arşivAli SarıtepeBARIŞI VURMAK - Ali Sarıtepe
yazarın tüm yazıları:

BARIŞI VURMAK – Ali Sarıtepe

Yeniçağ podcastını dinleyin

Türkiye’de bir türlü tesis edilemeyen barış, kendisine yer açma çabalarını büyük cefalarla sürdürürken yine vuruldu.

TC devleti, kendi tarihsel sürecinde vatandaşlarına temel olarak iki biçimde ilgi gösterdi. Bir yöntemi; şiddeti açık halde uygulamak, kendisinin de uymak zorunda olduğu kaide ve kuralları hiçe sayarak toplumu terörize etmek. Diğer yöntemi ise; iç ve dış koşulların toplumu terörize etmeye imkan tanımadığı durumlarda Kanunlarla toplumu hal yoluna koymak.

Nihayetinde her iki durumda deli gömleğidir ve Türkiye toplumu bu deli gömleğini giymek istememektedir. Bu uğurda vermiş olduğu bedellerin ağırlığı ve kararlılığı, aynı zamanda devletin yurttaşlarıyla olan ilişkilerinde, devletin kendini demokrasi ve özgürlük ekseni üzerinden yeniden şekillendirmesi talebidir.

Yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, demokrasi ve özgürlük arayışları; bağımsız adayların seçilme sürecine sokulmayarak devlet politikası bildiğini yapmaya devam etmektedir.

2011 Haziran seçimleri, 80’den bu yana yapılan seçimler içerisinde önemli farklılıklara sahip olacaktı. Her şeyden önce hep bölge(Kürt) partisi suçlamaları ile baskılanan Kürt hareketi bu seçimlerde kendisini Türkiye kapsamlı hale getirmek için, seçim sathı mahallini alabildiğine geniş tutarak kendini dar alandan çıkarmaya çalışmakta ve hem de devletin barışçıllaştırılması projeleriyle de toplumsal kabule dayalı devlet oluşması uğraşısı içerisindeydi. Aynı zamanda, uzun dönemdir ayrı seyirlerde duran sosyalist anlayışlarla, özgürlük hareketi mücadele ortaklaşması ile Türkiye siyasi yapısına yeni bir soluk kazanma başlangıcındaydı.

YSK aldığı kararla, siyaset kırılmaya çalışılmakta ve bu kırma çabası ne yazık ki siyasetçi kaynaklı destekle yapılmaktadır.

AKP,  12 Eylül Referandumu ile birlikte, eskiden kullanmış olduğu hükümet olmasına rağmen muhalefet dilini kullanma ayrıcalığını yitirmiş bulunmaktadır. Muhalefet ettiği devletin organları kararlarına, bugün kendi atamaları ile egemen hale gelerek; buraları iyileştirmeye tabi tutması gerekirken, kendi etkinliğindeki organ haline getirmiştir. Hükümet olma ile iktidar olma farklılığının ortadan kalkması ile; iktidar yürütücüsü, karar alıcısı olan AKP eleştirilerin odak noktası olmayı sonuna kadar hak etmiştir.

Bugün, AKP’nin demokrasi sorunu, özgürlük sorunu yoktur. Maazallah Kürt sorunu hiç yoktur.

Avrupa birliği Kopenhavn kriterleri konusunda kararlılığını ifade etmek için, biz bunu Ankara Kriterleri yapar yolumuza devam ederiz diyen AKP, bugün Ankara Kriterleri içeriğinin neler olduğunu bize uygulamaları ile anlatmaktadır.

KCK davası, gazetecilerin tutuklanması, Devrimci Karargah dava dosyası ile bu kriterlerin demokrasi ve özgürlük karşıtı olduğu ortada çıplak bir şekilde durmaktadır.

YSK kararlarıyla birlikte; Kürt sorunu çözümü oyalama yöntemlerinden, demogoji yöntemlerinden çıkarılarak problem şiddet sarmalında boğulmaya çalışılmaktadır. Son kararlarla birlikte uzun dönemdir devam eden oyalama politikası yerini hukukun şiddeti ve açık şiddete terk etmektedir.

Cumhuriyetin kuruluş sorunu olan Kürt Meselesi, tüm imha ve yok etme çabalarına rağmen Kürt sorunu olarak kalmaya devam etmekte ve şu ana kadar ki uygulamalarda göstermiştir ki, çözümün tek adresinin barışın ve demokrasinin dili olduğu ve bunun gerekliliklerini yerine getirmek olduğudur.

12 Eylül Referandumu aynı zamanda sonun başlangıcıydı ve 2011 Haziran seçimleriyle birlikte yeni bir dönem başlangıcı olacaktı. YSK’nın almış olduğu Nisan kararları ile birlikte bağımsız adaylar iptali bu süreci daha erken sonlandırmış bulunmaktadır.

Özgürlük, demokrasi, barış talepleri demogoji ile boğulamayacak kadar sahicilikleri ile ortada durmaktadır.

Siyaset bunlara verilen cevaplar üzerinden yeniden şekillenmenin sancılanmalarındadır.

 

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
233AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin