arşivUlus IrkadYENİLGİLER, YANILGILAR VE ÜSTELİK UMUTSUZLUK - Ulus Irkad
yazarın tüm yazıları:

YENİLGİLER, YANILGILAR VE ÜSTELİK UMUTSUZLUK – Ulus Irkad

Yeniçağ podcastını dinleyin

Bir mücadeleyi en fazla umutsuzluk çökertir. Dayanışmasızlık, yalnız bırakılmak ve kötümserlik ardı ardına gelir. Kamil Bey için ağladığımız bugünlerde, Kamil Bey’in umudunun ve mücadele azminin bize örnek olması gerektiğine inanıyorum. Dede olacak yaşına rağmen Kamil Korat Bey hiçbir zaman fikirlerinden ödün vermedi. Aynı fikirlerini mezara kadar taşıdı. Ben Kamil Bey’den önce ölen arkadaşlarımızın da aynı olduklarını biliyorum. Mehmet Asi de onlardan biri idi. İnandıkları doğrultusunda gitti Asi. Kıbrıs’a devrimci düşünceyi taşıyanların başında geliyordu. Daha önceden ölenler de vardı pek tabi ki… Kutlu Bey’i unutan mı var? Onca yalnızlığına rağmen Kutlu Bey de baskılara direndi. Ölümü bile göze aldı Kutlu Bey. Ve bir gece kalleş kurşunlar ona kıyarken onu da kaybetmiştik. Mağusa’dan yitirdiğimiz arkadaşlarımız da vardı bu arada. Aytaç Hoca da buradaki haksızlıklara ve de umutsuzluklara direnerek genç yaşta geçenlerde ölüp gitmişti. Orhan Bahtiyar arkadaşımız da Beyefendi ve ilerici duruşuyla hep akıllarda kalacak. Sarper Ufuk arkadaşımızı hiç unutmayacağız… Onu da sessiz sessiz yitirdik. Kamil Bey her zaman karşılaştığımız dostlarımızdan biriydi. Onunla sanırım bir ondört yıl kadar önce Londra’da tanışma olanağı bulmuştum. Ben oraya bir kurs için gitmiştim. Kutlu Bey daha yeni öldürülmüştü. Leyton’daydı sanırım. Bir arkadaşıyla dolaşıyordu ki kardeşim Hamza onlara seslendi ve yanımıza gelip tanışmıştım Kamil Bey’le. O oldu, Kamil Beyle burada da devamlı buluştuk. Onun hikayelerini ve anılarını dinledik. O bize bir ağabey ve bir büyüğümüz gibi hitap etmez bilakis bir arkadaş gibi yaklaşırdı.

Ben genelde hep aldığım turist gruplarını Büyük Han’a da götürürdüm. Otuzüç yıllık turist rehberiyim aynı zamanda. Öğretmenlikten öncedir rehberliğim ama son yirmi yıldır bu hep aksamıştır. Çünkü zaten turist yok memleketimizde. Onu da oradaki bir kahvehanede devamlı arkadaşlarıyla tavla oynarken görür  ve seslenirdim. Kamil Bey illa oturmamı ve sohbet etmemi ister hatta muhakkak bir içki de ısmarlamak için bana seslenirdi. Turist gruplarına Büyük Han’da ancak on dakikalık bir müddet tanırdım. Onlar etrafı görüp ihtiyaçlarını da giderene kadar zaten hemen on dakikayı geçmezdi. Ayaküstü Kamil Bey’le sohbet ettikten sonra oradan ayrılırdım. Üç sene var devamlı onunla o Büyük Hanın kahvehanesi’nde buluştuk. Hep sohbet ettik. Bana devamlı kardeşim Hamza’yı sorardı. Hamza ile de yakından tanışırdı kamil Bey. Ama artık onu orada göremeyeceğim. Su içmek veya meşrubat almak için girdiğim kahvehanede Kamil Bey hiç olmayacak. Anısı önünde eğilmekten başka ne yapabilirim ki…

Kamil Bey’i sonsuza uğurlarken, bugünlerde toplumumuzda hüsranlar ve umutsuzluklarda konuşulmakta. Bunun yanında toplumumuzun yokolacağı da konuşulmakta. Ve gerçekten bu gözle görülür bir durum. Kamil Bey’in de  uğruna mücadele ettiği toplumumuz  artık tarih sahnesinden silinecek. Kamil Korat ve arkadaşları işte bu hallere düşmemek için, Kıbrıstürk toplumu acılar çekmesin diye mücadele etmişler ve toplumumuzu örgütlemeye çalışmışlardı. Onları anlamak istemeyenler veya ileriyi göremeyenler onları acımasızca katletmişlerdi. Kamil Bey’in acı sonu planlıdır veya değildir. Trafik de toplum fertlerinin bir düşmanı değil mi? O da bizi mahvetmiyor mu? Ama bir de toplumumuzu mahveden bir trafik keşmekeşinin de varlığı dikkat çekmektedir. Kıbrıstürk toplumu sadece adayı terk etmiyor. Kıbrıstürk toplumunun fertleri acıdan,trafik kazasından, hüsrandan ve umutsuzluktan kanser, kalp krizi ve karamsarlıktan da hayata veda ediyor. Daha bu hafta birkaç gencimiz trafik kazalarından ve birkaç insanımızı da kalp krizi ve kanserden toprağa verdik. Baflı Osman abiyi mi (Emekli Polis) yazayım, Mağusa’nın en iyi yürekli insanlarından iyi ve dürüst insan Doğan Polis’i mi buraya, yoksa arkadaşımız Yurdaer’in daha 22 yaşındaki oğlunu trafik kazasında kaybetmesini mi yazayım. Ama bu durumların direk veya indirek yaşanan toplumsal travmalardan olduğunu da yazmak gerekmektedir.

2000’li yılların başlarında büyük bir kalkışma ile umut ve sevinçle rejimi değiştirmeye çalışan Kıbrıstürk toplumunun zavallı fertleri, istençlerinin seçim hesaplarına kurban edilmesini yaşadılar. Beş yıllık bir hükümet için halkın değişim arzusu heba edilirken, beş yıl sonra sağ ve fanatik unsurlara dayalı döşeli hükümeti hediye edenler, bundan sadece hicap duymalıydılar. Şu anda ise kıs kıs gülerek, UBP yıksın, etsin, yapsın, sonra da biz tekrar tahtaravalliye binerek yaptıklarını hazır bulalım kumpası içindeyseler vay bu halkın yaşam ve direniş arzusuna diyorum. Bir defa daha halka gene hüsranları yaşatacaklar demektir bu zatların tekrar devr-i iktidarları.

Meclise hiç bulaşmamış ama halkın kaderini umut iklimine çıkaracak YKP gibi namuslu demokratların içinde bulunduğu demokrat ve ilerici örgütler harekete geçip öncülüğü almalı ve hep birlikte halkı da kapsayarak, serbest piyasa martavallarına da kulak asmadan, düze çıkma mücadelesine girerek bir çözüme ve barışa ulaşılmalıdır.

Umutsuzluk, hüsran ve karamsarlık kaderimiz değildir. Kamil Koratların mücadelesi mücadelemize ve hayatımıza örnek olsun diyorum.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
234AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin