yaklaşımlarAlpay DurduranDövizlerle fiyatlar fırladı – Alpay Durduran
yazarın tüm yazıları:

Dövizlerle fiyatlar fırladı – Alpay Durduran

Yeniçağ podcastını dinleyin

durduran2Beklendiği gibi dövizler fırlayınca fiyatlar da fırladı. Yenidünya düzeni her şeyi paraya bağladığı için ve dış ekonomilere çok bağlı olduğumuz için doğal sonuç oldu.

Halkın sesi demek olan basın yayın hükümet neden önlem almıyor diye feryat ediyor. Halkın da bu feryada katıldığı bellidir.

Ancak hükümetin yapacağı bir şeyin olmadığını bilen de çoktur.

Oturup ağlamak veya utançla gözler önünden kaçmak gerektir. Çünkü halkımızın inançlarıyla elinden geleni yapması hakkında ölçü kalmamıştır. Bu kadar güngörmüş bir halkın bu kadar sefil duruma düşmesi anlaşılacak gibi değildir.

Bu iş para işi ise parayla önlem alacaksınız. Önce Türkiye’ye bakalım. Orada dövizin değeri yükseliyorsa piyasadaki miktarını artırıp değerini düşürmek için talebi azaltmaya çalıştılar, tutmadı. Sonra faizleri yeniden değerlendirip dolar kaçışını engellemek ve daha dolar getirmek için bu yazıyı yazarken Merkez bankası toplandı. Bizde dolar satıp da doların değerinin artmasını önlemeye çalışacak para yok, dolar artışından etkilenecek kimselere yardım için bir kenara konmuş para da yok. Döviz istikrar fonu var ama fona giden paraların sadece kaydı var. Devlet onları alır ve günlük harcamalara harcar. Bazı fiyatları olsun istikrara kavuşturmak için fiyat istikrar fonu da var ama onun da dibini bulur o devlet. Yani hukuk devleti demeye çalışanların olduğu ve bizden para alıp bize hizmet sunacak diye beslediğimiz devlet yasaya ve merkez bankasındaki hesaplarına öyle kurallar kodu ki kuruş düşse maaş ve ücret ve saire cari harcamalara gider.

Meclisi kandırırlar ve döviz istikrar ve fiyat istikrar gibi adı güzel yasalar geçirirler ama içine düşen para anında buhar olur. Yasanın maksadına harcanmaz. Eskide bir az disiplin vardı vazgeçtiler. O gitti bu geldi gelen gideni arattı ve ipin ucu kaçtı.

Yani ne birilerini korumak için ne de döviz talebini kontrol için para falan yoktur. Şimdiden sonra birilerini korumak için ya devlet gelirlerini azaltacak ve sonunda kararı alanı pişman edecek önlemler veya zaten yapılamayan elzem yatırımları kesecek kararlar düşünülecek. Yani yangına körükle gidilecek.

Döviz kurlarını paramızın sahibi olan Türkiye’nin parasına göre kur olarak ele almak durumundayız tabii ki yani kurları esas etkileyen bize göre bir dev olan Türkiye’nin para politikası ile konuşuyoruz. Çünkü bizim denetimimizi sağlayacak ve paramız ne de paraya benzer enstrümanımız var. Olsun isteyen ilk maliye bakanı idi ona Türkiye maliye bakanlığı izin vermedi. Sonrakilerden atıp tutan çıktıysa da sözünü unutup gitti.

Para politikası siyasi olarak fiyat seviyesini denetim altında tutan en üst düzey politikadır. 1986’dan beri yüksek değerli Türk lirası yani döviz kurlarını aşağıda tutma politikası uygulandı ve üretici sektörlerimiz batıp gitti. Bugün ayakta duran ne varsa devlet desteği ile durur. Onun içindir ki kimse devlet ve şimdi de mafyalara karşı çıkamaz haldedir.

Yazıyı bitirmeden yukarda değindiğim faizleri arttırarak T.C.M.B. Türk lirasına talebi düşürmeye çalıştı ve döviz oranları düştü.

Buna göre bir haftalık REPO ihale faiz oranı %122, gecelik MB’nın borçlanma faizi %123 ve marjinal fonlama yani borç verme %68 arttırıldı. Açık piyasa işlemlerine %70 ve bir saatliğine (16.00-17.00) borç vermeye %46 artış getirildi.

Yani Türk lirası kullanan daha fazla hatta katlanarak fazla faiz verecek ama faizle para veren de katlayarak faiz alacak.

Bunlar para alıp verenlerin arasında alan da veren de daha fazla para kullanacak şekilde yeni bir para dolanımı sağlayacak. Demek ki para arzını hızı arttırarak artırmış olacaklar. Türk lirasının değer kaybı da birim fiyatı olarak sabit dursa da düşürülmüş olacak. Bok değil gakka der Kıbrıslı; tam onu anlatıyorlar.

Aman ne güzel dövizlerin fiyatı artmayacak diye sevinenler olabilir ama sonuçta değişik bir şey yok. Peki dövizle borçlanmaya ve borç vermeye faiz ne olacak? Onu piyasanın değerlendirmesine bıraktılar mı? İlerde öğreneceğiz.

Aslında bizim için Türk lirası ile Türkiye’den ne kadar ithalat yapıyoruz ve bundan sonra ithalatımız artacak mı eksilecek mi ve daha fazla ödeyecek miyiz konusu önemlidir. Burada da kullandığımıza göre üretimimiz mal ve hizmetler olarak bundan nasıl etkilenecek diye kronik sorunumuz ne olacak diye bakmamız gerek.

Bu faizlerle ve döviz kurlarıyla ağzımızla kuş tutsak rekabet olanağı bulamıyoruz ve devletten prim gibi destekler almadan günahımızı bile satamıyoruz. Onun için bu soruya yanıt vermemiz şart ama ilgilenen yok.

%100’ün üstünde artışlarla borç alıp üretim yapan insanlar ithal mallarını da döviz kurlarıyla alıp maliyetlerine ekleyeceklerdir. Bu maliyet artışını kim nasıl karşılayacaktır ve niye bu mecburiyet doğdu? Kim nerde hata yaptı? Bu kadar fahiş artışı nasıl karşılasın üretici sektörler?

Fiyatları artırmadan açığı kapatacak mucize nerede? Olmadığına göre enflasyon artışı da kapıda. Buna enflasyonda artış beklentisini eklemeye kalkıp fakirleşmeyi sineye çekecekler ve ayakta kalacaklar.

Türkiyeli yolsuzlukların bedelini ödemede gecikmiş ve şimdi ödüyor demek olasıdır. Hesabını soracak gibi de durmuyor. Dini bütün Müslüman arayıp da oy veren bir halk kandırılmaya hazırdır.

Bizim günahımız ne diyebilirsiniz ama statükoyu onaylayan da bizimkilerdir.

Hükümet önlem alsınmış? Alsın diyemeyiz çünkü yapacak pek bir şeyimiz yok diye başbakan sesini çıkardı bile!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin