yazılariktibasBatı öncülüğündeki küreselleşme sona erebilir ancak yeni küreselleşmenin yüzü ‘Doğulu’ olabilir –...
diğer yazılar:

Batı öncülüğündeki küreselleşme sona erebilir ancak yeni küreselleşmenin yüzü ‘Doğulu’ olabilir – E. Ahmet Tonak & Vijay Prashad

Bu süreç, 2007-2009 yılları arasında yaşanan küresel ekonomik krize dayanıyor. Batı ekonomilerinin sendelemesiyle, Çin ve Rusya’nın yanında birçok büyük ekonomi küreselleşme için alternatif yollar aramaya başladı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Orjinal yazının kaynağıcounterpunch.org
alıntı yapılan kaynaksendika.org

John Micklethwait ve Adrian Wooldridge tarafından, 24 Mart’ta Bloomberg için kaleme alınan bir makale, “küreselleşmenin ikinci çağının” bitişini duyuran alarmı çaldı. Pandemiyi geride bırakan Batı’nın Çin’e karşı yürüttüğü ticaret savaşı ve yaptırımlara, şimdi de Batı’nın Rusya’ya Ukrayna’yı işgalinden sonra uyguladığı katı yaptırımlar eklendi. Bu yaptırımlar, ABD ve Avrasya’daki müttefiklerinin ördüğü bir demir perde gibi. Ancak Micklethwait ve Wooldridge’e göre bu demir perde, Çin ve Rusya’nın üzerine örtülmenin dışında, dünya çapında çok uzaklara ulaşan sonuçlar yaratacak.

Avustralya ve Hindistan ve Japonya gibi Asya’nın birçok ülkesi (başka durumlarda ABD’nin güvenilir müttefikleri) Çin ve Rusya ile ekonomik ve politik bağlarını koparmak konusunda isteksiz. 24 Mart’ta gerçekleştirilen BM Genel Kurulu’nda Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı savaşı kınama yönünde oy kullanmayan 38 ülkenin arasında Çin ve Hindistan bulunuyor. Micklethwait ve Wooldridge’in makalelerinde de belirttikleri gibi bu iki ülke de “Dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturuyor”. Yazarlara göre “Dünya iki yöne ayrılırsa, küreselleşmenin ikinci çağı… felaket bir sonla karşılaşacak”.

2000 yılında Micklethwait ve Wooldridge, Mükemmel Gelecek: Küreselleşmenin Meydan Okuması ve Vaadi adıyla, bu küreselleşmenin kılavuzunu yayımladı. Yazarlar, savundukları bu serbest piyasa toplumunda “iş adamlarının en bariz lehtarlar” olduğunu kabul etmelerine rağmen, bu kitap ticaret ve finansın liberalleşmesini destekledi. Küreselleşmenin yarattığı eşitsizliklerin, tüketicilere sunulan daha büyük seçeneklerle azaltılacağını öne sürdüler (2000’lerde toplumsal eşitsizlikler artarken, tüketicilerin seçeneklerini gerçekleştirecek paraları olmamasına rağmen). Yazarlar Mükemmel Gelecek’i yazarken, aynı zamanda Batı tarafından şekillendirilen küreselleşmenin amigoluğunu yapan Economist için çalışıyorlardı. Şimdi ikisi de iş dünyasının seçkinlerinin sesi olan Bloomberg için çalışıyorlar.

Uluslararası Para Fonu (IMF) için yazılan bir makalede, Harvard Üniversitesi Profesörü Kenneth Rogoff, küreselleşmeden dönüşün riskleri hakkında uyarılarda bulundu. Böylesine bir çözülmenin “dünya ekonomisine kesinlikle olumsuz bir şok yaratacağını” söyledi. Micklethwait ve Wooldridge gibi Rogoff da küreselleşmenin sonunun etkilerini tanımlarken “felaket” kelimesini kullandı. Ancak diğerlerinin aksine Rogoff’un makalesi küreselleşmenin sonu Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının bir ürünü ve “geçici” olabileceğini ima ediyor. Rogoff’a göre “Rusya, uzun bir süre izole edilecek” gibi görünüyor. Rogoff makalesinde bunun Orta Asya ve Avrupa gibi dünyanın birçok yerindeki insanlar için ne ifade ettiğine dair endişelere pek değinmiyor. Rogoff’a göre “Küreselleşmeye olacak asıl darbe, gelişmiş ekonomilerle Çin arasındaki ticaret biterse” olacak. Bu gerçekleşirse, Çin ve Rusya ticaret ve kalkınma için başka yollar arayacağından küreselleşmeden dönüş geçici olmayacak.

Daha uzak geçmiş

Bu yazarlardan hiçbiri, makalelerinde küreselleşmeden dönüşün, yani Batı’nın tasarladığı küreselleşmeden geri çekilmenin pandemi veya Ukrayna savaşıyla başladığını kabul etmiyor. Bu süreç, 2007-2009 yılları arasında yaşanan küresel ekonomik krize dayanıyor. Batı ekonomilerinin sendelemesiyle, Çin ve Rusya’nın yanında birçok büyük ekonomi küreselleşme için alternatif yollar aramaya başladı. Çin’in 2013 yılında duyurduğu, önce Orta ve Doğu Asya’da, ardından Afrika, Avrupa ve Latin Amerika’ya uzanan kendi bağlantılarını oluşturduğu Kuşak-Yol Projesi (BRI), bu kademeli değişimin göstergesi. Bu bize, Asya ve Avrupa şirketlerinin ve siyasi liderlerinin bir araya geldiği 1997’de kurulan St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu’nu, İsviçre’nin Davos şehrinde düzenlenen Dünya Ekonomik Forumu’ndan daha kayda değer bulduğunu gösteriyor.

Küresel ekonomik kriz sonrası, Çin ve benzeri ülkeler, döviz rezervlerini dolardan arındırmaya başladı. Büyük oranda Dolar bazlı rezervden, daha çeşitlilik içeren rezerve geçiş yaptılar. Doların küresel rezervdeki payının 2000 yılında yüzde 70’ten 2020’de yüzde 59’a düşüşüne sebep olan şey, bu çeşitliliğe yöneliş. Yazar Tony Norfield’a göre, doların Rusya’nın döviz rezervindeki payı 2019 yılında yüzde 23,6 iken, bu sayı 2021 yılında yüzde 10,9’a düştü. Batı’nın yaptırımlarıyla dolardan mahrum kalan Rusya Merkez Bankası da döviz rezervlerini dolardan arındırmak için farklı manevralara girişti. Bunlar arasında doların dışa akışını engelleyerek, yakıt ve gıda alıcılarından dolar yerine ruble ile ödeme yapmalarını talep ederek rubleyi altına sabitlemek vardı.

ABD yaptırım ağını genişlettikçe, bu yaptırıma maruz kalan Çin ve Rusya gibi ülkeler, Batılı kurumlara bağımlı olmayan ticaret mekanizmaları inşa etmeye girişti.

Küreselleşmeden dönüş başka küreselleşmeye yönlendirir

1 Ocak 2022 tarihinde, dünyanın en geniş büyük serbest ticaret anlaşması olan Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP) yürürlüğe girdi. İki sene önce, 15 ülkenin katılımıyla Vietnam’ın Hanoi kentinde anlaşma imzalandı. Bu ülkeler arasında ABD’nin yakın müttefikleri olan Avustralya, Japonya ve Güney Kore’nin yanında ABD yaptırımlarıyla yüzleşen Çin ve Myanmar da bulunuyordu. İnsanlığın üçte biri RCEP kapsamında, yani küresel gayrisafi yurt içi hasılanın üçte biri. Asya Kalkınma Bankası, RCEP’nin pandeminin ekonomik sorunlarından sıyrılmakta güçlük çeken ülkelere rahatlama sağlayacağı konusunda ümitli.

RCEP gibi bloklar ve BRI gibi projeler, ticaret ve kalkınmanın uluslararasılaşmasına karşı değil. Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ekonomistleri, BRI’ın, “BRI ülkeleri arasındaki ikili ticaret akışını önemli ölçüde artırdığını” gösteriyorlar. Her ne kadar katma değerli mallar yerine enerji ve mineraller olsa da Çin’in BRI ülkelerinden yaptığı satın alımlar arttı. Öte yandan Çin’in BRI ülkelerine ihracatı sabit kaldı. Asya Kalkınma Bankası’nın tahminlerine göre iklim yatırımları da dahil, BRI projesine, Asya’da altyapısal kalkınma için yıllık 1,7 trilyon dolar gerekiyor.

Pandemi BRI tarafından finanse edilen altyapılarının kapasitenin altında kalması sebebiyle bir dizi ülkeyi borç sorunlarıyla, BRI projesinin ilerlemesini durdurdu. Pakistan ve Sri Lanka’da yaşanan ekonomik ve siyasi krizler, kısmen küresel ticaretin yavaşlamasıyla alakalı. Bu ülkeler BRI için tamamlayıcı nitelikte. Ukrayna’da yaşanan savaşa bağlı olarak artan gıda ve enerji fiyatları, Küresel Güney’deki ülkelerde işleri daha da karmaşıklaştıracak.

Dünyanın birçok yerinde şimdiden, Batı’nın şekillendirdiği küreselleşmeye alternatiflere iştahlar kabarmış durumda. Ancak bu illa küreselleşmeden dönüş anlamına gelmiyor. Bunun anlamı, merkez üssü Washington veya Brüksel olmayan bir küreselleşme platformu da olabilir.

[Counterpunch’taki İngilizce orijinalinden Umut Can Fırtına tarafından Sendika.Org için çevrilmiştir]

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
238AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin