yaklaşımlarAlpay DurduranEKONOMİ YARDIMLA YAŞAMAKTAN KURTARILMALIDIR - Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

EKONOMİ YARDIMLA YAŞAMAKTAN KURTARILMALIDIR – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

Ekonominin sorunları geçici olarak ele alınmakla büyük hatalar edilmektedir. UBP demek palyatif önlemler demektir. Başından sonuna kadar Türkiye’den para ve başka türlü destek almak çabasıyla özetlenebilecek tutumu hiç değiştirmediler. Şimdi de değiştirmeye niyetli değildirler.

Cemil Çiçek ile somutlaşan ekonomik anlayışı çözüm olarak görmek benim için olanaksızdır ama sözde bu anlayışa destek veren UBP ile uyuşmak da olanaksızdır. Her kavgada tarafların ikisini de desteklemediğim için sorun yaşasam da devam edeceğim. Hem de bu kez yalnız değilim. Sendikalar olarak direnen çevrelerden benim bazı görüşlerime katılan da vardır. Cemil Çiçek de eminim biliyordur ki UBP kendisi ile hemfikir gibi yapıyorsa da aslında sübvansiyonlarla eşi dostu desteklemekten vazgeçmiş değildir. Söz verse de kalkınma Bankasının paralarını geri almaya çalışmayacaktır. Çoğu kredi için UBP teminatçı durumda olmalıdır çünkü seçim masraflarını başka türlü karşılaması olanaksızdır.

Cemil diretse de işe göre adam alma ve başarıya göre değerlendirme esasına dayanan liyakat merkezli reformu yapmaya kalkmayacaktır. Kapıcıları bile geçici yapıp gırtlaktan yakalamışken Cemil’in hatırına kayırmacılığı kurban etmeyecektir.

Bunlar olmadan ekonomiye hayırlı bir katkı yapmak olamaz. Seni kimse dinlemez, sen bir şey öğrenemezsin ve doğru karar veremezsin, senin kayırdıkların ekonominin önünde bürokratik engel diye görünür ve önünde durur, ve adam kayıracağım derken ekonomiyi yanlış yönlendirip çare diye görülenlerle kısırlığın nedenlerini yaratırsın.

Olan da budur. Ekonomi Türklerin eline geçtiği günden beri tıkanıktır. Uzun süre bu ambargolara bağlandı ama sonra ambargodan bahseden azaldı. Çünkü ambargo sadece ufak bir faktördür. Esas olan yönetimin ekonominin önünde engel olarak durması ve yaşamaya muktedir olmayan dalların destekle ayakta tutulmaya devam edilmesidir. Zamanla değişen politikalara rağmen denemelerin hep başarısız olması ve büyük paraların çarçur olması kanıtlar ki önünde görülmeyen bir engel vardır veya görülmüştür ama adı belirtilmek istenmemektedir. Yardımlarla açık kapatılmaya çalışılmaktadır.

Yani sonuçta Cemil Çiçek boşa kürek çekmektedir. Hatay yapıp Türkiye’ye katmayı bekleyen bir yönetimin üyesi olarak bu yıl da 800 milyon lira ile kurtulmaya çalışacak ama hazır olsun gelecek yıl o da yetmeyecek. Bu yıl mevsim öyle geldiği için Zeytin iyi oldu. Hade bakalım Cemil Efendi var mı başka yolu? Destek deyip Anavatandan bir cemile adı takıp destek atışı yapmaktan başka çaren var mı? Yoksa maliyetinin altında fiyatla satamayan üreticinin elinde geçen yıldan kalan yağlar gibi zeytinyağının elde kalmasını göğüsleyecek misin?

Bugün zeytinyağı yarın portakal öteki gün bilmem ne?

Bu çark böyle döndürüldü ve sonunda kendi destekçilerini yarattı. Bunlara hakaret etmek Cemil Çiçek’e eğlenceli gelebilir ama sonuçta giden halkın parası ve emeğidir. Elbirliği ile Türkiyelilerle Kıbrıslıların arasına nifak da sokan bir ucube yarattılar ya sevinsinler. Türkiyeli burayı istila etti, düşürdüğü ücretlerin kurbanı olan Kıbrıslı emekçi göç etti, ama gene de ücretler Türkiyelileri cezp ediyor ama ayni zamanda Kıbrıslılara Türkiye’nin parasını yedikleri halde şükran yerine sövdüklerini düşünmeye başladılar. Kıbrıslıların sayesinde Türkiye’nin parasıyla sürdürülen bu garip ekonomiden geçindiklerini Kıbrıslıların ağlamaması halinde gelmeyecek yardımlara dayanan bu ucubenin çökeceğini ve kendilerinin de bu kıraçlardan geri ülkelerine gideceğini aklına getiren yok.

Ne paranı ne talimatını sloganı kanına dokunuyormuş. Doğrudur; nerede bir kana dokunma varsa orada bir terslik vardır. Amma terslik UBP ve sonunda CTP’nin kopardığı(!) mangırlardan pay alanların onlara kızanların ifadelerinden kanlarının dokunulmasıdır. Kurtlar sofrasının kalıntılarına ortak olurken kanını niye karıştırasın ki!

Ekonomiye çar aramaya başlayan bugünkü ekonomik ortam içinde yani sosyalist bir rejime geçmeyecekse önce parasal politikayı ele almalıdır. Faizlerle ve eldeki para stoku ile ekonomiye yön vereceksen maliyet analizini tamam yapmalısın. Niçin zeytin de Limongiller gibi satılabilecek fiyata elde edilememiştir? Bunun yanıtını verebilecek misiniz? Yoksa bir az kesenin ağzını açıp bir miktar zeytinyağını alıp üreticiye selam mı diyeceksiniz?

Böyle ekonomi olmaz. Üretici ürünün elde ettikten sonra pazarlığını yapıp satışını yapmalı ve gelecek yıl daha iyi bakıp daha çok ürün elde etmeye çalışma azmini dile getirmelidir.

Bu hale gelebilen bir ülkede halk ayağa kalkar ama narenciyeci ürününü satabilmek için mevsim boyu seçeceği politikacılardan prim dilenirse ve bu prim başka bir ülkeden gelirse ne beklersiniz?

Öyle olmasa yabancı işçi sorununu hiçbir yabancı işçinin yerliden daha düşük ücrete çalışmasına izin vermeyen denetleme usulleriyle nüfus yapısının bozulmasına da izin vermezsiniz ve Yunanistan’dan daha iyi ekonomisi olan Güney Kıbrıs gibi işler değişir ve Kıbrıs Türkiye’ye yardım yapar.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
296AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin