Kararnameler iptal ülkesel fizik plan ve imar planları yapılmasına karar isabetli amma – Alpay Durduran

1302

Şimdi Girne ve Çatalköy emirnamelerinin iptal edilmesi ve ülkesel plana ve imar planlarına geçilmesi çalışması ve kararı gündeme geldi. Söze bakarsak çok güzel ancak işin yürütülmesi için çağdaş bir devletin çalışma usulünün seçilmesi gerekir. Yoksa zaten berbat edilmiş yerleşimin üstüne imar planı oturtmak ve bunu ülkesel plana uygun olarak yapmak büyük marifet ister.

Doğru çalışmak istenirse sömürge döneminde izlenen yol araştırılıp ders alınmalıdır. Anıtsal binalara bakıldığında Kıbrıs’ın mimari örnekleri ve inşaat malzemelerinin incelendiği ve toplanan bilgilere göre projelerin yapıldığı, Lefkoşa içinde de yeni inşaatların yoldan geri çekilme zorunluluğunun uygulanması, Mağusa’nın surların üzerinden görülmeyecek yükseklikte yapılması zorunluluğu, yerleşim yerlerinin etrafına su ve diğer devlet hizmetlerinin verilme hudutları, kamu yollarına çıkışın izne bağlanması ve diğer koşullar hem fiilen ihlalleri önlemek zorlayıcı unsurlar getirilmiştir. Hem de sürekli gözetleme ile uğraşmama hem de ihlalleri cezalandırma olanağı sağlanmaktaydı. Yola ulaşmaya hakkı elde demeyen bir kaçak binanın içinde yaşayanın aynı zamanda posta adresi de olamaz ve elektrik ve suyu da kaçak olmak durumunda kalacaktı.

Hâlbuki ülkesel fizik plan taslağı onaylanmış hazır ve emirname de onaylanırken ona uyma çabası ve onunla ilgili tek laf edilmiyor. Çağdaş devlet böyle maskaralıklar yaparsa çoğulculuk gereği ilgili tüm yetkililer bunun sorumluluğunu almaz ve emri reddeder. Emri verenler ülkeyi mahvedecek zarara yol açmaktan ilgili memurların uyarılarına yaptığı için ağır cezalara uğrar. Uyanık basın da (şimdi medya da var) onu perişan eder.

Emir aldım sorumluluğum yoktur deme hakkı yoktur. Anayasa ve yasalara göre memur konusu suç teşkil eden bir emri uygularsa sorumluluktan kurtulamaz der. Kararnameler yapıldığında birçok kişi ne getirdi ne götürdü diye harekete geçer ve bir yığın girişimler başlar. Girişimler ilgili kişileri de harekete davet ederek sayıyı artırır.  Bunların maliyeti kararnamelerin iptali ile kişilerin sırtında kalır. Kamu görevlileri bunları ilgili amirlere duyurmuş ve vebalini anımsatarak görenini yapmış mıdır?

Tüm mevzuatın birbirini tamamlar şekilde korunması devletimizde ele alınmamaktadır. Tamamlar şekilde olması için mevzuat birimi olarak ele alınmış ve bir de daire kurulmuştur. Ancak dairenin ne yamakta olduğu kamunun ilgisini çekmeyecek düzeyde kalmıştır. Yürürlükteki yasaların unutulması, yürürlükten kalkanların yürütülmeye devam etmesi, yürürlükte iken ayni yasanın meclise sunulması ve bazılarının artık yürütülmeğe başlanacağının açıklanması acı gerçeğimiz olarak durmaktadır. Denetimlerin de bir programla yapılmaması da denetimin alışılmış basma kalıp denetimle yetinilir olduğunu kanıtlamaktadır.

Plan yapıldığında planın bütünlüğünün korunması da düşünülen bir şey değildir. Bir planın bütünlüğünün korunması için ayrıca ele alınmasının önemi de uzun vadeli (beş yıllık) planın korunması için yapılan yasa olması nedeniyle gelenekselleşmesi gereken bir husustu ama unutuldu gitti. Onun için de artık anayasa ve yasalara rağmen üç yıllık orta vadeli programlarla yetinilmekte ve hepsi de uygulamada başarısızlık itiraflarıyla sona ermektedir.

Hükümetimizin programındaki kamu reformu hazırlığımız tamamdır iddiası onun için ciddiye alınacak bir iddia değildir. Meğer ki kamu reformundan ne kastedildiğini kendilerine göre tanımlamış olsunlar.

AB projeleri çerçevesinde İngiltere finansmanı ile ön değerlendirmesi ile hazırlanan bir rapor hala beklemekte ve kamuya tam olarak yansıtılmamış durumdadır. Zamanın başbakanı ona dayanarak birkaç kez şu güne, yıl sonuna kadar tamamlanacaktır denilmişti ama sonra unutuldu gitti.

Hâlbuki İngiltere mevzuatımızın benzerliği ve geçmiş uygulamaların arşivine bizden çok sahip olası nedeniyle bize çok yardımcı olacak biri idi.

Yazıklar olsun!