yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeniden sahnelenen algı oyunları – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeniden sahnelenen algı oyunları – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Basit gerçekliktir: yapılan anlaşmalar veya verilen kararlar yazıya dökülerek belgelenir. Ayni şekilde, uluslar arası hukuk veya belge haline gelen kurallar da hem yazılımla mevcut hem de ulusal hukukun üstünmde yetkilere sahiptir. Bunlar, basit gelecek sözlerdir. Fakat, yine yaşıyoruz ki bunu dahi uygulamada kolayca çiğnenen düşünce şekline dönüştü. Çok basitdir: anlaşma metni ile imzalayan bellidir. Yine uluslar arası olan belge şeklindeki hukuk da imzasıyla içeriği ile yazılıdır.  Öğrenildiği zaman da bunlardan yararlanılır. İki noktayı karıştırmayalım: anlaşma veya yasa malum. Beyenip beyenmememiz de düşüncemizzle alakalıdır. Ama, sonuçta bağlayıcı ve kuralaşan belge mevcutdur. Karıştırılan, imzalamayan ve kabullenmeyenin, tutup bunu hem ret hem de tam aksi sıkılmadan ululslaar arası hak veya benim de dayandığım çıkarla algılaştırılmasıdır. Bu kolay farklılıklar, eğer devlet bakışı ile kimlik politikasına takılırsa,kolayca yazılı belgeye karşın devlet veya örgüt gücüyle algı operasyonuyla kolayca tersi savunulması gerçekleşmektedir. K. Kıbrıs ve Türkiye, bu konuda oldukça zengin örneklere sahiptir. Üstelik, yazılıma ve atılan imzalara rağmen, bunlar tersinden savunulmak boyutuna gelindi.

****

İkinci karabağ savaşı, yeni anlaşmayla şimdilik sonlandı. İmza atan 3  ülke de belli. İçerik de karşımızda. Geçmiş yazılarımda bunu birkaç defa özetledim. Fakat, Türkiye dışişleri bakanı Çavuşoğlu, hala Türkiyenin de konu içinde olduğu, ortak barış gücü imajlı demeçler vermeye devam ediyor. Burada iki kavram daha karıştırılıp tekleştirip algılaştırılıyor: gözlemci ve dierk katılım. Nitekim, defalarca Rus yetkililer Barış gücünün Ruslardan oluştuğu, Karabağ ile açıklacak koridorların denetimcisi olacağını söylediler. Buna karşın, Türkiyeli askeri gözlemcilerin Karabağ gibi yerlerde olmayacaklarını, sadece Azarbaycan yörelerinde kordinaasyonda gözlemci bulunacağını vurguladılar. Fakat, medya gerçeği, devlet kurum probagandası ve içe yönelik kulanım, olayın olduğu gibi deyil de istenen probaganda algısıyla kulanılma şekline tanık olduk.

***

Bunun en önemli defalarca yapılan Kıbrıs garanti anlaşmalarında yaşamadık mı! Üstelik yazılı belgeye rağmen bir ilkeyi tercüme etmeyerek de yine de olmayanı varmış gibi algılatma hep yapıldı. Hat ta, rahmetli Soysal ile yaptığım tartışmada, belgeyi gösterince, onun dediklerinin anlaşmada olmadığını söyleyince, Soysal “ruhunda var” gibi kelime kulandı. Sonuçta, salonda olanların bir kısmı, net belgeye rağmen müntaz Beyin “ruhunda” kelimesine daha kabulenir gördüler.

*****

Başka bir algı oyunu da şu: bizim siyasiler de bolca atıp tutuyorlar. Uluslar arası Deniz haakları… En başta iki kuram yanlışı ile tekleştiriyorlar. Münhasır ile kıta sahanlığını tekleştiriyorlar. Devamında şu algı ile poletik devletçi milli damıtma yapıyorlar: “uluslar arası hukuktan doğan haklarımız”… Oysa Türkiye bu belgeyi imzalamadı. Ayrıca, ret etme nedenlerinden önemlisi, adaların hak sahibi olmayacağı kendi tezlerinden dolayıdır. Bu basit denecek bilgileri yok sayarak, imzası yokken dahi hak ile hukuk kelimeleriyle algı oyunu oynamaktadır. Elbet, bu yanlışı devlet bağımlılığı ile dmamıtılaan milliyetçiliğin yanında, rant ve düşünce biçiminin de katgıssıyla, kolayca okuyup deyerlendirecekleri belgeyi okumadan algı kısgacına girilmektedir.***

Gelelim Varosi veya Türkçeleşmiş adıyla Maraş pikniğine: Yine yapılan anlaşmalara bakarsak, Karabağ savaşlarında bolca kulanılan B.M. anlaşmalarına, kararlarına girersek, birden denilen ile imzalanan uçurumuna yakalanırız. Maraşın Güvenlik Konsey denetiminde sahiplerine geri dönme şekliyle devri varken, hala şu algı prim yapıyor: Maraşı haklarımızın çerçevesinde açacağız. KKTC denetimminde uygulamaya sokacağız. Kararlar belli. Üstelik hatırlatalım: Kıbrısa Türkiye çıkarken Garantörlük anlaşmasını kulandı. Yani Kıbrısın  toprak bütünlüğünü tesis etmek içindir dendi. Tabi ne anlaşma nede söylenen oldu. Bu arada izinlerle harita çizilirken, Maraş gibi bazı yerler, ipin ucunun kaçtığı alanalr oldu. Nitekim, Ecevitden o dönemki öteki yetkililer de bunların geri verileceği vurgulandı. Hat ta daha ileri gidilip Varosi yerleşime açılmadı ve direk TC askeri kontroluna verildi. K. Kıbrıs birokrasisine deyil.

Şimdi ise piknik yapılıyor, yerleşime açılıyor, Konya belediye başkanı ve TOKİ algı oynunda sahnesi hazırlanıyor. Sonrası mı: “doğan haklarımız” denilerek kitlesel bir kesimin de rant işdahı ve fetihçilikle başarı hikayesi yazılımına geçiliyor. Fırsat nereye dek gidilir; o net deyildir. Fakat, Tazmin konmisyonuyla da hukuki çerçeveye hazırlık yapıldığı kesin. İlk adım Mağusa mahkemesinde atıldı. Unutmayın: Danıştay kararıyla Ayasofya gelişmesi yapıldıydı! Kadim feodlal hukukla günümüz yeniden şekillendirme denemeleri devam etmektedir..

****

Görüldüğü gibi bilgi ve belgelere karşın, uluslar arası hukuk veya anlaşmaların netliğine rağmen, devlet gücü birçok kuralın tersine hareket etme fırsatını hep kulanıyor. Algı operasyonu, medya yayını ve devletin kulaştırma bakışıyla bunlar göz de yumularak gerçekleşmekte veya yanlışın söylenmesine olanak tanınmaktadır. Hep yaşadık ve yaşayacağız. Algı oyunlarının da artarak mümkün olduğu kadar grçekleri devlet gücü veya medya Göbels yöntemleriyle gerçekleştirme fırsatında ilerleyecektir. Bilinsiz algı esirliği de sömürmenin sürdürülmesine yardımcı olunacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
322AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin