yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAralık son günlerinde doğaçlama – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Aralık son günlerinde doğaçlama – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Aralık ayı yılın son günlerini içermektedir. Ayın sonu, eşitdir, senenin de bitmesi demektir. Yıl, yaşanacak önemli gelişmelerinin son dönemlerini de yaşatır. Yeni yıl, Aralık ayının da doğum sancılarını taşımasıyla doğum yapar. Yazıyı yazarken, artık Aralık ayının ve yılın de bitmesine birkaç gün kaldı. Şöylesine bir Aralığın son dönemli, yakın tarih ile güncel harmanlanmasına odaklanacam….

Aralığın son günleri yakın tarih bakımından da oldukça önemlidir. Birçok ggelişme de yaşandı. Günümüze önemli mesajlar taşıyan, gereken ders çıkarma gereken ve havıza kaybına takılmaması önemli tarihi dönemeçlerle doludur. Bazılarını fırsat buldukça yazdım. Bazısını ise onca çok konu içinde fırsat bulmadım. Ufak deyerlendirmeler gerçekleştirmeğe uğraşacam.****

Aralığın son günleri Kıbrıs tarihinde de önemlidir. Atmışlardaki iki kesimin çatışmaya girişmesi, Kıbrısın ayrışma sürecinin önemli tarihleri aralıkta yaşanıyordu. İki kesimin çatışmasıyla parçalanma aralıkta başladı. Bazı ufak farklılıklar yanında, özellikle her iki kesim de bazı önemli olguları ya yok sayma veya başka şekilde resmileştirip yazdırtmaya uğraş verdiler. Bu nedenle, Türk Rum çatışması şeklinde yaşanan gelişmelerde arada resmi dışı başka hikayelerle de oldukça çelişen bilgiler uçuştu. Fakat, resmi sisi aşmaya da yetmedi. Zaten, birçok kesim, İngiltere dönemiyle planlanan Küba devrimi ile oluşan Emperyalist korkuyu giderme adına geçiş dönemi Kıbrıs Cumhuriyeti durağı konulan gerçeklik, pek de seslendirilmedi. Prvakasyon zengini ve özel harp dayresi deneyimleri boldur. Fakat, başka milli telden konu örtüldü.

Sonuçta, başlayan iki toplum çatışmalarında nedenler dahi birbirini tutmayan yazılımlar oluşturuldu. Bazen, Rumların yaptığı saldırı, başka şekilde ise Türkiyenin müdahale etmesi için girişilen hamleler gibi ikilemli olaylar da oldukça mevcutdur. Kumsal ve Kaymaklı yaşananları bu çelişkilerle ikili anlatımda hala geçerlidir. Kesinlik gerçekte yok, fakat resmide hep Rum denilip tarih yazılmaya çalışılındı. İngiltere Amerika mı: bunların esamesi okunmadı. Oysa, anlatılan olaylarda özellikle ingiltereye hep raslarız. Böylesi tarihi olayın başlandığı aydır Aralık. Hem de garip şekilde, Makkariyosun önerilerine Fazıl Küçük deyil, ratyodan Türkiyenin ret etme gerçeği de varken. Tabi  olaylar öncesi Tahta Kale veya 8  Aralık Kaymaklı toplantısı da başka bir eksik brakılan bölümlerdir. Hele de dizayin edip siyasal probaganda yapma tekniği, bazen parmak ısırtıyor.****

Artık içeleştiğimiz Türkiuye için de bizim gibi bazı gerçekleri yazmamız gerekir. Eskiden “Türkiyenin müdahalesi için” denilirken, şimdi “Türkiyenin desteği veya yardımıyla” denilme noktasına ulaşıldı. Türkiyenin de yakın tarihi Aralık ayının sonunda oldukça yüklü: Maraş katliyamına deyindim. Şu sözler ise akılda keskin bıçak gibi kazıldı: “KIbrısa çıkıp Beşparmakları 2  saat de aşarken, ordu, Maraşa günlerce girmeyerek, katliyamın gerçekleşmesine siyasaal talep adınan göz yumdu”! Maraş ayrıca, şu soruyu nedense sordurtmuyor: bir ülke kesimi, kendi halkını katlederken, kendi ordusu sesiz kaldı. Öyle kaldı ki katliyamın korkunç şekileri dahi, burada yazılamayacak kadar vahşiydi. Şu soru nedense sorulmuyor: kendi halkına bunu yapanlar, işkal veya başka amaçlar için yapılan savaş hareketlerinden neler yapılmaz ki? Denmiyor.

Sadece Maraş deyil: yine Türkiyenin daha yakın dönemi doksanın son sayısal yılında, yine Türkiye devletinin kararıyla ceza evleri operasyonuyla katliyamlar yapıldı. Resmen, devrimciler yakıldı. Büyük ordu operasyonuyla da sıkılmadan adını “hayata dönüş operasyobnu” olarak konuldu. Devrimci solun önemli bir askeri siyasal darbe  yemesiydi. Üstelik, Maraş ve Hayata dönüş operasyonları Ecevitin başbakanlığı döneminde gerçekleşmesi de başka bir olgudur. Tıpkı Kıbrıs harekatı gibi…..

Yetmedi: çok daha yakında, Roboski de uçaklar herkesin bildiği kaçakçılık yapan köylüler uçaklarla bombalanıp parçalandı. Burası da belirsizleştirildi. Her 3  olayda  yargı hikayeleri de başka sorguyla doludur. Roboskide köylüler parçalanırken, uçaklarla katledilirlerken, herkes bilirken, şimdi yargılananların geride kalan yakınlarının da olması, düşündürücü olmuyorsa, söylenecek ne kalır?******

Aralık ayının sonuna doğru, geçen yazımda yazdığım gibi Sovyetler Birliğinin de dağılması gerçekleşti. Önemli siyasal deprem yaratan sonuçtu. Dünya sosyalist deneyimlerinin önemlisinin yenilgisiyle karşılaşıyordu. Sağ için unutmak önemliyken,bunu sorgulaması gereken sosyalistlerin ise yapmaması da düşündürülmenin de ötesinde yanlıştır. Konuyla ilgili geçen yazımda gerekeni özetle yazdım. Yenilenemeyen ve eskisine yeniden benzeme hareketi, siyaset de yenilgiyle buluşması kaçınılmazdır.***

Bölgesel başka bir konu daha var: zamanında çok övülen Ortadoğu “Baharının” onuncu yılına girdik. On yıllık deneyim üzerinde konuşulacak çok yaşanan gerçekleşti. İran, Suriye, İsrail ve nicesi için her ülke deyerlendirme profilinde. Hat ta kaçınılmaz olarak, başlangıçtaki temel polşitik merkez Siyasal islamın da geldiği aşama bakamından ele alınmalıdır.

Konunun en çarpık görüntüsü, 2013 yılında Ortam gazetesinde yaşandı. Baş yazıda Ortadoğu rüzgarlarının Kıbnrısa da gelip demokrasi ve çözüm getireceği yazılıyken; öteki sayfada benim yazımda “BOP projesinin adına bahar denilen bölümünün de acı ve belirsizliklerle yeni karmakarışık gericileşen Ortadoğuyu oluşturacak” yorumu yazılıyordu…. Gerçekten, çoğu kesime “bahar diye “  algılatılırken, aslında Buşla başlayan planın açık işkal başarısızlığı sonrası, bölgesel ülkelerle rolleri artırma versyonunun Obama ile oynanmasıydı. Buda iflas noktasında.

Aralıktaki ilk patlama yeri Tunus beklenmezken, sonradan devam eden halk ayaklanması sonucu Emperyalist güçler müdahale ederek, dizayine giriştiler. Tunus ve Mısırda siyasal islam tutmadı. Hat ta Tunusta öz  eleştiri yapıp merkeze yaklaştılar. Mısırda darbeyle gönderildiler. Suriyede de iflasın resmini çizi Türkiyenin işkal moduna girdiler. Sayılacak çok gelişme oldu. Rusyanın dönüşüne dek beklenmeyenler gerçekleşti.

Tüm bunlar önünümüzdeki yılın doğum sancıları olarak şimdiden yaşanmaktadır. Yakın tarihin böyle bir tuhaf denecek birkimi de var. Bakalım, Ocak ayı ile yeni yıla nasıl bir doğumla devam edilecek.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
234AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin