YKP Kıbrıs’ta yaşanan işgali ve fetih sürecini reddeder ve bu durumu bertaraf etmek için içte mücadele dışta uluslararası dayanışma çağrısı yapar [Kurultay Kararı 5]

Kurultay Kararı 5:

YKP Kıbrıs’ta yaşanan işgali ve fetih sürecini reddeder ve bu durumu bertaraf etmek için içte mücadele dışta uluslararası dayanışma çağrısı yapar

Kıbrıs’ta bozulan Anayasal Düzeni yeniden kurma iddiası ile 1974’te Kıbrıs’a askeri müdahalede bulunan Türkiye, askeri müdahalenin hemen arkasından, Cenevre konvansiyonlarına aykırı olarak adanın kuzeyine kendi nüfusunu taşımıştır. Kıbrıslı Rumlardan kalan evler, bahçeler, tarlalar ve arsalar bir “savaş ganimeti” olarak dağıtılmıştır.

TC Devleti, aradan geçen kırk yılda, adada bozulan anayasal düzeni yeniden kurmak bir yana, işgalini perçinleyecek ne gerekiyorsa onu yaptı.

12 Eylül faşist cuntası döneminde, cuntanın başı Kenan Evren, BM ve Uluslararası hukukun tüm uyarılarına rağmen, Denktaş’ın daha uzun süre lider kalması için göstermelik “KKTC” ilanına da onay verdi.

TC ve işbirlikçileri, TC’nin adadaki askeri ve sivil varlığını garantiye alacak şekilde, adanın kuzeyinde kendisine bağımlı bir siyasal ve ekonomik yapı inşa edildi.

Anayasal düzeni kurmak yerine, adanın kuzeyinde yeni ve modern askeri tesisler inşa ederek pek çok toprağı telleyerek, duvarlarla çevreleyerek, askeri tesis, yasak bölge ilan edildi.

Adadaki sivil ve askeri varlığını koruyup kollayacak, kendine bağımlı “şükrancı hükümetler” ve “anavatancı liderler” lehinde seçimlere müdahale edildi.

Adada barış lafını ağzına alan, Kıbrıslı Rum barışçılarla görüşen Kıbrıslı Türkler anında “hainlik ve ihanet” ile suçladı ve Türkiye medyası dâhil Kıbrıs’taki yandaş gazetelerinde kişileri hedef gösterildiler.

Bir devletin vatandaşına vereceği en hayati kaynaklar ne ise, şimdi onlara da el atılmaktadır…

Türkiye’nin son on yıldır siyasi iktidar erki olan AKP ve başkanı RTE, bu çerçevede en başta elektrik, su, telefon gibi kaynakların üretimi ve dağıtımını kısmen ele geçirmiştir. Yakın zamanda sonra da geriye kalanını, getireceği suyun ve yanı sıra getirmeyi tasarladığı elektriğini kontrollerini, kendisinin belirleyeceği bir kurulu yetkili kılarak, kısmen de özelleştirerek tamamlayacaktır.

Bu arada Kıbrıslılara ait mülklerin TC ve yandaş sermayeye peşkeş çekilmesine, kıyıların ve ormanlık arazilerin betonlaşması ile sona eren devasa otel inşaatlarına, Türkiye’de izin verilen kumarhane izinleriyle donatıldı.

Kıbrıslılara ait küçük işletmeler, çarşı-esnaf el değiştirirken, gündelik yaşam da yabancılaştı, Kıbrıslılar üretimden koparıldı.

Yol ve sair altyapı inşaatlarında TC’den gelen firmalar cirit atmakta, kaçak işçilik ve iş cinayetleri sıradanlaşmaktadır. 1974’de adada anayasal düzeni tesis etmenin yanı sıra, “Barış ve Özgürlük” de taşıyacağı iddiasıyla yapılan TC işgalinin aradan geçen kırk yılda, ne yazık ki Maraş gibi bir hayalet şehir geriye kalmıştır. Kapalı Maraş, adamızda, 40 yıl önce gerçekleşmiş işgalin, artık resmen ve cismen fetihe dönüştüğü bir utanç tablosu gibi yıllardır orada durmaktadır.

Aradan geçen kırk yıl, işgalin bir sonucu olarak ortaya çıkan ganimetçi zihniyetin, buna karşı yükselen hem Elen ve hem de Türk Milliyetçi tepkileri, Kıbrıs’ta ve Kıbrıslılar arasında, birleşmenin değil ayrılığın, barışın değil karşılıklı güvensizliğin kaynağı olmuştur.

Bu çerçevede YKP, Kıbrıs’ın kuzeyindeki bu işgal ve fetih durumunu reddeder ve bu durumun bertaraf edilmesi için içte mücadele, dışta sol ve barış güçleriyle uluslararası dayanışma çağrısında bulunur.