yaklaşımlarYılmaz ParlanANKARA’NIN YENİ GÜZ GÜLLERİ! - Yılmaz Parlan
yazarın tüm yazıları:

ANKARA’NIN YENİ GÜZ GÜLLERİ! – Yılmaz Parlan

Yeniçağ podcastını dinleyin

Sabahın erken saatinde haberleri dinliyorum:

Ka-ka Te-ce’nin yeni İçisleri Bakanı,

Ankara da askeri törenle karşılanmış…

Uh anammmm!

Wow wow ve yine wowwww…

Haberi duyunca yataktan düşdüm,

Dumura uğradım,

Kendime gelmek için üstünden birde soğuk duş aldım.

Vee başka haber kanallarından teyit etme ihtiyacı da duydum…

Baba Denktaş’ın bile çook uzun yıllar,

“Muhtar” seviyesinde karşılandığı bir ülkede,

Gözde grasocu Bakanımıza Askeri tören düzenlenmiş…

Vay anasına derler ama ben bak yavrısına diyorum.

Analar neler doğurmuş da haberimiz yok şu avuç içi kadar ülkede.

Kıymet bilmiyoruz biz kıymet!

Offff anam off işte buna bu mübarek Ramazan’da içilir:

Eyva Brodi!

Yeni Bakanımızın askeri törenle karşılanmasının şerefine,

Üç kez,

Yaşa Yaşa Sen Çok Yaşa diyorum…

Aklıma tanınmış yazarlarımızdan,

Kaşımpaşal’ının en az 4 çocuk istediği Aysu Basri geliyor.

Basri, İlter Türkmen’le yaptığı röportajda,

Onu bülbül gibi konuşturuyor.

Karşısında genç güzel, çekici bir kadın bulan Türkmen,

Gabak çiçeği gibi açılıyor!

Ve Baba Denktaş’la ilgili bir anısını anlatıyor:

Yıl 1982,Özal dönemi…

Maraş’ın BM gözetiminde açılması gündemde,

Çağırdıkları Baba Denktaş’a,

Her zamankinden daha pohpohlayıcı bir merasim töreni hazırlıyorlar.

Ve askeri törenle de karşılıyorlar…

İlk şaşkınlığı atan Baba Denktaş,

İstiklal Marşı’nın okunduğu bir sırada,

Sade vatandaşın milim kıpırdasa dayak yediği bir ülkede,

Eğilip Türkmen’in kulağına şöyle diyor:

“Son numarınız bu mu?”

Arabaya biniliyor,

Her zaman kaldığı otelin önünde durmayıp,

Araç yoluna devam edince,

Denktaş soruyor: “Nereye gidiyoruz?”

Sizi Çankaya’ da Kralların ağırlandığı  bölumde ağırlayacağız denince,

“Vay vay vay, ne istediğini peşinen söyle de ona göre davranalım.”

Öyle ya,Askeri törenle karşılanmanın,

Ne demek olduğunu çok iyi  biliyor!

Şimdilerde ise TC’nin yeni Güz Gülleri,

Malumunuz, oturmadığı bakanlık kalmayan Nazım Çavuşoğlu,

Toplumunu hayasızca aşağılayan bir ülkede,

Askeri Törenle karşılanıyor…

Mübarek Ramazanda Ulu Tanrı adına,

Bir kez daha: Yaşa, Yaşa, Sen Çok Yaşa, diye haykırıyorum.

Uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu!

Damarlarımdaki kan şaha kalkıyor!

BRT’deki İstiklal Marşı ile birlikte sınırlara koşmak,

Şu Palikaryaya haddini bildirmek istiyorum.

Derken bir ses:

Geç kaldın, bugün işe gitmeyecekmisin??? diyor.

Dedim ya dumura uğradım, kendime gelemiyorum…

Biz kim, askeri tören kim?

Sevgilime, bana sağlam bir cimcik at diyorum.

Atıyor!

Tokat at diyorum,

Atıyor!

Fırsattan istifade bütün hıncını benden çıkarıyor.

Ve ancak kendime geliyorum!

TV’yi işaret ederek,

Bu kim? diye soruyor…

TC’nin Yeni Güzgülleri diyorum.

Nedense tüm etkinlik ve düğünlerde,

Çiçekler İskele’de ailesinin sahip olduğu müesseseden!

Her kabine değisikliğinde,

Herkes yolcudur abbas bağlasan durmaz misali giderken,

O bir bakanlıktan bir bakanlığa kapağı atıyor…

Ve Askeri Törenle birlikte de,

Kabinede oturmadığı son makam olan,

Başbakanlık koltuğuna da göz kırpıyor, göz!

Uuuu Banayiamu, dünya adeta ters dönmüş…

Kıbrıs’ta Yüce Meclisteki siyasilerin,

Erdoğan’a yağ üstüne yağ,

Yetmez bir de toplu seks misali,

Toplu graso çektiği günlerde,

Goca TC devleti bizim Çavuş’a graso çekiyor.

Hem da ne Graso!

Gel da içme!

Niyet tabii ki belli:

Beyaz kimlik- yeşil kimlik masalı altında,

100 bin yeni vatandaşlığa yol açacak yeni yasal düzenlemenin,

İvedilikle yapılması!

Saf Kıbrıslım benim,

Medya aracılığıyla kendisine son kez dendi ya,

İtiraz etmiyor.

Son kez yapılsın ama,

Bundan sonra kimseyi yapmasınlar, diyor.

Hala Ana sanıyor karşısındakini,

Garibim benim.

Hani duyarsınız uyusturucu partilerinde altın vuruş var ya,

Bu da siyasetin altın vuruşu…

Toplumun böğrüne saplanmak için havaya kalkmış, inmek üzere!

Senaryosu Ankara tarafından yazılmış,

Filmin adı: Son Güz Gülleri.

Başrolde oynayan Çavuşoğlu.

Adamın önce törenle gazını alıp,

Bir güzel gaz verdiler,

Sonra da Grasoladılar…

Onuruna yemek verip,

Birlikte basın toplantıları düzenlediler.

Okşadılar bubam da okşadılar!

TC’den işçi gerekliymiş da,

Bu insancıklar o yüzden buradaymışlar.

Halbuki biliyoruz ki 15.000 Kıbrıslı vatandaşımız işsiz!

Bunu ben degil,

Kendi hükümetinin bakanları söylüyor.

Vatandaş da diyor ki;

İşçi bizim neyimize be Lavuk!

Sen bunlara oy deposu desene oy deposu…

Ve pasta bir kez daha,

Fena halde ufalacak.

Acaba bunlardan çok evvel gelen ve kendisini,

Yeni Kıbrıslılar olarak tanımlayan vatandaşlar bu işe ne der?

İşte şimdi Kıbrıslılıklarını sınama zamanı.

Bizim çocuklarımıza iş yoksa onlarınkine de yok!

Öyle ben Kıbrıslıyım demekle olmuyor,

Ekmeğine sahip çıkacaksın,

Adam gibi kavganı vereceksin,

Türklük şapkanı bir yere koyup,

Milliyetçilik edebiyatı yapmayacaksın,

Mücadele edip savaşacaksın.

Derken TV’den,

Resmi geçit töreni ile adeta kanatlanan,

Yeni Güz Güllerinin gür sesi geliyor:

Dünya döndükçe,

Ka-ka Te- ce sonsuza kadar yaşayacak-mışşşş…

Peeeeeeeeeeeeeeeeeeeee!

Geç bunları Anacığım, geç bunları.

Nazi İmparatorluğu ki,

Yeryüzünün en büyük militer ordusuna sahipti,

O deyimi kullanmadı.

Biçilen ömür; 1000 yıl yaşayacaktı,

Sadece 12 yılcık yaşadı…

Siz ne diyorsunuz Güz Gülleri?

Sonsuza kadar mı???

Öyleyse Yaşa, Yaşa, Çok Yaşa!

Pekala bu yasalar geçmezse,

Kaçak TC vatandaşlarını sınırdışı edecek siyasi irade var mı?

Ne münasebet!

Tabii ki yok…

TC Elçiliği’nin izni olmadan,

Bir kedi bir köpeği bile bu ülkeden ihraç edemezseniz.

N’aparsın kader bu!

Devasa militer güçlerine rağmen,

Cici bakanımıza yasal düzenleme için ihtiyaçları var.

Anlayacağınız her şey kılıfına uyduruluyor!

O da havaya girmiş, et ve tırnak edebiyatı yapıyor.

Yeni vatandaşlar konusunda,

“Çağdaş çözüm” diyor.

“Kimse rakamlara bakmasın,

Anavatanla bu yolu birlikte yürüyeceğiz!”

Uuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu…

Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar,

Güneş ufuktan şimdi doğar,

La lalla, la la lalla…

Sesimizi yer gök su dinlesin,

Sert adımlarla her yer inlesin!

Nerede bu dağlar taşlar?

Yürüyelim arkadaşlar…

“Merhaba Asker”

Sağol.

“Nasılsın Asker?”

Sağol.

Harbi Grasocu bakanımızın yüzüne bakıyorum,

Ayakları yerden kesilmiş,

Sıcak hava balonu gibi uçuyor!

Son Güz Gülleri,

Canlarımmmm benim…

Türklük dünyası sizinle gurur duyuyor!

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
236AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin