yaklaşımlarÖzkan YıkıcıAnglo-amerikan emperyalist merkezlerden – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Anglo-amerikan emperyalist merkezlerden – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Kıbrısta unuturulmaya çalışınsa da Yakın tarihin önemli ilk dönemlerinde İngiltere ve giderek Yeni sömürgeleşme birlikteliği dönemi ile Amerikanın da bölgemizde etkisi oldukça yaygındır. Kıbrısın tüm süreçlerinde yaklaşık Birbuçuk asırdır Britanya Kralığının direk etkisi varken, İkinci paylaşım savaşı sonrası yeni hegemonyacı ABD de bölgede yerleşirken, Kıbrıs üzerinde de etkisini artırdı. Aslında, bu süreç ayrı ayrı gibi görülen eski dönemlerden sonra ikinci Paylaşım savaşıyla ortaklaşan Emperyalist özdeşleşme ile birlikte AngloAmerikan adıyla da kurumlaştırıldı. Kıbrıs, hep bu süreçte aynen etkilenip, sömürgesel koşullarıyla da bedelini ödedi….Fakat, basit şekilde sorulduğunda eski İngiltere ve şimdi Amerika gelişmelerde ve sorunda kolayca suçlanırken, nedense bu ülkelerin ortak veya ayrı acil dönemlerdeki tavırları da adeta görmezden gelinmektedir. Bu gayet kolay yerleştirilen paradokstur. Hat ta, ilgili ülkelerdeki gelişmeler bile oldukça ya yanlış olarak algılatılmakta veya sanki hiç yokmuşcasına davranılmaktadır. Özellikle de Kıbrıs sorununun şöylesine ısıtıldığı dönemlerde veya karşılıklı suçlamalarda İngiltere veya Amerikayı tek tek tartışmaya koyma yapılmıyor….

Sokaktaki özellikle de geçmişi Kıbrısla bağdaşlı insanlara sorduğunuzda, mutlaka “ingilizin oyunu” cümlesiyle başlayan anlatılar boldur. Ayni şekilde, yaşlı K. Eski Kıbrıslılar sorunlar karşısında duydukları aşmazlarda da “İngiliz olsaydı” özlemlerini de söyleyene raslarsınız. Böylesine yakın tarihsel oluşan kültürel yaşam bakışı oluştu. Nedense, ısrarla yakın tarih süreçelrinde İngiltere pek seslendirilmek de istenmez. Hele de uğraşlarla Türkiyeyi Kıbrıs sorununa ekleme çabaları veya halklar arası provakasyonlardaki takılan tavırlar akılda tutulmak istenmiyor. Üstelik, K. Kıbrısta yakın tarihte yaşamayarak, Kıbrıs sömürgesel birikim bilgisi olmayan önemli nifusun da yerleşmesiyle İngiltere gerçeği adeta beyinlerden epey sildirtildi. İstenen güncel İngiltere bağdaşlığının da kayışları kuruldu….

Bu İngiltere var ya, orada olanlar burayı direk etkilerken, buradan da kaçınılmaz bağlar oluşturdu. Eski ve şimdi Yeni sömürge efendilerinden olma biryana, bugün ingilterede hem türk hem de rum insan yaşamaktadır. Hat ta, Kıbrıstan sığınma amaçlı ve ekonomik nedenlerle gidilen ülkelerin birinci sırasında İngiltere olmaktadır. Bunlar basit şekliyle, Kıbrıs İngiltere ilişkisinin yapısal bağların aynası olarak yansımaktadır..

İngiltere Kıbrıs yapısal ilişkilerini daha da artırmak mümkün. Sterlinin K. Kıbrısta piyasadaki etkinliğinden tutun orada yaşayan insanların buraya bakışlarına dek oldukça sosyal ve başka bağların da yaygın olduğunu görürüz. Fakat, tuhaftır! Onca İngiltereleşme rağmen orada olaup buraya da yansıyacak gelişmeler burada pek konuşulmaz. Konuşturulanlar ise operasyon algılama tekniğinin kısırlığının ötesine geçilemez. Oysa, son AB tartışmaları ve yapılan anlaşma sonucu oluşan ingilteredeki kriz enazından piyasada kulandığımız önemli para birimi Sterline düşüş getirdi. Bu hem ekonomik hem de ikili bakış getirdi. K. Kıbrıslılar Sterlinin düşmesinden ikili tutuma düşerken, ingilteredeki ayni isimle anılan Kıbrıslılar ise kazandıkları eflason kaybı nedeniyle üzüldüler….

Gerrçekten, ingilterenin AB dışına çıkması ile buraya da taşınacak etkiler olacaktır. Ayni şekilde ingilterede yaşayanlar için de K. Kıbrıs pasaportu değil de Kıbrıs Cumhurieyti pasaportu daha bir çekici olacaktır. AB vatandaşı olmak için Kıbrıs Cumhuriyetine baş vuracaklar veya eldeki olanaklarla İngiltere değil de Kıbrıs kimliklerini öne çıkaracak olanlar olacak. Ayni şekilde, İngiltere AB anlaşmalı ayrılma , önemli bazı sancıalr getirecektir. Nedenirse densin, dışta kalacak İngiltere AB yeni ilişkisi sonuçta bazı ayarlar da getirecek. Bunalr Kıbrısı direk içine alacaktır.

Tabi, ayni durum Türkiye için geçerli değil. Çünkü Türkiye odenli İngiltere bağları siyasal sosyal yönden gelişmedi. Ancak, şimdilik dondurulup Ortadoğuya kayan Türkiye biraz rahat. Fakat, unutmayalım, Türkiyenin ısrarla AB üyesi olmasını isteyen ve şimdiden konuyla alakalı nerede ise itifak yaptıkları da gözlendi. Bundandır ki Türkiye özellikle AB ilişkilerinde “eğer” İngiltere ayrılırsa, bir mütefik kaybetmiş olacak. Fakat, İngiltere anlaşma yapıp yol almasına karşın, AB çıkışı kesin değildir. Hükümet krizine doğru gidilen, erken seçim olasılığına uzanacak bir dalgalanma sentromuna girdi. Bu karmaşa da Sterline düşüş getirip, TL karşısında zayıflama yaratıyor. Bunları tam okuyamayan bizim “şahane ekonomislerimiz” de tam aksi TL yükselişi ile tek dar bakışla yorumlama yarışına da girdiler.

Görüldüğü gibi, uluslar arası belgelerde dahi Garantör olup konuşturulma noktasına getirilmeyen İngiltere oldukça çalkantılı dönemden geçiyor. MEY kahramanlıkla faşist partinin peşine düşüp ingiltereği AB dışına çekmeye çalışırken, siyasi sonuna da gelme tehlikesinin de çanlarını duymaya başladı. Şimdiden bazı bakanlar istifa yaptı….K. İrlanda krizi kapıya doğru yanaştı, İskoçya ayrılma sonucunda yeniden bağınmsızlık referandumu silahına sarılmaya hazırlanıyor. Bunlar olurken de Kıbrısın Garantörü ve burada üstleri olup bunları AB içine koymayan gerçeklik, ilerde mutlaka Kıbrısı da tartıştıracaktır. Tabi, buranın ahalisi ilgilenirse! Daha unutmadık: Annan planında çaktırmadan İngiltere anlaşmaya deniz sahasını artırarak petrol yataklarını ele geçirme ilkesini de koydu.******

ANgloamerikan Emperyalist İngiltere cepesinde böylesi kriz derinleşirken, daha süper merkez olan ABD bir yandan Trump politikası ile çelişkili dünya kararlarıyla gündemleşirken, son Kaliforniya orman yangınları ile Kapitalist özün de anlayana konuşma olanağı veriyordu. Akla hemen ABD kendi sulandırdığı ve anlamsızlaştırdığı Paris iklim anlaşmasından çekilme de geliverdi. İklimlerin bozularak darmadağın eden Kapitalist ekonomik yapı doğa olaylarını yerlebir ederken, hala bunu görmezden gelmek için de oldukça sermaye harcamaya da devam ediyor.

Sertleşip artan fırtına veya kasırgalar, özeleştirme ile alınamayan kamusal destek yanında, bazı sorunalrın dahi parayla çözülme rantı oluşması da nasıl Amerikanın gösterilmeyen gerçek yüzü olarak konuşulur hale getirdi. Kaleforniyadaki haftalara varan orman yangınları, öncesinde gelen deniz kasırgalarıyla oluşan felaket, Amerikanın belirli çevrelerinde sorgulanmaya çalışılınıyor. Çekilen iklim anlaşmaları yanında, enerji tekelerine daha fazla kar adına doğa katli izin verilmesi, adeta hayali değil “buyurun yeni Amerika” resmini çizdirtiyor.

İnsanlar afetlerden kaçma adına yangından kurtulma çabalarındaki araçların dahi özel sermaye tarafından nasıl parayla satılarak ranta dönüşme bilgileri yeniden geliyor. Dayanışma ve kamusal destek yerine, özelden satınalma olayı oldukça düşündürücüdür. Son Kaliforniya olayı yeniden kısa zaman önceki Portoriko Kuba kıyasını akla getirdi. Daha şidetli dalga vurmasına karşın, Küba kamusal örgütlenme sonucu bu felaket daha az vurulan Portorikodan daha ucuz atlatıldı. Portoriko felaketi ve Küba ikilemi oldukça Amerikan rüyası kıyası için düşündürücü oldu. Özelleştirmenin böylesi olaylardaki zararı yaşayanlar için ancak anlamlı oluyor.

Biz sanki Amerika oldukça uzak denilip, oradaki dersleri de almamaya devam edelim. Edelim de denizlerimizde savaş gemilerine şimdi de enerji devlerin araştırma kesimi de buyurdu! Zaten Amerika hep uzaktır derken şuradaki üstlerden uçakların kalkıp Suriyeyi nasıl vurdukları, dinleme istihbarat ağının Kıbrıstan nasıl kulanıldığı da kulak artı edilmektedir. Dahası, birielri Amerikan uzmanlı “barış sermaye kesimi” olarak da buraya çözüm havariliği de yapmaktadır. Biz belki Amerikanın klasik işkalli sömürgesi olmadık. Ama, açersondan tutun Kisincır doktrinlerine varan politikaların da uygulama alanı olmaktan kaçamadık. Dahası, bunları bilmemezliğe koyup Amerikayı aklama “sol lafazanlar” dahi yetiştirdik.

Trump ve Mey: iki ülkenin dünya hegemonistlerin lideri. Bu günlerde onların felaket saçan politikalarının gölgesinde yaşıyoruz. Bolca işbirlikcilerinin sözleri ile yaşamımızı belirliyoruz. Ancak, oralarda olup yarınlarda burayı da vuracak fırtınayı da bilmeme terkisine koyup yaşamaya devam ediyoruz.Kaşıkçı cinayeti veya Yemen katliyamı duymazlık seçkisi veya Lipya Suriye dansındaki çarpıklıkları Amerikasız İngilteresiz veya Angloamerikansız düşünerek yaşamaya da devam edelim. Sakın ola sadece yağışların bile anormaliğini düşünmeyelim! Altından tandrı veya çapanoğlu değil başta Amerika ve genel Emperyalizim karşımıza gelecektir. Öğretilen suskunluğu iyi okumamız gerekir. lsdpriority51

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
216AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin