Ülke yönetimi ve kriz kazaları – Alpay Durduran

5121

Bir ülkede kriz olursa yani döviz sıçrarsa ne yapılmalı konusu etkin ve verimli bir yönetim varsa başkadır yoksa başkadır. Etkin ve verimli bir yönetim yoksa ne yapmalı konusu da sakatlıklarla sürer. İyi niyet yetmez. Kaş yapalım derken göz çıkarmaları olasıdır.

Hayvan besleyicileri ile hükümet karşı karşıya geldiler. Dövizin değeri karşısında Lira değer kaybedince hesaplar alt üst oldu ve hayvancılar arpa ve süt fiyatlarının belirlenmesinde kavgaya başladılar.

1980’lerin başlarından beri Türkiyeli planlamacılarla ile bizimkiler devlet desteklerinin sonuçlarının incelenmesi ve sürdürülebilir olmayan yani desteklenmesine son verilmesinin ve sürdürülebilir yani karlı hale getirilemeyen cinslerin üretiminden başka cinslere geçilmesinin sağlanması uzun vadeli plan ve programlarda kabul edilmişti. Ancak bu inceleme tamamlanmamış ve sancılı didişmeler sonucu desteklere giden gelen bakanlar ve hükümetlerle devam edilmiştir. Şimdi de çok cins mal ve hizmet üretimi devletten destek veya teşvik adı altında para koparmakta ama bir yerde dur denmemektedir.

Ülke yönetiminde tutarlılık esastır. Tutarlılığın değerlendirilmesi de bilgi toplamaya dayanır. Hayvancılık bitkisel üretimle de bağlantılı olarak devlet desteğinden yararlandırılmaktadır. En temelinde arazinin bakımı, yeşilin korunması ve çevre sağlığı yanında küçük iş sahiplerinin mutluluğu için üretimin değil durdurulması azaltılması bile kabul edilemez. Bol yağışlı Avrupa’da bile devlet desteği değerlendirilirken çevre ve yoğun işçilik yani sosyal adalet için tarıma önem verilmektedir. Sanayileşmiş ve yüksek teknolojiye sahip AB ülkeleri bile büyük destek vermeye devam etmektedir.

Ancak tutarlılık için sürekli göz önünde tutulması gereken devlet desteği yani parası teşvik lafıyla geçiştirilmekte halkın parasının harcanmasına gerekli özen gösterilmemektedir. Bizim teşvik lafını duyar duymaz uyuz olmamız gerekir çünkü devletin yükünü biz çekeriz. Ama teşvikler üniversiteler için de kumarhaneler için de hatta gece kulüpleri için de verilmekte ama medya devlet hazinesini ne amaçla dağıtıyorlar demiyor. Sonucunda kamu yararı nerededir diye sormamaktadır.

Gelin hayvancılık için soralım. Yani devlet korumasına layık olduğu halde acaba korunuyor mu diye soralım. Ne kadar hazinemiz parasını harcıyor, amacına nasıl hizmet ediyor ve devlet gelirlerinde adalet var mı? Yani kime ne kadar harcanıyor ve amacına ne kadar hizmet ediyor?

Biliyoruz ki devlet gelirlerinde adalet yoktur. Vergi kaçağı %60 ile %80 arasında yani korkunç bir düzeydedir. Devlet desteğinden yararlandırılanların bile vergi adaletsizliği yüzünden haksız harçlar ve ücretlerle sömürüldüğü gözümüzüm önündedir.

Yolsuzluk ve suiistimaller herkesin bildiği gibi %80 dolayındadır.

Hal böyle iken hükümetten krize karşı önlem almasını isteyen ne umar? Yeni hükümetle yolsuzluk dosyalarından tamamlanmış olanların bazılarının resmen duyurulduğunu da öğrendik ama sonuç alınan yani işleme konulan somut bilgilerden haberimiz yok. Öyleyse tarım konu olunca olsun bir bilgilendirme yapılmaması neyi ifade eder? Hiç değilse tarıma verilen desteklerden alınan sonuç nedir diye bir açıklama yapılmalıydı. Hayvancılara destek üzerinde uzlaşma sağlandı. Yem destek buldu. Süt fiyatı koşuldu. Ama devlet kararlaştırdığı ekonomik programla amaçlarını belirlemişti. Bunda ne kadar gelişme olduğu konuşulmadı.

Devlet destek politikasıyla Brusella hastalığına karşı mücadelesini ileri götürebilmeyi hedefler onun için destek verilenlerin iş birliğini almalıdır. Destek bu iş birliğini sağlayacak şekilde verilir. Neden hala onunla savaşıyoruz? Neden hayvan cinslerinin ıslahı için hayvanların kulaklarına künyeleri asılamamıştır? Neden büyük paralarla projeler yürütüldüğü halde başarısızlıkla sonuçlanmıştır?

Tohum bankası ve saire girişimleri ne olmuştur? Haberlere göre artık Türkiye’ye hellim ihracatı duracak ve tersine ithalatı kızartma peyniri adıyla başlayacak. Verigo üzüm festivali yapılır ama bilen bilir ki tadı verigoya benzemez, yani verigoya benzeyen bir renktedir. Devlet teşvik verir, destekler ama sonucuna bakıp değerlendirme yoktur.

Hellim Türkiye’de üretilir ama iklim ve habitat özelliği taşır. Yani taklit edilemez ve inceleyen gerçeğinden ayırır iddiasıyla marka yapılır. Devlet destekleme şartlarına kalite şartını koymalıdır değil mi? Denetlediğini duyan var mı?

Devlet paralarımızı yalnız yüksek maaşlar, lüks makam araçları, benzin paraları ve ziyafetlerle tüketmez. Festivallerle ahaliyi uyutmaya para harcamakla çarçur etmez. Vergi bağışıklıkları ve aflarıyla da azaltır. Sonunda parayı verirken iyileştirme denetimini de yapmayarak savurur.

Sütün fiyatını artıran ve hayvancıyı destekleyen hükümet hellimin ihracını da zora sokarak hellim sanayisini de vurur.

Bu işler böyledir. Yaşıyoruz ve görüyoruz. Öğrenmeye ne zaman başlayacağız. Siyasete kabahat buluyoruz ama siyaseti de maskaraya çeviriyoruz. Partinin ne olduğunu da ne olmadığını da biliriz. Hangi parti yöneticinin önemini takdir ederek yönetilebilecek bir sistemi düşünür ve partisini yönetmek için iyi bir yönetimin örneğini kurmaya çalışır? Bu soruyu sorun ve başka ülkelerde de siyasilerin ve partilerin kendi bünyeleri için kafa yormamasını da aklınızda tutun. Görürsünüz ki onlar yöneticileri dinlemeyi benimserler ve siyasetlerinin uygulanması için yetkilendirilmiş profesyonel yöneticilere saygı gösterirler. Demokrasi ve hukuk devleti de bunu sağlama esasını getirir. Liyakat sistemi diye bahsedilen budur.

Senin hayatında ise profesyonel yöneticinin önemi yoktur. Kahvede sesi çok çıkan ve oy getirecek olanı aday gösterip milletvekili sonra da bakan yaptıracaksın ve siyasetini uygulattıracaksın diye umacaksın! Olacak iş değil. Kamu yönetimi siyasilerin oyuncağı olmayacak kadar güvenceli ve yetkili olarak görev alan yöneticilerin siyasetin amaçlarını sağlamaları esastır ki orası burası ellenen ve birinin etkisini ötekinin azaltmayacağı hatta tersine döndürmeyeceği işler ve uygulamalar olmasın.

Son olarak gene söyleyeyim ki senin paran yoktur. Dört para (TL, dolar, avro ve sterlin) ticaretinin esasıdır. Onları hesabı şaşırmadan değerine göre kullanacaksın. Muhasebeni de değeri az veya çok değişmesi olasılığına göre az değişenden başlayarak saklayacaksın. Başka yapabileceğin yoktur. TC yardımı yardımın gerçekleştiği ana göre değer taşır, hiç küçümsemeyeceksin. Muhasebe sisteminde de ona göre reform yapacaksın. Gerisi üretimi artırmak, karlı üretime önem vermek ve kaliteyi artırmak temeldir. Esas olan para değil mal ve hizmet üretimidir. Önemini kaçırmayacaksın.

Devlet parasını korumalı ve en muhtacı öncelikle düşünmelidir. Parasını korumalı ve en muhtacı öncelikle düşünmelidir. Parayı savurup da muhtaçları desteksiz bırakan bir devlet ne yapsa işe yaramaz.

Lefkoşa sokaklarında çocuk çeteleri kuruluyorsa yandık! Buna karşı uyanık olmayan ve hastasını yardımsız bırakan bana yaramaz.