Seçimler boykot ve Zarrab olayı – Ulus Irkad

481

Gene seçim denilerek, Türkiye’de bir fecaat arzeden ,TL’nin dünya borsalarında, para piyasalarında en az %30 değer yitirmesinden mütevellit olaylar ve de Zarrab olayları sanırım başımıza çok şeyler açacak hatta bugün asgari ücret alan veya çok az maaşla evini geçirdirmeye çalışan insanlar bunun farkındalar. Aldıkları maaşların ayı bile bulmayarak eridiğini herhalde görüyorlardır. Bunun yanında içinde ideolojinin siyasetin ve de felsefe ve sorunların  olmadığı içi boş seçim kampanyaları devam etmekte. Çözümün, geleceğin konuşulmadığı ama genç yüzlerin, gülen yüzlerin ve de yakışıklı, güzel adayların konuşulduğu bir seçim kampanyasıdır ki gidiyor. Ama seçimin içi boş. Evlere şenlik. Bir apolitikliktir ki gitmekte. Öte yandan da Türkiye basınında seçimlerden fazla, evlilik tazminatları, yalılar, sevgililer ve de aşklar geçiyor Kıbrıs denince. Sağolsun bir siyasimizin aşk maceraları seçimleri de örtmüş. Açık açık seçimlerde  ilk defa olarak seçimlerin birşey getirmeyeceğini, oy vermenin bir mana ifade etmediği bağıra bağıra söyleniyor. 43 yıllık  “KKTC” (!) tarihinde ilk defa olarak, bu kadar boş, bu kadar abes, hiçbirşeyin ciddi ciddi tarışılıp konuşulmadığı, insanların ne için aday oldukları bile belli olmayan, ne için meclise girileceğinin de bilinmediği bir seçim havası var. Adamın vizyonu yok…Ansızın milletvekili olmaya karar vermiş.Baskıyorsunuz TV ekranlarında arz-ı endam etmekte. Ama söylediği kelimeler de sadece 500 yekün tutan kelime haznesiyle ilgili. Kitap ve gazete okuduğundan oldukça şüpheliyim ki bu şüphem aslında en başta görev yapanları da kapsamakta. Son zamanlarda TL’nin değer yitirmesinden ötürü vizyonu nedir, bir kurtuluş modeli var mı, o da belli değil. Sanki de meclise girmek eskiden de gelen bir adetle iş takibi yapmak, ihale tacirliği ve de kıyaklardan faydalanmaya dönmüş gibi bir hal var. Adam sankide geçiyordum uğradım haliyle seçime katılmış. Peki ama nereye gidilmekte? 1981 ve 1990’lı yıllardaki  seçimlerde yapılan  gizli darbeler ve sonrası yapılan gizli müdahalelerle kuşa çevrildi Kuzey Kıbrıs’taki siyaset. Ben ne istersem olayım seçilirim imajı her zaman için etkili. Üstelik sol adına ortaya çıkanların ihaneti, baştaki sağ partilere bir şekilde benzeşmeleri ve de şu anda katılan tüm partilerin kendilerini birbirlerinden ayıracak pek kesin farklılıklarının da olmaması da başka bir sorun. Seçimler de memleketin halini andırıyor. Hüsran ülkesi…

Türkiye de esasında son 90 senenin çöküşünü yaşamakta. Yeni reform paketlerinin, demokratikleşmenin, Kürt Sorununun, adaletin ve sosyal devletin bir şekilde katledilmesiyle, sorunlara çözüm bulamamanın getirdiği sorunlar, Türkiye’nin gerileşmesine, başarısızlıklarına ve de dünya genelinde her yerde geri kalmasına sebep olmuş. Sınırsızca çevreye yapılan katliamlar, düşünce düşmanlıkları, demokrasi ve örgütlenmeye getirilen sınırlamalar, aydınlara karşı düşmanlıklar Türkiye’yi bugünkü dinci gericiliğin batağına sokmuş. Dinci gericilik ve dogmatizm, Türkiye hantal devletinin komşularıyla ilişkilerini de berhava etmiş. Türkiye bir anda tüm dostlarını kaybetmiş durumda. Ekonomik çöküntü sadece Zarrab olayı ile başlamamıştı, daha önceden de vardı. Yanlış teşhisler, tek adam totaliterizmine ve de otoriteryanizmine gitmek, sorunların daha da çözülemez olmaları, son dört senedir Güney-doğu ve Güney sınırlarındaki hatalar, DEAŞ’la balayları, Türkiye’nin sorunlarına daha da sorunlar eklemiş. Turizminden, ihracatına kadar bu yanlışlar etki etmiş, “TL” sıfırlanmaya doğru gidiyor. Bu sadece uçak düşürülmesiyle ilgili değil, bu düşünce sistemiyle de ilgili. Tarihsel, sosyal ve kültürel olaylarla da ilgili. İdareci egemen zihniyetiyle de ilişkili. AB ülkeleriyle ve ABD ile dalaşan, Komşularıyla ilişkileri bozulan Türkiye, son Zarrab Olayı ile de artık dengesini kaybetmiş.

Tüm ekonomisini ,siyasetini ve de özgür iradesini Türkiye’ye devrederek kurtuluşu ondan bekleyen Kuzey Kıbrıs bu curcuna içinde seçime gidiyor. Özgür iradesi yıllardır engellenen, Türkiye’nin alt muhtariyeti olarak dünya hukukunda yeralan Kuzey Kıbrıs, yapacağı seçimlerle neyi isbat edecek ki? Hele bu curcunada TL değer kaybederken, ekonomisi, enflasyonu, develüasyonu,  dibe vurdurduğu herşeyiyle, refahın yokolmasıyla, insanları geçim derdindeyken, iradesini bırakın, nüfusu belirsiz ve oy pompalamaları ile Türkiye tarafından demokrasisi de , insan hakları da ayaklar altındayken, neyin isbatını yapacak, neyi kurtaracak ki?

ABD’de, New York’ta Zarrab Olayı devam ediyor. Gün be gün AKP’li bakanlar ve Tek adamlığını ilan edip, yargıyı, yasamayı, yürütmeyi kendine bağlayan tek adamı, ülkeyi karanlıklara ve belirsizliklere doğru götürürken, bizdeki seçimleri boykottan başka ne çare kalıyor ki, onu merak ediyorum…