arşivAli SarıtepeBir, iki, üç, dört…? Ergenekon ve benzerleri - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

Bir, iki, üç, dört…? Ergenekon ve benzerleri – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

Yurttaşların devletle sorunlarının olması devletin kendi varlık halinde kurtulamayacağı ve bu anlamıyla da devletler var olduğu müddetçe eleştiri okları altında olmalarının da, onların yurttaşlarıyla pozitif bir noktada durabilmelerinin olmazsa olmaz nedenlerindendir.

Devletin yurttaşlarından kopmamalarının en temel ölçütü, yurttaşlarının kendisine yönelttiği eleştiri ve kendisinin de bu eleştirilerden ne kadar kendisini yenileyebildiği ile doğru orantılıdır. Devlet biçimlerinin dikkate alması gereken bu kriter kendisi için var olma nedeni kadar önemliyken, bu duruma elzem derecesinde değer vermeyen durumlarda ise; o devlet biçimi kendi tarihsel sürecini tamamlamasına kendi noktasında katkı koymuş durumunda olmaktadır.

Bu da, kendisinin biçim olarak yok olmasını beraberinde getirebileceği gibi, yurttaşlarının da ona öz zenginlik kazanması noktasında tutum almalarına vazife olarak düşmektedir.

Bu; devletin yurttaşlarıyla, yurttaşlarının da devletiyle bağ biçimidir.

TC devleti öyle bir devlet ki; her zaman ve her koşulda kendisini yurttaşlarından korumak ve yurttaşları üzerinde demokratik karakteri olmayan ilişki biçimini kendisine esas yöntem olarak ele almıştır.

O; bu halini kuruluş aşamasında kuruluş ilkesi olarak benimsediği için, onun bu hali onda ana karakter olmuş ve bu noktada da yurttaşları kendisi ile olan ilişkilerini de hep mağdur durumunda yaşamışlardır.

Yurttaşlarına biçtiği urba;

-Etnik kimliklerini,

-İnanç kimliklerini,

-Yaşama biçimlerini, kendisinin koyduğu kurallar şeklinde olmasını zorunluluk haline getirmiştir.

Rum, Ermeni, Yahudi gibi etnik ve dini inanç demografisini (TC öncesini bir yana koyarak) göç etmelere mecbur bırakmış ve bunların gerek kişisel ve gerekse de kurumsal varlıklarına fiili el koymalar yaparak, yaptırarak kendi hanesine aktarmıştır.

Kendi uktesinde Türklük ve Müslümanlık yaratarak, bunların dışında gördüğü kesimleri devamlı olarak baskı altına almıştır.

Toplumu bizatihi kamplaştırmıştır ve üzerinden de terörize ederek kendi denetiminde toplu öldürmeler (Maraş, Çorum, Sivas vd.) yaratmıştır.

Kürtlerin kendi varlık haklarına sahip çıkmaları noktasında; soyunu sürme imkanlarına sahip olamadığı Kürtler, bir taraftan ayaklandılar adı altında imhaya götürülürken, bir taraftan da toptan yok edilmesi gereken, dibinin kazılması gereken bir bölge(Dersim)ler de kimyasal silahlar kullanmalara da baş vurularak soykırımlar yapmıştır.

Devamlı olarak yurttaşlarına baskılar uygularken, ötekileştirmekten de asla vazgeçmemiştir. İster çaresizlikten, ister gönüllülükten olsun kendi asli kimliğinden vazgeçen yurttaşlarını Türk ve Müslüman olarak kabul etmemiş ve onların kendilerinden sonraki nesillerinin bile özel kontrol altında tutulmaları için kayıtlı numaralar ile hep damgalamıştır.

İktidar olma demokrasi-özgürlük-çoğulculuk ekseni üzerinden asla ele alınmadığı için; kendisinde ki iktidar hallerinde darbecilik ve tasfiyecilik onun rutini olmuştur.

Onun bu halinin onda yaratmış olduğu tıkanmalar ve birikimler heyelan gibi üzerine düşerken, iktidar imkanlarına kavuşan odaklarda yeniyi kurmakta özgürlük-demokrasi-çoğulculuk ekseni yerine; geçmişin ötekisi ve bu günün egemeni olarak kendisi ötekiler yaratarak yönetmede öz devamlılığı sağlamıştır.

Hukuk ve yasa kavramları yerlerde o kadar sürünür hale getirilmiştir ki, Ergenekon vb. darbe planları içerisine önüne gelen doldurulmuş ve bu eylemlerine hukuk ve yasa dibine kadar kılıf yapılmaya çalışılmıştır.

Yaşatmalarda bugünün dünden hiçbir farkı olmamıştır, halkımızın tabiri ile; ‘gelen gideni arattı’ hali oluşmuştur.

Ve bunlar TC’nin şu ana kadar ki panoramik halidir. Bizden sakladıkları da dahil olmak üzere öğrendiklerimizin görünürlenmiş halidir (daha bilmediklerimiz hariç).

Yurttaşlarına faili meçhul yapan, komplolar kuran vb. halleri ile asla kendi bekasına devamlılık sağlıyamayacaktır.

Cumhuriyet:

Yurttaşına demokrasi-özgürlük ve çoğulculuk temeli üzerinden eşit mesafede durmak ve bunun kurallarını ana kaideler haline getirmek mecburiyetindedir.

Yoksa, bu devlet biçiminin elle tutulur yanı kalmamıştır.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin