yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeni yılın ilk makalesini yazarken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeni yılın ilk makalesini yazarken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Gün Salı olup 2013 yılının ilk günü olmaktadır. Senenin ilk makalesini yazmak için sabahın seherinde güneşin bahar ılık ısıtısı ve parlayan aydınlık günün ufak esintisinde yazımı yazmaya başlıyorum. Arada kısık sesli ratyom müzik veya yine yılın ilk basın özetlerini okuyan sunucunun haberleri kulağımı tırmalıyor. Belkide ilk yüzleşme Siyasetcinin artık tatını kaçırdığı “Yalan söyleme tatlısı” oluyor. Öyle ya; Başta bizimkiler olmak üzere şu artık duyana tatlı ama gerçeği bilene iğrenecek sözcükler sıkılmadan sırf adet yerini bulsun diye söyleniyor; “Yeni yıl tüm halkımıza hayırlı olsun ve adeletli demokratik yaşam larında daha ileriye gidilsin” sözcükleri artık hayata hiç uygulamada koymayanların ağzına artık çok garabet oluyor. Öyle ya adet yerini bulsun diye “Tüm halkımıza” denilirken aslında daha ilk uygulamadan nasıl ayrıcalıklar yaptıklarını ve halk değil “yüce partili” yaşam “Adaleti uyguladıkalrını” yaşamın her alanında yaşadık. Ama her konuda olduğu gibi gerçekte hiç ama hiçbir konuda olsun demokratik özgür ve halk ortak paydaşlığı uygulama yapmayan poletikacı birden koltuk havaricilikle tüm halka “Yeni yılda daha iyi adalet demokrasi” diliyor. Sanki bu göklerden inecek “ayet” gibiymiş! Yine bukadarla kalınmadı. Senenin son gününde uçağa binip Erdoğana giden ve saatlik görüşmeden sora Kuzey Kıbrısa dönen İrsen beyin açıklamaları da işin tatlı yalan döneminin tadını kaçıran zehileyici ilaç oldu. Çünkü durmadan “bağımsızlık” nakarıtını övgüyle övünçle kulanan bizim efendiler birden ödenecek “Hayat pahalılık mühdesini” dahi Erdoğanla yapılan görüşme sorası bize verdiler. Türkiyedeki belediye başkanları dahi yapacakları bazı uygulamaları önce Erdoğan ile görüşme sora açıklamayı yapmadıkları gerçekler dururken belli ki bizim kiler sık sık kulandığımız bilmem kaçıncı il olayının dahi gerisine düşüp siaysal yetkilerin nereye gelindiğinin net kanıtı oluyor. Varsın arada bir “bağımsız” sözlerini tekrar tekrar içi boş ama bağırararak haykırsınlar! Bir başka ironi yandaş kul pastalı medyadan geldi: Neymiş; 2012 yılı krizler ve sorunalrla geçti keliemelri yazıldı. Halbuki hem sene içi hemde takıntılı poletikacıları hala yılın “başarılı” olduğunu söylüyorlar. Hatta ayni gafı hep yapmakla poletik yaşamı geçen saraydanda geldi; Oda geride kalan yılın olumsuzluklarından söz etti! Oysa özelikle Türkiye makamcılarla bir resimde olurken veya iş övünmeye gelince “uçanlar, isdikrar nutku çekenler, gurur duyup havalananlar” yıl içinde bolca gövde gösterdiler! Dahası Lefkoşa belediye iflasını ilan ederken, Ercan havalanı teslim edilirken ve dünyada en çok dikat edilen enerji konusunda onuda Anadolulaştırıaran karara imza atılırken hep “gurudan, başarıdan” söz ediliyordu!

Yılın ilk gününde hem yazmaya hemde arada ratyodan uçuşan basın mahşetlerini izlerken istemeden etkilenerek de konuya eklenti yapıyorum. Bu arada benim 1979 yılında ilk önemli Kıbrıs araştırmam olan Kuzey ilhak analizim sanki seneler sora tekrarına tanık oluyordum. Belkide benim İrsen Erdoğan görüşmesi sorası ortaya çıkan açıklama bilgisi dahi bunun nereye gelindiğinin kanıtı oluyordu. Bir başbakan gidiyor başka ülkeyle görüşüp “Hayat pahalılık müjdesi” veriyor! Kendi ekonomik alanı kararları alınıyor ve en öenmlisi Kamusal borçalrın şekilendirme anlaşmasıyla kaynak alıyor! Buna ek olarak kendi ülkesinde Elektrik santraleri varken ve bunları içsel yenilemeden doğal enerji yapısı kurma şansı varken, Elektriğin Türkiyeden gelme “müjdesini” veriyor! Tabi bir çok yerel işi Türkiye sermayedarlığa teslim etmesi işin tamamlayıcı tanımlaması olmaktan öteye anlamı yoktur. Bunlar madalyon bir yanında olurken, yine herkesin bildiği yeni buyurganlıkla dün küfreleşerek ayrışanlar birden geriye dönüşle büyük projesin yapısına adım atıyorlardı. Böylelikle bize Sermaye el değiştirme, işbirlikci poletikacı, genel ilhaklaşma adınlarının adeta yeniden üretilip ısıtılarak günceleşmelerini karşımızda bulduk. Tabi bunlar bir tarafta olup biterken ve buradan gidenler yeni yılda mutluluk diledikleri insanına jurnalcilik yaparak Erdoğan kıyakı yaparlerken, Lefkoşa sokakları başka ses veriyordu. Özelikle seneye damgasını vuran ama ne çözülen nede sorunardan bir kelle giden batırılan Belediye ve ödenmeyen maaşlar sorunu ayakta dimdik bekliyor! Belkide Kuzey Kıbrıs yılık tabloda Lefkoşa belediye ve Ercan teslimiyeti tarihsel gelinen aşamanın en direk resmi oluyor. Ama bunlar hiç yokmuş gibi sasaçmalık kelimesi dahi az gelecek irsenin şu açıklaması yeniden duyuldu: “Rumlar yardım istiyorsa bize baş vursunlar; Biz bunu Türkiyeye iletiriz” diyordu! Postacılık Feodal göreve atandı: Oysa Türkiyenin durumu ve hele Kuzeyin gerçeği ortadayken dil durmadan bir şey söyler. Tıpkı maaşları almayan Beldiye çalışanlara o uydurulamayan dil söylemiyle “Terörist” demekteydi. Oysa bir hukuk olsaydı batırılan belediyenin sadece bir borçlanmasını hükümet onayı ile yapması nedeniyle kendi dahi o koltukta değil yargıda olacaktı!

Tamda Güneye veya Kıbrıs Cumhuriyetine değindik ya; Onların 2012 yılı beklide bizim onlara senelerdir anlatığımız İMF ve Neoliebnralizmin ne olduğunun acı kanıtlarla yaşamalarının yüzleşmesi oldu. Kıbrıs Cumhuriyeti geçen yıl İMF ve Troykayla bizim 12 Eylül ve sorasının yapılandırma Ekonomik reçetesi orda uygulanıyordu. Artık Kamusal yapısal mucize Kıbrıs örneği tarihe karışıyor ve AB ile İMF ortak dayatmalı Neoliberal yapı gerçekleştiriliyordu. Ne tesadüf: Yine tamda denizden gaz araştırmaları ve çıkarması başladığı günlerde ayni süreç yaşanıyordu. Kıbrıs yeni bir sürece takılırken AİHM tarafından kurdurtulan ve Türkiyenin iç hukuki yapısı olan Tazmin komisyonu özelikle trkiye ve diğer yabancı sermayedarların ele geçirdiği Rum mülklerinin takası veya tazminatla el değiştirme hareketelrini de hukuki uyumluluk hale getirdi. Bunlar bize gelecek Kıbrıs dizayini için net mesajlardır. Başka mesaj ise pek yazlııp sorgulanmayan İngiliz üstlerinden geliyordu. Benim her bilgiyi değerlendirip yazdığım köşelere taşıdığım olaylar net olarak tekrarlaınıyordu. Üstelerden Suriye ilgili yapılan isdihbaratlar Türkiye üzerinden ve Amerikanın izniyle Suriye “Muhaliflere” verilerek Suriye ordusunun hareketleri denetlenip engelenme çabasına adamız katılıyordu! Bunlar size bir şey ifade ediyormu?

Dünya ise klasik son dönemin yeniden tekrarıyla yeni yıla girdi. Kapitalist kriz ve Ortadoğu krizi; Bunlar belli ki önümüzdeki yılda da gündemde olacaklar. Amerikanın milli uçurum mali krizinde olduğu, AB aşmazlı borçalr hep konuşulacak. Ortadoğuda Suriye olayı yanında Kürt sorunları, iran şer ekseni diğer Arap ülkeleri din mezjep ve sermaye pazarlı kısgaçta bolca haberlerle ama çoğuda probagandalaşarak devam edecektir. Bunlar arasına sıkışacak Kıbrıs Güney yeni seçimle yeniden paylaşımla piyasalaşacak Kuzey ise kağoslarla sermaye el değiştirme ilhak sürecinde önemli gelditler yaşanacaktır. Bunlar yeri geldikçe yazılıp çizilecek. Ama çoğu özelikle bizde brakın direnci yapılışı dahi duyulmadan gerçekleşip gidecektir. Bizde Kıbrıs sorunu en zayıf iç dinamik döenminde bulunur, Türkiyeleşmenin en hızlı süreci yaşanır, içte belediylerden kamuya iflaslar ayuka çıkar güdük iş adamlarımız hala “bana verde” dururken nasıl Kıbrıs yazılım süreci herhalde fazla merak edilecek konu değildir. En iyisi koltukcuların yaptıkları gibi “Yalah bismilah” çekip meyhanede kadeh kaldıralım!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
240AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin