yaklaşımlarÖzkan YıkıcıGerçeklere mil çekmek! – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Gerçeklere mil çekmek! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Tartışmasız: son günlerde özellikle K. Kıbrısta hem kendimize göre abartarak, hem de alınan kararı belirtme adına yargı kulanıma konuldu. “Yargımızın bağımsızlığı, tartışılmazlığı” denildi. Bu içerikle resmen Türkiyeden gelen gelenekseleşen resmi duruşun yanıtıyla da buna sığınarak önemsetilme peşindeyiz. Sonra, karşı gelen net ses Türkiyeden olurken, çoğu “yasal muhalefet” olayı buradaki resmen işbirlikçiliğin sıfırlanma noktasındaki makamcıalra çevrilmektedir. Yine de olayın Türkiye Kıbrıs eksenine konulmasından kaçınılıyuor. Bazı kesimelr de alınan kararın özünü bir yana itip yargı kararıyla oldukça yukarda bir yerde söz kondurtulmaya çalışınılmaktadır. Türkiyedeki suçlama derecesiyle başarı kondurtulup moral bulma ve başarı yazılma düşünceleri de vardır. Ama şu gerçekler hep kaçma yolundadır: Tartışılmaz şekliyle: uluslararası hukukta da belirtildiğine göre “K. Kıbrıs Türkiyenin alt idari yapısıdır”. Hukuk Uluslararaswı alanda böyle işliyor. Öyle işliyor ki buradaki koltukçuların kararlarını dahi uluslararasına taşımak isersek, Türkiyeye karşı dava açmammız şartı geldi. Yine, tüm son dönemki ağırlıklı Kıbrıs görüşmelerinde iki taraflı denilse dahi ağırlık olarak Türkiyenin buradaki yeri, yerleştirilen insanların konumu, elde edilen mülkiyet sorunları oldukça ağırlık haline gelindi. İki taraflı paylaşımla esneklik ile Türkiye ilişki ikileminde öncelik Kıbıs Türkiye çizgisine dek hep gelinmektedir. Türkiyenin varlığı önemli temel ilke haline gelindi. Hala K. Kıbrısta önemli muhalefet kesimi dahi bunu görmezden gelip klasik kelimelerle federasyon deyip içeriğinden hep kaçınılmaktadır. Bu paradoks,şimdi de var olan çelişkinin nedeni sorunun tırmanma aşamasında yargının teknik kurumsal kararı karşısında Türkiyenin takındığı siyasal tutum olurken, ateş yakarak federasyon denilip birşeyler yapıldığı veya kitlesel moral peşinde olunmaktadır. Hala gerçekler deyil, dokunmadan talebi seslendirme yöntemi kulanılmaktadır. Unutmadan, yargının kararı malum. Bu buradaki kurumsal bazı yasa dışılık eylimine karşı verilen karardır. Fakat, konu Türkiye tarafından tıpkı iç muhalefetde olduğu gibi,yeni siyasal hamle gündemi haline yükseltildi. Yarın veya geçmişte birçok net yanlış yargı kararları da mevcut. Tek kararla ve kurumu genel siyasal yapıdan kopartıp yüceltirsek,yarın daha önemli konuda ayni yapının hem de bedel ödetecek kararına da eleştiri yapamama konumuna düşeceğiz. Ziya Rıskı olayından tutun birçok başka konuda yargımızın tutumu hep sorgulayıcıdır. Bu kararı, alınan alan kadar deyer verip,Türkiyenin siyasal çıkışını doğru yere koymazsak, hep yanlış yanlış üstüne eklemenin dışına çıkamayız.

Konuyla alakalı zaten baştan beri gereken sözleri yazdım. Bazıları gibi konunun özünden kopuk, sadece koltukçuları eleştirmek veya olayı banbaşka alanda dolaştırmakla uğraşmadım. Karar belli ve din işlerinin deyil Eğitim bakanlığının temel adıyla Kuran kurslarının gerçekleştimesiyle alakalıdır. Elbet, Türkiyeyi hala bilmeme noktasında olanların oradaki diyanete verilen gücün de bilmeme tutumunda olacakları için, bu çıkışın bir yönünü de hep kaçırmış olmaktadır. Zaten, Türkiyenin gerçeklerinden kaçarak kendimizi koruma ve var olanı koruyarak koltuklara oturma olunca, oturunca da aynisine talip gerçekleşince, deyişen pek bir şey de olmuyor.

Tam bunlar gelişirken, artık normalleşip, olmazsa olmayan başka gelişme de hızlandı. Bunu gerek Çalışma gerek se içişleri makamlarına gidenler tanıktır. Koridorların nedenli dolu olduğunu, yeni vatandaşlık sıralanması halini görür. Özellikle, son dönemde hele de Kutlu Evrenin gelmesiyle vatandaşlık verilmelerinin hızlandığı, binlerle ifade edildiği de yaşanıyor. Dahası, bazı iş yerlerinde, apartman katlarında,sokaklarda, bazı insanların yurttaşlık konuşmalarına da şayit olma olasılığı var. Üstelik hem seçim beklentisi ile Cenevre Kıbrıs görüşmelerinin de öncesindeyiz. Seçimde oy kulanma ile Cenevrede nifus sayım ile yeni eklenti hamlelerinin de olacağı aşamanın öncesindeyiz.***

Bazı yurttaşlık alınan bölgelerde, yurtaş olan birielrinin boş alanlarda kümsten fırına yapılar yapma hamleleri de yaşanıyor. Hat da geçenlerde bir Lefkoşa bölgesinde yangın dahi çıkıyordu. Yangının tetikleyicisinin, yeni yurtaş olup bölgede fırın yapan kişsinin de olması, hiçbir şey ifade etmiyordu…

K. Kıbrısta artık normalleşip, olmazsa olmazı haline gelen konu, elbet konuşulma önemini de kayybeterken, Ayni Türkiyeden bu defa Almanya yolundaki yeni versyon sahneye çıkıyordu. Aslında, senelerdir uygulanmaya sokulan kural haline geldi de kimsenin haberleştirme yönü olmadı. Resmi pasaportla, görevlendirilerek yapılan yeni insan ticareti denecek gelişmeydi. Malatyanın ufak bir belediyesindeki gelişmeyle artık örtülemeyecek boyuta gelen konu, Türkiye Almanya yörügesinde oldukça sorun yaratıyor. 43 kişi bir dernekte görev gerçekleştirmek için “çevre adına” Belediye kararıyla Almanyaya gönderiliyor. Resmi gidiş olduğu için de kolaylık amacıyla Gri pasaportla yolculuk yaptılar! Fakat hemen hemen hiçbiri gelri gelmedi. SOnjuçta Almanyada konu oldu. Üstelik, gidenlerin resmi görevli Gri pasaportlu oluşu da konuyu önemsetiriyordu. Gündeme konu gelince,kimse ret etmedi. Ardından peşpeşe benzer tutumlar belediyeler zinciriyle devam etmeye başladı. Anlaşıldı ki senelerdir bu kural uygulanıyor. Giderek Diyaneti dahi içine aldı. Dersimde bu konuda uygulamalar oldu. Hem de Almanyaya Alevileri eğitme adına “dedeler” göndrildi. Öyle dedeler gönderildi ki yaş 15 olup Alevi olmayan kişiler dahi çıktı. Uyuşturucudan PKK dek insanlar da listelerde var. Gri pasaportla çıkıp Almanyaya gidilip çoğu orada kalıp sığınma istediler.*****

Valiliklerden belediyelere veya birçok devlet ekseni li kurum olayın içinde bulundu. Bir anlamda, diplomatik pasaportla insan ticareti yapıldı. Ticareti dyorum: çünkü, bu pasaportu kimisi alırken, ilgili kurumlara ya para veriyor veya bazılarında olduğu gibi “kamyon” alıp rüşvetlerini direk veriyor. Sonra birileri de dönüp “faydalı iş yaptığını” dahi vurgulamaktan çekinmiyor. Son günlerde Türkiye Almanya ekseninde bu fırtınanın sertleştiği görülüyor. En ufak kelimeyle tutuklama yapan içişleri Soylunun hala sesi pek çıkmıyor. Böylelikle, kimisi Türkiyeden kaçmayı, iş bulma umudunu deyişik resmi pasaportla yapıyorken, bazı kurumlar direk katılırken, birielri de rantlaşrtırıp kazanç elde etmektedir. Kaçınılmaz olarak bu oldukça yankı getirdi. Buluşlar mühim. Üstelik kayumcu belediye başlkanları da işin içinde var. Kanıtlanmayan gerçeklerle görevden almalar olurken, son olayın şaşkınlığı hala ne olacağı beklentisinde bekliyor.

Gördüğünüz bu son gelişme bize Türkiyeleştirildiğimiz Türkiyebnin sadece son gelişmelerinin günceleşen birisidir. Böylesi yapının elbet Kıbrısa bakışı da idolojiktir. Yeni Osmanlı gözlüğü ile de bakmayı denemeliyiz. Daha kaybolan belediye atları veya bakanın eşinden aldığı milyonlarca temizlik ilaçlarına deyinmedim. Yolsuzlukların peşpeşe gelenekselleştirilen Türkiyesinin alt idari birimiyiz. Anaayasalarına dahi yeri geldiğinde ne dedikelri de malum. Hem de kendi atadıkları üyelerine karşı. Ozaman: gözlerimize mil çekmeden bakalım.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin