yaklaşımlarÖzkan YıkıcıBoris Johnson'u da gönderirken - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Boris Johnson’u da gönderirken – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Siyaset de zaman kayganlaşmaya başlayınca, tehlikeler büyür. Ne zaman duracağı net değildir. Bir kararla da tersdüz veya hızlı süratlenme başlar. İngilterede son Boris Johnson krizi de istifaya, böylesi kayganlıkta hızla gerçekleşti. Kim derdi ki ben Çarşanba günü gece, makaleyi yazarken, Johnson, hala “istifa” etmeyeceğini açıklıyordu. Beklenti de birkaç gün içinde deniliyordu. Sabahleyin uyanınca da Johnsonun istifasıyla karşılaştık. Böylelikle, daha benim makalem okuyucuyla buluşmadan, trsinden Johnson istifası oluştu. Olasılık diye sunduğum, beklentielr içinde koydurtuğum istifa durumu hızla gerçekleşti. Buda politikanın cilvelerinden biridir.

Boris Johnson, ingilterenin başbakanı ve Muhafazakar parti lideriydi. Bu nedenle sadece gelişmiş kapitalist ülke lideri değil, Kıbrısın da sömürgesel koşullarının yerleştiricisi devlet olması da önemliydi. En basitiyle, Sterlinin düşmesi K. Kıbrısta direk etkileri hemen yansıdı. Tabi nedenin Johnsonla alakalı bölümünü kaç kişi anladı, oda başka bir soru işareti.

Dünkü yazımda da özetlediğim gibi: ingilterede hem de başbakan istifası oldu. Kolay kolay böylesi gelişmeler duyulmaz ve olmaz. Ama Johnson istifası elbet önemlidir. Fakat, ne muhalefet etkisiyle veya toplumsal patlamalarla gerçekleşmedi. Bizde hiç konu edilmeyecek bir nedenle istifa aşamasına geldi. Ne Breksit ne K. İrlanda seçim sonuçları, ne iskoçyanın yeniden referanduma gitme kararı, ne Ukraynadaki savaş kışkırtıcılığı sonucu oluşan savaş koşullarının etkisi pek yok. Bir vekilin hem de parti üst makamlarında olan ggörevlinin taciz olayı istifa nedeni oldu. Johnson önce direndi, sonra istifa etmek zorunda kaldı. İstifa zorlamasını da işçi partisi değil bizat kendi parti bakanları ve vejkileri zorladı. Kocaman sistemin Johnsonu koltuktan uzaklaştırdı. Buda İngiltere ve gelişmiş kapitalist ülke gerçeğidir. Sakın: Kıbrısta da böyle olur demeğin. Hele de Kuzeyde hiç olmaz. Güneyde bazı yolsuzluklar nedeniyle görevden gidenler oldu. Bizde mi: asla.

Johnsonun önemi çok. Fakat Türkler için bir başka ruhiye ile oy veriyordu. Osmanlı Alikemalin torunuydu. Osmanlı ruhiyesi ile ingilteredeki Kıbrıslı Türkler ve Türkiyeliler ona oy verdiler ve onların oluşturduğu çoğunlukla belediye başkanı yaptılar. Oysa rakibi Kızıl Bent lakaplı aday yabancılara ve göçmenlere azınlıklara önemli haklar sağlıyordu. Kıbrıslı Türkler ise kendilerine yardımcı olan Benti değil de Osmanlı Alikemal torununa Johnsona oy verdiler. Böyle de hikaye yaşandı.

Johnson adımları hızla aşdı. Yine partide oluşan yönetim krizi sonucu Meyin istifasıyla yerine başbakanlığa geldi. Neoliberalizmi gayet güzel uyguladı. Popilizimle gericiliği çok güzel kulandı. İngilterede oldukça tartışılır kararlar aldı. Bisikletiyle dolaşmasıyla imaj yükselti. Fakat, içte fauları ve dış politikada saldırganlıkları epey yüksekten uçuyordu. Bunu Ukrayna krizinde yaptığı ziyaretden göndertiği paralı askerlere dek gösterdi. Korona krizini yönetememe bebceriksizliği kadar, yasaklara uymayarak eğlenceler yapması da onun hem seveni hem de sevmeyeni bakımından konuşturtma tavırlarıydı. Fakat, işçi partisi bunu hiç yenemiyordu. En kritik politikalarda işçi partisi uysal kaldı. COrmonun bazı çıkışlarını parti beyenmeyerek nerede ise linç etme aşamasına getirdi. Böylelikle Johnson muhalefet tehlikesini, baskısını fazla hisetmiyordu. Gidişi aynen bazı son dönem Muhafazakar parti liderleri gibi olsa olurdu. Nitekim ilk kıvılcım korona salgınındaki saraydaki kutlama eğlencesiyle başladı. Bunu atlatsa da tacizlikle suçlanan Kristiyanın savunulma tutumu Borisi Osmanlı torunu olma gerçeğine rağmen kurtaramadı.

Direnmek istedi. Ama başta bakanları onu dinlemedi. Sonunda istifa etmek zorunda kaldı. Şimdi parti kongresinin toplanıp yerine başkasını seçinceye kadar, yine başbakan olarak yoluna devam edecek. Ama, İngiltere gibi bir yerde birçok ekonomik kriz sinyali gelişlerken, Johnsonu etkilemezken, bir kişisel sorunun nasıl lideri devirme sonucunu yeniden yaşadık. Mey ve Teçırın da sonu buna benziyordu. Muhalefetin merkezleşerek uysallaşma tavrı sonucu sosyal muhalefet ivmesinin prti önderiliğini kaybedince, Muhafazakar parti kendi kendine lider değiştirme tekniklerini de hayata geçirdi. Ukraynadaki savaş tutumu, sosyal politika kırılganlıkları ve ingiltereği Breksitle AB üyeliğinden uzaklaştırma işlerini yapan Boris, hep yükselirken, birden kendini istifa kapısında buldu. Bunlar Kapitalist dünyanın siyasal gerçekleridir. Ama aynileri her yerde geçmiyor. İsterseniz Türkiye ve K. Kıbrısa bakın. Üzücü olan, onca sorun karşısında muhalefet dalgasıyla değişimin olamamasıdır. Böylesi değişme tutumları ise siyasetin sadece imajına oynanır. Demokrasi varmış gibinin de yuturması şekline dönüşür. Ama hala Muhafazakar partinin iktidarı ve muhalefetin bu konudaki yetersizliği tekrardan üretilmesinin devamından başka bir gerçeklik de içermez. Bize mi: bazı Kıbrıslı türkler özellikle ingiltereye gidip gelenler bir Osmanlı kaybetmenin lafazanlığını yapacak. İşçi Parti kesimini tıpkı bradakielr gibi de Rumculukla damgalayıp o tuhaf gericilik hamasetiyle de düşünüp yaşamaya devam edeceklerine inanıyorum. Çünkü İngiltere olsa da son gelişmelerle Boris gibi lider ve istifa şekli, bize biraz düşünsek çok şey anlatacaktır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin