yaklaşımlarHalil PaşaMüzakere sürecinde Akıncı ve Talat "farkı" 1 - Halil Paşa
yazarın tüm yazıları:

Müzakere sürecinde Akıncı ve Talat “farkı” 1 – Halil Paşa

Yeniçağ podcastını dinleyin

halilpasaBİLGİ YOKSA GEYİK VAR…

Çözümün Akıncı’nın gayretiyle geleceğini düşünenler, aslında müzakerelerle ilgili olarak elle tutulur somut bir açıklama yapılmadığının farkında olsalar gerek; “müzakerelerin gizli olmasının” doğallığını terennüm ediyorlar. “Nerede görülmüş ciddi konuların, öyle şeffaf bir biçimde tartışıldığı” mealinde bir de siyasi bilgiçlik taslayarak akıl oyunlarına başvurmaları yok mu!..

Yani müzakereler boyunca zivaniya-tiyatro-yasu-merhaba ve geyik muhabbetleri şeffaf.

Çözümle ilgili siyasi ve ekonomik sorunlarda liderlerin ve görüşmecilerin öneri ve tartışmaları ise siyasal partilerin, sivil toplum örgütlerinin ve halkın şeffaf bir biçimde bilgilendirilmesini gerekli kılmayacak kadar ciddi konular…

Akıncı seçilmiş. Yetki verilmiş. O da eğer bir sonuca ulaşırsa referanduma sunarmış.

O zaman her neyse referanduma sunulacak olan öğrenirmişiz!.

Bugünlerde buna benzer argümanların, kendisini “aydın” ve “demokrat” diye tanımlayan insanlarımız tarafından tweet ve facebook üzerinden yazıp paylaşıyor.

UBP’den Hüseyin Özgürgün’ün, Akıncı’yı sırf müzakerelerle ilgili yeterli bilgi vermedi diye eleştirisine ve bu nedenle de görevden alınabileceğine (ki yasaya göre müzakereciye yetkiyi veren KKTC Meclisidir) ilişkin çıkışını da gerekçe göstererek, müzakere sürecinin siyasal partilerden, derneklerden, sendikalardan ve halktan gizlenmesinin canhıraş savunuculuğunu yapıyorlar.

Bu tezahüratçılara göre; “eğer Akıncı UBP tarafından eleştiriliyorsa o zaman müzakere süreci mutlaka iyi gidiyor” demektir ve bu durumda her kim ki Akıncı’yı eleştiriyorsa “çözüme karşıdır ve kötü niyetlidir!..”

Tabii çözüm sürecine ilişkin nelerin konuşulduğuyla ilgili ortada elle tutulur bir bilgi falan olmayınca da, sanal ortamlar, bu tür sığ siyasal yorumlardan ve geyik muhabbetlerinden geçilmiyor.

Müzakere süreci halk nezdinde “bilgi yoksa geyik var” tadında mı ilerliyor?

Bir yönüyle öyle…

DÜN DÜNDÜR BUGÜN DE BUGÜN

Aslında benzeri bir süreç Talat’ın liderlik döneminde de yaşandı. Bir zamanlar Kıbrıs sorunun çözümüne ilişkin müzakerelerde rahmetli Denktaş’ın siyasal partileri ve halkı bilgilendirmediğinden şikayetçi olan Talat ve CTP’liler, Hristofyas ile müzakerelerde şeffaf olmadıkları için basın önünde eleştiri yönelten siyasal partiler, sendikalar ve sivil toplum örgütlerinden oluşan “Kıbrıs Barış Platformu”na da aynı şekilde karşılık vermişlerdi.

“Ne yani, ne görüşmelerde konuştuklarımızı da mı size söyleyeceğiz?”

Nerde görüldü böyle uluslararası görüşmelerde konuşulanları (bu arada Kıbrıs’ta iki cemaat ya da toplum değil ama iki ayrı “ulus-devlet” benzeri bir siyasal oluşum olduğunu da CTP ve Talat sayesinde öğrenmiş oluyorduk-hp) öyle halkla paylaşmak?

O yıllarda TDP de Kıbrıs Barış Platformu içerisinde yer alıyordu ve her iki lidere (Talat ve Hrisftofyas) yapılan; “müzakere sürecinde şeffaf olunuz” çağrısının altında, diğer örgütlerle birlikte imzası vardı.

Eh şimdi devr-i Akıncı, ne desin eski partisi?

Kırk yılın sonunda, siyasi ufkumuzu da Türkiye’den kopyaladık. Demirel olsa basının önüne geçer; “Dün dündür, bugün de bugün” der noktayı koyardı.

ÇÖZÜMÜ İSTEYENLERLE BİLGİ DE PAYLAŞILMALI

“Çözümü istemek” adada barışa giden yolda ilk şart olsa da, salt istemekle, hele de liderlerin basın önüne geçerek istek belirtmeleriyle gelecek bir şey değildir çözüm.

Bu nedenle çözüm için müzakerelerin nasıl gittiği konusunda kamuoyu aydınlatılmadan yaşanacak bir referandum ile referanduma sunulacak çözüm metinlerinin kamuoyu ile paylaşılarak hazırlanması, olası bir çözümün yaşaması için olumlu katkı sağlarken; eğer referandum sonucu olumsuz çıkacak olursa, iki cemaatte yaşanacak olası hayal kırıklıklarını biraz olsun hafifletecektir.

Dahası müzakere sürecinde şeffaflık ve bilgi paylaşımı, liderlerin, müzakerecilerin ve nihayet teknik heyetlerin görüşmeler boyunca daha sağlıklı sonuçlar üretmelerine de yardımcı olacaktır.

Bugünkü gibi süreç, liderler, müzakereciler ve teknik heyetler ile TC Dışişleri Bürokrasisi arasına sıkışıp kalırsa, en az Talat döneminde yaşanan olumsuzlukların bir kez daha yaşanması büyük olasılıkla mümkün olacaktır.

Akıncı madem ki çözüm vizyonuyla oy istedi ve hala öyle bir yükümlülük aldığını dillendirmeye devam ediyor, o zaman çözümü isteyenlerle bilgiyi de paylaşabilmelidir.

Çünkü çözümü oylayacak da, yaşatacak da çözümü isteyenlerin, siyasal parti, sendika, sivil toplum, esnaf, bizzat toplumların kendileri, yani en geniş medyatik tanımı ile Kıbrıs kamuoyudur

Yazı bitmedi. Önümüzdeki makalede müzakere sürecinin biraz daha derinine inerek, kaldığımız yerden konuyu tartışmaya devam edeceğiz…

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin