yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSamir Aminin ardından - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Samir Aminin ardından – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

İnsan önemli anlarında etkilendiği araştırmacıların değerlerini de yazmak ister. Bu genellikle köşe yazılarının kısa olması nedeniyle de ötelenir. Oysa, önemli bazı araştırmacılar sırf siyasal lider olmadıkları için de pek de önemsenmezler. Düşünsel önemli katgıları da gözden kaçırılır. Öldükleri zaman ise eğer akılda kalanlarla ölen kişinin önemi çakışıyorsa, birkaç söz etme zorunluluğu da gerekir hale gelir. Samir Amin gibi dünyaca önemli araştırmacılar bu garip modelin insanlarıdır. Amin eğer önemli lider olsaydı, yazdıkalrı solun ezberiyle çoktan tabulaşmış olacaktı. Genel siyasal hastalığın da gerçeğini Samir Aminin ölüm haberinde neyazık ki yeniden öğrendim…

Geçenlerde Marksizmin üçüncü dünya düşünürü ve ekonomisti kabulenip Yirminci Yüzyılın sosyalist gelişimcisi olarak kavranan Samir Amin hayata gözlerini yumdu. Haberi duyduğumda hemen elim klavyeye gider. Mutlaka bu aydın Marksistin yazılması gereken gerçeklerini ölümüyle özetlemem gerekiyordu! Fakat, beynim bana “dur” dedi. Biraz bekleyip, enazından Amin ardından yazılacakları da okuyarak, hem önemli eksiklikleri hem de sol düşüncenin kendi önemli insanlar karşısındaki duruşlarını yaşayarak izlememi gerektirdi. Aslında, doğru da öldü. Hiç uzağa gitmeyecem: K. Kıbrısta veya tüm adada adına Marksis diyen küçük örgütler, partiler veya yayın yapan medyalar da vardır. Aynen Türkiyede olduğu gibi. Üstelik, Aminin ençok katgı yapıp araştırdığı üçüncü dünya eksenine de adamız ve Türkiye de uymaktadır. Ayrıca, Neoliberal dönemi yaşayan ve onun iflasına tanık olan Aminin, önemli tesbitleri de oldu. Eğer, isimlerindeki Sosyalistlik ile yaşamsal gerçeği takışsaydı, Samirin ardından mutlaka söyleyecek çok sözler olurdu. Neyazık ki buna da tanık olmadım. Önemli bazı Aydın bilimci Marksis dışında Samir Aminin siyasal ekonomik açılımlarını dahi örgütler ve yayınlar pek dikate almadan, basit insan ölümüyle konuyu geçiştirdiler….

Verilen kısa arayla yazmaya başladığım Samir Aminin ardından ki makale, bu nedenlerle bazı genel eleştirel sorguları da içerecektir. Samirin kendisini değil de ona karşı gösterilen duruşun, bazı genel sorulara da yanıt olacak drecede keskindir. Farkında olmadan bu gerçekelrle yıllarca yaşadık. Hernekadar değişimci ve düşünsel baktığımızı söyleyip, Marksis imgesini de kulanıyorsak, Samir Amin ile bunların hala gerçek olmadığı da ortaya çıktı. Eğer, Samir bir ülke lideri olsaydı, cılız solumuz hemen ardından peşpeşe yaptığı başarılarla braktığı miras söylenecekti. Bunu küçümsemeğin! Dikat edin, Sovyet devrimi veya Çin fark etmez… Sosyalizmi ele alıp başarı başarısızlık veya eleştirel boyuta bakarken, hep liderlere endekslenip orada brakılıyor. Liderin söylemi bize ezber gibi ilaç haline sokuldu. Örneğin, Sövyet veya başka sol ülkelerde, yapılanlar ve yazılanlar tümden değerlendirme yerine, liderlerin kendince başarılarıyla veya eleştirileriyle konu sınırlandı. Hiç siz özellikle Sovyet veya başka ülkelerdeki sol yaşantıda, aydın sosyalistlerin değişik görüşlerini dahi tartışıldığına tanık oldunuz mu?

Bu gerçeklik Samir Amin gibi hem de sömürge veya yeni sömürge ülkeler üzerinde araştırma yapan Marksisin de başına geldiğini dahi dikate almıyorsunuz. Aslında Marksizmin gelişmesini kendi iç görüşle olmasına karşın, bazı lider ezberlerle dondurtulduğu için, günümüz akademisyen sosyalistlerin dahi başarılı ögngörülerinden siyasal yapılar faydalanamıyor. Bir basit örnek; Marksis iktisatcılar çoktandır Neoliebralizmin iflas edip miyadını doldurduğu tesbitini yaptılar. Kapitalist finansman krizlerini önceden öngörüp yazdılar. Bazı kapitalist çevreler dahi bunu dikate alırken, kocaman sosyalist yapılar bunları hiç dikate almadılar. Aslında, “Marksın hayaleti dolaşıyor” sözü, sosyalist partilere değil akademik aydın Marksislerin ögngörülerinin haklı çıkmasıyla burjuva kesimince tekrarlanma piyasasına sokuldu.

Ben Samirin ölüm haberini alırken, bu gerçeklerle yüzleştim. Amin, üçüncü dünya temelindeki sosyalizmi geliştirip, Marksizmin salt Avrupa merkezli olmadığını kanıtlarla dünyaya taşıdı. Merkezi ülkeler dışında solun da yapısal gelişme olanağını birlikte yorumladı. Samir, hem üçüncü Dünyacı, hem Avrupacı ve hem de bunları evernseleştirip Dünyacı oldu. Babasının Mısırlı, anasının Fransız olması, yaşamın Mısır Fransa eksenli ile gelişmesi ile geri braktırılmış ile gelişmiş ülke ikileminde de yaşayarak ve araştırarak birkimini oluşturdu. Yaşadığı Yirminci Yüzyıl asrın Marksisti olarak da tarihe yazıldı. Senegalden Brezilyaya, Hindistandan Fransaya birçok ülkedeki mücadele platforumlara katıldı. Polalegre veya Senegaldaki Afrika yapılanmalarında yerinde rolunu aldı. Birikimlerle eserler verdi. Emperyalizmi Kapitalizim ile bağdaştırıp, Neoliebrale süreçle tıkanışın geniş yelpazesinde sistemi yorumladı. Yeni Marksis gelişmeleri yerine koydu. Kavramları birleştirip Değer ile Tarihi Materyalizmi birlikte inceledi. Samir bir anlamda Sosyalizmin yaşamla birlikte gelişiminin taşlarını örmeğe çalıştı. Salt gelişen ülk sınıf ekseninden değil, geri braktırılmış ülkelerdeki ezilen haklar temelini de öne çıkardı.

Bunun en düşündürücü tartışması Ortadoğu projesinde Almanyada yapılan gelişmiş ve Ortadoğu Afrika sol örgüt konferansında yaşandı. Mısır Aktivistlerinden birisi batının konuyu ele alışına isyan eder! Şu tarihi konuşmayla sorgusunu yapar: “Siz zanediyorsunuz ki dünyanın mücadele ekseni burada yaşanıyor* Biz buraya gelirken, bizim öğreneceğimiz konular olduğuna inanıyorduk* Oysa, buraya geldiğimizde gördük ki yanıldık* Mücadele nerde varsa, alınacak dersler de orada olur. Biz Asyalı ve Afrikaları, yaşadığımızla çok gerçeği öğrendik. Oysa, ne acıdır ki Avrupanın sol bazı partileri, bizdeki gerici rejimleri savunarak sömürülmemize yardımcı oluyor* Ortadoğu projesi ile sizler sömürgeciliği “ulusal sorun” olarak savunmaktasınız” diye bir çıkış yaptı. Bu çıkışta, Samir Aminin araştırmaları ve oradaki gerçekleri yazmasının da katgıları oluyordu.

Samir, gelişen güncel olayları hem de üçüncü dünya eksenli incelediği için, şu basit hataya da düşmedi! Neoliberal anlayışla gelişmiş ve yükselmekte ekonomi kuramını kabulenmedi! Ona göre gelişmekte olan ve adına Yükselen ülkeler kavramı yanlıştı. Bu ülkeler yükselen değil çevre ekonomiler olarak anlaşılabilinir. Yükselen ekonomi ancak Çine söylenebilinirdi! Çine ise şu uyarıyı yapyordu: “Siz devlet Kapitalizmi uyguluyorsunuz* Eğer piyasa modeline geçerseniz, yıkılırsınız” yazdı. Çin devrimini Ulusal kurtuluştan Sosyalizme geçiş nedeniyle hep önemsedi. Fakat, piyasalaşma sürecinde de eleştirdi.Amin, özellikle Seksenlerde Senegal Afrika yapılanması ile oradaki gelişmelere epey katgı yaptı. Bloksuzlar hareketinin önemini belirtip, yapılanışla dünyada etkisi olma olasılığını da yazdı….

Birçok eser yazdı. Eşitsizlik kuramından tutun Dünyadaki birikime varan konuları, Kapitalist Emperyalizim ile küreseleşme kavramlarını sorgulayarak deyerlendirdi. Kuramlar arası “Değer ile tarihi materyalizmi” birlikte sentezleştirdi. En önemlisi, Marksizmi Yirminci Yüzyıl işleyişle araştırıp ülkelerde yoğunlaştırıp değerlendirdi. Yeni Sömürge ülkelerin de Marksis zenginlikteki gerçeğini de inceledi. Fakat, yukarda belirtiğim sol hastalığın liderler dışında doğruları yazana pek önem vermemeleri nedeniyle Samirde de bu çelişki hep göründü! Marksis araştırmacılar bilimsel alanda önemli gelişmelerle öngögrüleri haklı çıkarken, siyasal örgütlerde buna uyum olmadığı için de arada uçurumlar oluyor. Siyasal liderlik ile bilimsel aydınların buluşamaması ve bunun özünde siyasal eksenin tutuculuğu da olunca, Samin gibi insanlar da öldükleri zaman bile çoğu Marksis örgütler veya Ortodoks veya tarikatcı sol kesimlerde hiç önemsenmeyecek olay gibi gelip geçiyor.

Samir Amini kaybettik. Fakat, öylesine eserler braktı ki sol insanın Y. Sömürgeleri öğrenmesi için bu kaynakları mutlaka okuması da şart. Hele dondurtulup Kırklarda brakılan ezberin yaratıma geçip günümüze sömürge gerçeği ile ulaşılmak isteniyorsa, Samir aMin mutlaka incelenmelidir. Neoliberal yaşamı ile çöküşüne tanık olup bizat yaşayarak yazan, Ortadoğu projesinin içinde savrulan Bir Marksis aydındır. İlerde Yirminci Yüzuyıl Kapitalizmi veya Sömürgeciliği araştırmak isteyenler mutlaka Samir Amini de bulmak zorunda kalacaktır. Yeni Samir Aminler için de ihdiyaç kesindir.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
345AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin