yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAtila Aşut'un Kıbrıs'la ilgili yazı dizisi - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Atila Aşut’un Kıbrıs’la ilgili yazı dizisi – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Geçen yazımda Bir Gün gazetesinde Atila Aşutun Kuzey Kıbrısla alakalı iki makalesi üzerine, birkaç söz yazdım. Bugün okuduğum bu diziden yine bazı durumlarla alakalı bazı önemli gördüğüm noktaya deyinecem.***
Tekrarda yarar var: Atila AŞut kendi anlatısıyla, yaptığı gözlem ve incelemelerden örülü yazı dizisi gerçekleştirdi. Şüpesiz, böylesi kısa alanda tüm konulara dokunması mümkün değildir. Ayrıca, kendi gözlemleri yanında, eldeki kaynakları da kulandı. Yetmediği zaman da baş vurduğu kesimlerden aldığı bilkgilerle de tamamlamaya çalıştı. Yine de bazı yorumlardaki yetersiz olunan yerde, bizim de zaman zaman yapıp sonra yanlışlarla düzeltiğimiz kendi ülkemizdeki örneklerle kıyaslamayı da gerçekleştirdi. Gözlemleri elbet kendi görüşüne göre yorumlandı. Hele de yakın bir yılık konuda epey birikim elde etiği de anlaşılıyor. Daha gerçeği, K. Kıbrısta önemli kesimin görmezden geldiği veya unutuğu olaylara da parmak bastı. Kısa yer nedeniyle çoğuna dokunup geçti. Buda yazılan alanın durumuyla uygun gelmektedir.
Tüm bu görünüş, elbet de K. Kıbrısta konuşulmama veya çıkar için konuşturtmama tutumları nedeniyle, Atilanın yazıları belirli yerrlerde yankı buldu. Tabi belirli çevrelerde de bazı noktalar konuşuldu. Özellikle buradan kaynaklanan veya yetersizlikten dolayı Türkiye kıyaslama konularında bazı söylenecek bilgielr de mutlaka olmalıdır. Örnek: TKP ile TİP benzetmesi yanlıştır. Hele de atmışlar TİP ile TKP hiç biriyle kıyas dahi yapılamaz. Elbet, bunun eksikliği,TKP gerçeğinin bizde dahi net sorgulanmayıp, herkesin günün çıkarına göre bir geçmiş yaratılmasıdır. dOğrudur; TİP Türkiye solu için önemli bir dönemdi. Ancak, TKP Kuzey KIbrısta böylesi bir görevi yerine getirmedi. Sınıfsal eksenli devrimci bir parti ifadesi oldukça uzaktı. Teşkilatın bir kısmı, Öretmen sendikasının bazı kişileri ile oluşan TKP eksikliklerini sol kesimden aldığı insanlarla da karışık bir halde yoluna başladı. CTP kendi Sovyet dışı solu da dıştalayınca, onların bir bölümü de TKP içinde yer aldı. Bu edenle toplumsal muhalefet TKP destekçisi olurken, TKP hep ufak karar döneminde çalkalandı. Öyle çalkalandı ki 81 seçimlrinde hem de o dönemde kazandığı inancı varken, bu karışıklık nedeniyle kendini savunamayıp, Denktaşa sarayı brakmak zorunda kaldı. TKP hep özellikle sosyalist kesimi dıştalamakla uğrraştı. Teşkilatcılar ise oynadıkları rölelerle partiyi kısırlaştırıp resmen sistemin merkezi solunda tutma rolunu yaptılar.
Biraz uzun geldi. Fakat, bu anlayış nedeniyle Atila AŞut gibi önemli bir araştırmacının dahi buradaki TKP benzetmesiyle TİPİ yapması sonucu oluşturuldu. Buna karşın Aşut olayları gayet net şekilde kısa yazı dizisinde yorumladı. Okuyan türkiye okuyucusu eminim birçok konuda kafası karışmıştır. Hele de birçok sol çevrenin Denktaş aşkı ve son seçimlerde Ersin Tatarı savunmaları oldukça bu dizi ters gelecektir. Elbet, bizim görüşümüzle bütünselik beklemek de şimdilik hayaldır. Ancak, evrensel bakışla bakınca böylesi yazı Türkiyedeki birçok çevre için “eğer okurlarsa” önemli bir sorgulanma konusudur. Bu tür yazıların daha net şekilde yazılması önemlidir. Türkiye, Kıbrıs müdahalesi ile birlikte yeniden bir sömürgesel ve olanak olunca da ilhak deneyimini burada yapıyor. Benzeri K. Suriyede de gerçekleştirme peşinde. Bunlarla karşılaşıp anlamak, dış politikadaki sömürgesel gerçekle de yüzleşmek demektir. Fakat, elbet yetersizdir. Özellikle Türkiye İngiltere eksenini dışta braktıkça hep bir yerde eksik olacak. Sanırım en son seçilen Ersin Tatar olayındaki İngiltere ayağı pek hala konuşulmaz. Oysa aranırken interpoldan kaldırılma nedenini kimse sorgulamadı. Son dönemde sadece Kıbrıs değil, Libya ve öteki dış politikada İngiltere sinsi tutumu önemlidir. Biraz deşilince İngiliz klasik aasırlık gerçekler ortaya çıkar. Nitekim, ekonomik borçlar konusundaki Londra borsası, İngiltere mahkemelerinin adelet durumları hala nedense önemli dürtü yapamıyor.****
Atila aşutun yazıları bir özetdir. Oluşan birçok olumsuzluğun altından çıkan acıtan gerçeklerdir. Kıbrısa genel bakıştan tutun yapılan müdahaleleri banbaşka gözle algılanmanın tersdüz şeklidir. Bilgiler veriliyor. Kaynaklar sunuluyor. Kumarhaneleri anlatıyor. Ancak, Özal konusunda, K. Kıbrısta başta sanayi holdink özeleştirme adıyla kapatılma konusu da es geçildi. Bir de şu Annan planını artık herkes yeniden olduğu gibi anımsasın. Örneğin, Akelin güvence isterken, APdulah Gülün Moskovadan Londraya yaptığı temaslarla güvence verilmemesi sağlandı. Bu dahi unutulup, kısgaçta “Rumlar hayır biz evvet” dedik algısıyla avunduk.
Sonuç olarak: Atila Aşut bence önemli bir dizi yazdı. Alanı malumken, beklenti de ona göre konuşulmaldır. Belli ki birçok K. Kıbrıs çevresi duymak dahi istemedi. Çünkü hala resmi devletçi kuşatma altındayız. Tekrarda yarar var: bizim konuşmadığımızı, araştırıp yüzleşmediğimiz gerçekleri hep başkasından beklemek de artık iyice kokuşuyor. Unutmayalım, araştıranın bir kaynağı da o ülkede yaşayan kaynakçalardır. Bunları bilerek bu yazı dizisini bir daha okumakta fayda vardır. Zaman ayırıp böylesi dizi yapan Atila Aşut gibi aydınların da artması dileği ile konuyu şimdilik burada brakıyorum.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
217AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin