herkesin birleştiği yalan rakamlı istatistiklerle bilim yapmanın güldürüsü devam edilmektedir. Öyle ki TL yoğun düşüşüne ve fiyat uçmasına rağmen, sıkılmadan negatif eflasyon dahi söylenmektedir.

Perşenbenin gelişi çarşambadan belidir. Hafta sonunun ısısı perşenbenin ısıtılmasıyla da gelinir. Nisanın ilk günleri böylesi çok karışık denecek derecelerle geçti. Bakalım, ısı bir yerde duracak veya buharlaşacak mı?

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
218AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin