yaklaşımlarÖzkan YıkıcıHatırlayabilmek mi! – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Hatırlayabilmek mi! – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yaşadığımız günler çok karışık ve karanlık yönleri ile dolu. Hem yaşadığımız hem de yaşananı birden anımsamak da önemli hal almaktadır. Gerçekten, insanlar hep geçmiş derken, genel gerçekleri ile doğrusuyla yanlışın geçmişini anımsamak istiyormu? Yalan ile gerçek ayrımlı yakın tarihi hatırlamak ister durumdamı? Bu sorular hep sorulup yanıtsızca geçiyor. Oysa, özellikle Mart ayına girince, baharın da uyarısıyla, yaşanan günlerin karanlık kabusu içinde ilgisizlikle onursuzca teslimiyet cenderesinde yaşarken, bana hep yakın tarih işaretleri dokunurcasına gelip ta içime oturur. Gerçekten; dilin dediği gibi yakın tarihi anımsayarak günümüzle sorgulamak istiyormusunuz? Buyrun, bahar girişimli Mart dolaşımlı ilk günlere dalalım. Şöylesine yazıyı okurken, yakın günleri de hatırlayalım.

*****

Hatırlarmısın bilmem, şarkısıyla daha Martın ilk gününe takılalım. Çok değil, gözlerimizi yarı açık brakarak ikibinlerin başına ulaşalım. Amerikan BOP anlayışı ile ikinci hedef ırak işkal provalarına gelelim. Gemilerin AKdenize gelişi ile Askerlerin hangi karaya çıkıp ırakı işkal edecek haber algılarına takılalım. Mersin açıklarında veya isgenderun yakınlarına gelen ABD kocaman gemielrdeki, parıldayan asker ünüformalarına gözlerimiz gelsin….. Tam da bunlar olurken, TBM toplandı. Yeni ABD siyasal projeli AKP iktidarının ilk sınavı Türkiye parlementosunda tesgere olarak uygulamaya giriyordu!…. AKP, batı ve özellikle ABD yoğun desteği ile BOP projesinin “ılımlı İslam” ayağı ve bölgesel model olarak ilk sınavdan geçiyordu!

İsim daha baştan konuldu. Baharın ilk Mart gününde konu tesgerenin geçmesi ile hem Türkiye direk ırak bataklığına girecek, Amerikan askerleri üstlerle Türkiyenin her tarafında varlığını yaygınlaştırıp, ırak işkaline buradan da katılacaktı! Üstelik; AKP mecliste çoğunluğa sahipti! Fakat, Türkiye kamuoyunda önemli tepkiler vardı. Barışçıl kamuoyunun gücü sokağa dek yansıyarak “Savaşa ve işkale hayır” sesleri yükseliyordu. Sonuç mu: TBM Mart tesgeresini ret etti!Hem de Erdoğanın kendi parti içinde onca müdahalesine rağmen….

Amerikan askerleri Mersin açıklarından ve isgenderun yakınından yönelip Basra körfezine gider. Mart tesgeresi Türkiye yakın tarihinde, savaşa karşı önemli bir sayfa olarak yazıldı. AKP liderliği, Amerikadan defalarca özürler diledi. Kafalarındaki ırak işkalli Kerkük ve Musulun “82 83 il olma” hayali de rafa kaldırıldı….

Aradan fazla yıl geçmedi. Bu defa Suriye için benzer tesgere sunuldu. Brakın AKP partilileri, zamanında ırak işkaline karşı çıkan CHP de koştura koştura Milliyetci dürtülerle eveti bastı. Eskiden girilemeyen işkal ırakta neleri yaratığı da ordadayken, ayni düşünce okunamadığı için, şimdi Suriye Afrin veya öteki genel Kuzey Suriye tanpon oyunu oynanmaktadır! Mart tesgeresi ile ırak olayı ve şimdi benzer Suriye tesgeresi çelişkisi yakın tarihin sorgusuna da neden olması gerekir: hangisi doğru? Belli olan; Mart tesgeresinde kamuoyu savaşa karşı direnirken, Suriye tesgeresinde sadece savaş değil yeni rejimin de iç politik oy devşirme hesabı da konuluyor. Şimdi, brakın barış eksenini, kelimesinin dahi suç kabulendiği Türkiye gerçeğinden haberler alıyoruz! Tabi, Kuzey Kıbrıs aynen bu havaya akor tutup destek saçarak, olayları o pencerede sıkıştırmaktadır….

Mart tesgeresini anımsamak istermisiniz! Yoksa, günümüz savaş sürecinde yeni koşulların savunucusumu olacaksınız. Aslında, burada barışın şakşaktan öte siyasal etken olarakkulanılma koşulu önemlidir. Bundandır ki yakın tarihin bu önemli günü kamuoyunda unuturularak, gazeteler yazmayarak yok sayılmaktadır! Sayılınca da ıraktan kurtulunan belanın Suriye semalarında şeytanla buluşmanın sonucuna geliniyor……

Hatırlarmısın bilmem: Yakın tarihin acı gerçekleri ile dün dündürün şimdilerde Bu gün ile bütünleşme resmini! Mart baharında 4 Martındaki Güvenlik Konsey toplantısı sonrasındaki yapılanları kaçınız bilmek ister? Sakın ha! Ezberiniz bozulur. Tabusal sloganınız silikleşir… B.M. toplantısı ile Kıbrıslı Türk makamcıların Kıbrıs Cumhurieyti koltukalrına, görevlerine dönmeleri önerilir. Türkiye Başbakanı İnönü de bu konuda mektup yazar! Fakat, bizimn liderlerimiz bunu kabulenmez. Sonuçta Güvenlik Konseyi de bildik Kıbrıs CUmhurieyti kararını alır ve Türkiye de buna evet oyu verir!

Güvenlik Konseyinde Mart başında peşpeşe yaşanan bu politik durum kayıtlıdır! 64 Yılının Martında yaşanılan bu gelişme, yokmuşcasına da hemen başka ezber, tabusal kural la probaganda algısına eklenir: “Rumlar bizi kovup, Cumhurieyti kendileri sahiplenir” denir! Bu, probaganda kararı olarak günümüze dek yaşatılıyor. Hat ta, fırsata göre Kıbrıs Cumhuriyeti hakları diye talepler istenirken, istenmediği anda da Kıbrıs Cumhuriyeti hayaldır probaganda çelişkileri de yerine göre hep yapıldı……

Ne garipti ki ayni dönemde olan gelişmeleri de hatırlarmısınız! Örneğin, 9 Mart günü anılacak Baf olaylarının ayni süreçte olmasının bağdaşlığını bütünsel olarak yapma şansımız varmı? Ama, 9 Mart günü yapılacak törenlerle Kıbrısta Bafta yapılanlar vurgulanıp, Rumlarla bir arada yaşanılmayacağı da söylenecek. Kuzey Kıbrısta bellek kaybı veya çıkarlar nedeniyle eksik bilgisizlik de idolojik faydacılıkla günümüze damıtılacak. O tarihi dönemi bilmeyenler de çekinmeden karşımızda “Görüyorsunuz Bafta olanları” denip, konuyu idolojik tabuyla kulanacaklardır. Halbuki yukarda anlatığım Kıbrıs genli B.M. gelişmesi ve alınan kararlar bu Baf olayının birlikte tesadüf olmadığının işaretidir. Hele de eksik bilgi de karşınıza gelince, bunu daha net anlamak gerekir!

Bizim için sadece 9 Mart olayı söylenmektedir. Oysa, olayların bir de öncesi 7 Mart başlangıcı vardır. Bunu nedense birlikte sunmuyorlar. Çünkü, Baf çarşısını bizim teşkilat basıp esierler dahi aldı. 9 Mart karşı saldırı olarak oluştu. Bu ikilemi dahi söylemeyerek, tek bakışlı bir yakın tarih algısı oluşturulmaktadır. Konular artıkça ve Güvenlik Konsey kararı, İnönü uyarısının gerçekleşmemesi ve bütünsel Baf olayları ayrı ayrı tesadüfler değildir!

Üstelik, başta Türkiye çevreleri inönüye rağmen ve Kıbrıs Türkiye ilişkileri bilerek inceleyecek olanların, Derin devletlerin Atmışlardaki yerleşme sürecinin de önemli kanıtlarına ulaşacaklardır! Hep uyardığım, Bu gün Türkiye ırak veya Suriye dış politikalarını anlamak ve sorgulamak için, mutlaka Kıbrısla gerçeklerle yüzleşmeden gerçekleşemeyeceğini yeniden anımsatırım….

Boşuna şarkıların bazen uyarıcı cümlesi “Hatırlarmısın bilmem” eki yapılmaz! Martla canlanan baharın sıcak siyasetle geçmesi de anormal değildir. Mart başlarken yakın tarihle yazcak çok gelişmeler vardır. Her biri, oluşan günün resmi idolojik yönüyle hep ters gerçekler yaşandı. Bundandır ki bellek sildirtilmesi işin en kolayı olmaktadır.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
218AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin