yaklaşımlarÖzkan YıkıcıSanayi Holding -2- -Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Sanayi Holding -2- -Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Geçen yazım ile hazırlanan Sanayi Holding belgeseli üzerine bir yazı başlatım. Konuyu daha iyi anlatma ve benim konu ile ilintimi anlatma bakımından; ilk yazı daha çok Sanayi Holding olayı ile nasıl içeleşip birikimin oluştuğunu anlattım. Üstelik konuyu biraz da genel Kıbrıs ekonomik gelişmeler le taşlandırıp, tekil algılamadan çıkarmak istedim. Hem Holding karşılaşma sürecini, hem de Kıbrıs ekonomik gerçekler le olayın anlaşılma zorunluluğuna değindim. Bir eksik not braktım: Şimdi bu yazımın başlangıcına onu ekleyecem:….

Konunun girişine, beni arayan Öğretmen Besimin istediği bazı kanıtları bulup belgesele katma durmunu yazdım. Nitekim Besim Hoca ile görüşme sorası, seksen yılında direk Sanayi Holding konusunda ilişki kurduğum bazı çalışanlara yönlendim. Zamanında bizimle davranıp hatta orda oldukça önemli kaynak aktarımı yapan insanlara konuyu anlattım. Onlardan oluşacak belgesele yardımcı olmalarını önerdim. Çok doğal ama gerçekte anormal davranışlara uğradım. Özelikle bir önemli eski şahsiyetin “çocuklarım iş bekliyor; ben Serdardan tam da söz alacakken, nasıl bu bilgileri aktarırım” demesi, bana biraz dokundu. Hele birkaç kişi “Sen zaten olayları bizden daha iyi biliyorsun; biz yanlış desek de sen doğrulatacan” savunmalar bana çok ders verici oldu. Çünkü; hakikaten birikim oluşmayan ama konuşmaktan kaçan insanlar ikilemine kolayca tanık oldum. Hatta bazılarının başka belgesel çalışmasında banbaşka anlatıalr la gerçekleri nasıl gizledikelrine de tanık oldum. Onun için Sanayi Holding belgeseli olsun, diyer konulardaki çalışmalar her zaman direk konuşmak istemeyen ile bazı konuları umutanların eksik brakması nedeni ile hep durmadan yeni bilgielr le yenilenmek zorunda olacaktır. Ancak belgeseller yine de bir başlangıç yakın tarih birikimi oluyor. Hele klasik yalan bilgiler le oluşan birikimin ezberini bozmak da işin öteki tamamlaycı noktası oluyor. Buna ufak bir uyarı da yapacam: Bazı konuşanlar, olaylardan çok kendilerini övme imajına düştükleri için de yanlış bilgiler aktarmaları hep mümkün olmaktadır. Ancak Sanayi Holding belgeselinde böylesi yanlış veya imajlı abartılar yoktur. Bunu peşinen kendi bildiklerim kadar söyleme durumundayım. Tıpkı HALKDER kitabı veya belgeselinde gerçekleri yanlış eksik aktarma yapıldığını söylediğim gibi. Ancak araştırmacılardan çok konu ile konuşup bilmeyip abartı şova kaçanların yaptığı yanlış katgısını da ekleyerek bu eleştiri veya eksikleri tamamlayım…..

Sanayi Holding yapılanmasını normal koşullar la anlamamak gerekir. Yapılan Kıbrıs müdahaleleri sonucu oluşan Kıbrısın fiylen ikiye ayrılması ile Kuzeyde kalan tesislerin işletme arayışı ile konu başladı. Olayı daha iyi anlamak için; 74 işkal hareketi sorası Kıbrısın Kuzeyin de sanayinin yaklaşık Y.64 kısmının kaldığını bilirsek; olayın önemini daha kolay anlarsınız. Dahası; 74 sorası oluşan Kıbrısın kuzey yöresinde oluşan göçler sonucu nifusal olarak ilgili kurumları işletecek birikimin de olmadığı ortada. Önemli bir ekonomik kaynak ile bunu kulanacak beşeri ekonominin olmadığı öteki madalyon yüzü…. Bu koşulalr altında oluşan yapılanma ise iki çelişkili kural içeriyordu. Türkiye müdahaleli oluşacak kurumsalaşma ile ganimet tipi ekonomik paylaşım ilkesinin kural olduğu bir yapılanma başladı. Sanayi Holding konusu bu çelişkiler le yapılandı. Teşkilatın sivil bürokrasi dönüşümlü sancıları ve mutlak yetkiler le yandaşlı paylaşım kuralı Sanayi Holding oluşumuna önemli olumsuzlukları baştan koydu. Ama Sanayi Holding olayı bir önemli sınıfsal dinamiği de güçlendiriyordu: Sendikalaşma yolu ile DEVİŞİN Kıbrıs sahnesinde güçlü konuma gelmesini sağlıyordu.

Yukarda özetlediğim ilkeler le Sanayi Holding yol alıyordu. Bazen başarılı bir tesis yandaşa peşkeş çekilip kamusal niteliği yok edilirken; seçim arpalık kulanımlar la olay kamusaldan arpalığa doğru da kayıyordu. Ben direk konuya dalarken, ayni dönemin Kıbrıs için yapısal sancıların ekonomiye de yansıma dönemi oluyordu. Ganimet türü paylaşım ile önemli tesislerin yandaşlara devri oluşup, yönetimler tercihi yine siyasal arpalaıklaşırken, Türkiyeden de Neoliebral açılımlar buranın tüketilme noktasına işaret ediliyordu. Aslında; Sanayi Holding deneğimin de bizde Kamusal anlayış ile ganimet tipi paylaşımlı resmen arpalık ile üretim çelişkielrinin hepsi Sanayi Holding yaşamında yaşandı. Zaten belgesel de konuşan insanlar bunu üertimi anlatırken, karşılaştıkları güçlükleri birlikte yan yana koyarken, üretim ile politikanın çelişme durumuna hep değinmek zorunda kalıyorlardı.

Ben işe girdiğimde raslantı olacak; Sanayi Holding konusunu yöneten birimin de bizat bir tarafının direk yanında oturdum. Yapılan anlaşmalardan, nasıl peşkeş çekildiğine, Holdingin kapatılma hamlelerinden, bilimsizce nasıl bitirilme olumsuzlukalra hep tanık oldum. Hatta konuya bakan bürokrata belgeselde konuşmasını söyleyince “Sen zaten ozamandan beri cin gibiydin; şimdi benim unutuklarımı sanki söylemek istemediğimi anlayacağın için, konuşmayacam” dedi!

Sanayi Holding sonu beklide Seksen yılında bazı Türkiyeli ekonomi okuyan arkadaşlar la vardığımız sonuç gibi oldu. Ozaman da bazı ekonomiyi iyi bilen arkadaşlar “Türkiye Kıbrısın Kuzeyini ilhak etmek ister ise bu tip ekonomik üretim alanlarını bitirmesi şart” dediler. Sanırım bunu en çok diyen bazı Hacettepe Ekonomi bölümü öğrencileri şimdi Türkiyenin önemli yerlerinde yer alıyorlar!

Özelikle 12 Eylül olayı ile adamıza ilk gelen Türkiye yetkilllileri solun güçlenmesini önleme adına Denktaş la bazı adımalr atmaya başladılar. Zaten bizim işbirlikci siaysetimiz ganimete hazır ve avantaya çoktan uyumlu paydaş tı! Bazı Sanayi Holding yerlerinin talanını gizleme adına kontrol öncesi yakıldığı veya denetciye rüşvet verilip konuyu kapatıldığı bolca bilinen gerçek di. Hele çalışanları yandaşlaştırıp seçim rüşvet oyuna çevirme ve tesisleri acemice talan ederek fırsatlaşamalar sonucu yapı kendi kendine çürüyordu. Ama son önemli bonbayı bizat Özal attı! Zaten kamu kuruluşlarına karşı olup bunların batırılarak veya özeleştirilerek elden çıkarma politikası Özalın temel kuralı oluyordu. Kıbrıs ilhak gerçeği de olunca, elbet üretimin bitirilme hamlesi olması gerekiyordu. AÇıkca; “siz üretim ile ilgilenmeyin; memur olun ve biz öderiz” lafları herkesin aklında kalıyor. Zaten Türkiyede Neoliebraleşme ile Kıbrısta üretimden koparma süreçleri resmen çakışıyordu. Hele de Kıbrıs da resmen ganimet tipi paylaşım ve yandaşa göre devirlerin ayuka çıktığı yağma da üertim ile değil de ganimet yağması ve işbrlikcilik ile yandaş güdük işbirlikci elitler kurumsalaştı..

Çok enteresan gelecek madalyonun öteki yüzü de vardır. Kıbrıs olayları ile ve resmen ikiye ayrılmadan sora güneye göç eden kesimelr çoğu ekonomik güçlerini kaybetmelerine karşın, yeniden toparlanarak Karma Ekonomik Kıbrıs Mucizesini seksenler ortasında yaratılar. Kuzeyde bitiriken, Güneyde yeniden toparlama ikilemi de adada yaşandı. Adanın kuzeyinde “kamusal sektör olmaz; özeleştirme olmalı” denilirken; Güneyde kamusal sektör ile özel karışımlı yeniden karma ekonomik model kalkınması başarılı biçimde tarihe yazılıyordu.

Sanayi Holding bir deneyim oldu. Sonuçta iç dinamik eksikliği, beşeri ekonomi yetersizliği ve ganimet tipi paylaşımın cenazesi oldu. İnsanalrın kısa zaman öncesi olmasına ve önemli kitlesel protestoların yapılmasına karşın, belekler kolayca bunları unutular. Bazısı konuşmak istemeyecek kadar sistemin esiri oldu. Bazısı ise zaten siaysal terciherini çoktan işbirlikci konuma çoktan taşıdı. Sonuçta yine de bazı insanlar çekinmeden akılda kalanlar la araştırma yapmak isteyenlere bir belgesel yaratmalarına yardımcı oldular. Enazından yalan kahramanlıklar veya hamaset edebiyatı yapmadan, kendi yaşadıkalrını aktardılar. Bir de burayı nasıl teslim etiklerini bazı bürokratlar anlatsalar! Hani; “yedik içtik ve anlaşma ile arkadaşımıza fabrikayı teslim ettik” sözlerine çok kulağım tanık oldu. Hele de “”Özal isteyor madem ve bizi memur olarak ödeyecek; ozaman niye terleyelim de onun bunun öfkesini duyalım” diyenleri de hiç ama hiç onutmadım.

Kısaca; Sanayi Holding belgeselini izleyerek daha kısa zaman önce dahi nelerin yapıldığını ve nasıl tüketildiğini bir daha anlayın. Anlarken de onların bazısının nasılolur da şimdi sıkılmadan son kalan kamusal tesisleri yabancı sermayeye verme yarışına girdiklerini bir daha düşünün! Daha fazlasını dileyene, yardımcı olmaya hazırolduğumu da belirterek; Sanayi Holding belgeselini hazırlayan Barakalı insanlara tüm eksiklere ve karşılaştıkları kovulmalara rağmen bunu gerçekleştirmelerinden dolayı sadece teşekür etmek kalır. Bir ufak eleştiri de benden: Alanım olma bakımından; belgesel seçkisi ezgi biraz ters geliyor. Bundan soraki belgeselerin daha vurucu olma ve gerçekle örtüşme adına, daha başarılı müzik fonları seçilse iyi olur. Buda benden bir eleştiri….

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin