Salgın krizinden, Çin, Almanya örnekleminden – Özkan Yıkıcı

2140

Konuyu doğru ele alıp, hafife indirgememek şart. Hele de K. Kıbrıs yakalşımla, dünyadaki gelişmelerden umursuzca davranıp, çıkara göre ezber de uydurmamak oldukça önemlidir. Baştan önemli noktayı belirtelim: yaşanmakta olan kapitalizmin sağlık krizidir. Tehlikeli olan, Finans kapital resesyonunun da tam üstüne gelişidir. Ayrıca, Kapitalizmin Neoliberal yapılanışının da iflas ilanının birlikte yönetenilemeyecek gerçeği ile buluşmasıdır. Bunlar,net gerçekler. Gözden kaçırılmaması gereken ve konumuzla da önemli bağlantısı olan öteki gerçekler de şunlar: sadece son Kovit salgını deyil, 2007 yılında başlayan Finans Kapital ekonomik kriz de sistemin belirli gelişmiş ülkelerinde deyil, direk merkez Kapitaalist ülkeleri de vurmasıdır. Direk gelişmiş kapitalist ülkeler krizlerin merkezine oturdu. Finansman ve Korona krizleri en etkili hasarı başta ABD ve İngiltere gibi, Emperyalizmin merkez güçlerini saladı. İlgili devletlerin hem kriz vurgununa hem de ilgili sarsıntıyı yönetememe yansıyışları kadar, hegemonya etkinliklerinin de kaçınılmaz olarak gerilemeye başlama süreci de yaşanmaya başlandı. Kriz, yönetememe, ve gerileme üçkeni olurken, bu gelişmelerden başka iki tip kapitalist devlet de fırsatı kulanıp hegemonyalarını genişletmeye başladı. Tek farkla, hala normal zamandaki ABD hegemonyasının boşaltığı yerleri dolduramıyorlar. Böylelikle, alt düzeydeki “Türkiye gibi” bölgesel merkezi hegemonya peşinde koşan ülkelere de fırsatı kulanıp alan kazanma fırsatçılığı yaratır gibi oldu. Türkiyenin, Suriye, Lipya hamleleri ve Ortadoğu bölgesel Türkiye iran rekabeti bunun doğan boşlukla daha serbes davranma hamlelerinin yansıyışıdır.****

Yukarda özetlenen günün gelişen sistemsel haritası, ister istemez yönetememe sonucu krizin devamlılığı, oluşan boşuklarla fırsat kulanıp gelişen başka iki ülke Çin ve Almanyayı da öne çıkardı. Son krizle bir başka resimin anlatığı ise serbbes piysalı metalaştırılmış şirketler söktör sağlığın yetersiz kalışı ile biraz daha kamucu davranan Alman Çin sistemlerinin olayı daha iyi yönetme farklarını da getirdi. Tıpkı: 2008 Finansman krizindeki yaşanılanların olduğu gibi. Olguların birisini alıp ötekini kaçırmamak önemli. Bütünsel ele alışla, sistemsel sorgulamayı dikatli okumak gerekir.Ek olarak, genelde Kapitalizmin Neoliebral versyonunun da ta Asya Kaplanları kriziyle iflasına direnilmesi sonucu, 2008 Kirizyle de merkezin vurulmasıyla, krizlerin normal yaşam haline gelmesidir. Her iki olayda da hat ta baştaki Asya Kaplanları 98 başlangıcından  itibaren, Amerikan hegemonyasının gerilemesi, yerinin dolrdurulamaması ve Alman, Çin güçlerinin fırsatı kulanıp özellikle ekonomik alandaki gelişmelerine tanık oluyoruz. Konuyu tek tek iki ülke düzeyinde daha genişleterek ele alalım.*****

Abd, doksanlar sonu İMF kontrolu Asya kaplanları kriziyle ilk sinyaleri ekonomik alanda almaya başladı. Aslında, Asya Kaplanları Neoliebralizmin de genişleme yapılanışının da sonunu anlatıyordu. Batı bunu dikate almadı. Çine açılarak, borçlanma uygulamasıyla şişirilme ve yeni orta sınıfla krizi atlatmaya başladı. Bu krizde ise Çin direk batıya girmeye başladı. Gelen Batı sermayesini de kontrol ederek Devlet kapitalizmini dünya piyasasına yaymaya başladı. KOntrolu yumuşak güç adıyla politikasını uygulamaya hız verdi.

Önemli kırılma 2007 Finansman krizi ile fırsat oluşturdu. 2008 yılında kriz tam da ABD göbeğine ulaştı. Böylelikle piyasa ekonomisinin sihirinin olmadığı yaşantısı merkezlere ulaştı. Çin, ilgili krizi kulanıp, piyasalara ve borsalara yeni güç olarak girdi. Artık, önce İngiltere, sonra Japonyanın önüne geçildi. Ardından, ekonomik piyasada Amerikaya yetişti. Direk, Çin Amerikan çelişkisi ekonomik alanda yaşanmaya başlandı. ABD anbargoları ve baskılarına rağmen Çin gelişti, Birçok batı krizini kulanıp hiseleri aldı tahvileri ele geçirdi. Finansman seçenekli kuruluşlar da oluşturmaya başladı. Yumuşak güç adıyla ve iç politikaya karışmayarak kamusal alanlara da ağırlık veren yatırımlarla hızla pazarlara girdi.

Amerika, tüm çabalarına rağmen Çinin önünü kesemedi. Üstelik, Çin, seçenekler sunarken, ABD kaybettikçe, askeri şidetle yeniden sömürgeleştirme hareketi başlatı. Ortadoğu Projesi bunun stratejik ilk hamlesiydi. Suriyedeki durumu ortada….

Derken 2020 Korona salgını gündeme geldi. Olay, probaganda etkisiyle de Amerika, Çini suçlayarak bunu fırsata çevirmeye koyuldu. Çin, başlangıçtaki bilinmeme sarsıntısından sonra, kamusal sağlık sistemi ve örgütlü yapı disiplini sonucu, hastalıkla mücadelede, hedeften örnekleme sıçradı. Oysa, batı dünyası salgını anti Çin probagandasıyla kulanmaya uğraştı. Kendine geleceği tehlikesiyle de tavır alamadı. Anti Çin probagandası başta önemli kesimlerde tutu. Hele de sınırlanan seyahat, ticari faliyetin dondurulması gibi çabalar, başta ABD tarafından önemli fırsat koşulu olarak kulanılmaya çalışınıldı. İleri gidilerek, G.7  zirvesinde Çine yeni anbargoları dahi dayatmaya çalıştı.

Fakat, Çindeki Korona yaşanılanları, ile öte yanda yayılarak batıya gelişi ile italyada başlayan fiyasgo, aBritanya ve ABD ulaşınca, işler ters döndü. Ruya sağlık sistemler bir anda çöktü! Yönetememe resmen haykırdı. Hele öncesindeki “Sürü tavrı” ile sonrasındaki başarısızlıklar yaşanırken, Çinden başlayan, G. Koreye uzanan kamusal sağlık başarıları gelince, batıda tıpkı önceki Finansman krizinde olduğu gibi İzlanda Almanya örnekleri gelince, Amerikan rüyası tılsımı da bozuldu.

Çin artık Avrupaya dahi doktordan ilaca yardım eden ülke olarak haberleşiyordu. İngiltere ve ABD ise sistemin çöküşü ve yönetememenin ağırlığı ile yükselen ölü rakamlarla da güçlerinin algısı bozuluyordu. Hele de Amerikanın Çinin bazı ülkelere yardım etmesini engelemeye, ona anbargolar uygulamaya çalışması tavırlarıyla da yakın liderlerini dahi gözden düşürtmeye başladı. Çin ise düzenli kamu sağlık politikasının meyvelerini kendine tavır koyan ülkelere dahi yardım ederek konulan imajını bozmaya başladı. Öyle basit deyildi; herkese yardımla övülen İngiltere ve Amerika, çinden mavzeme almak zorunda kalıyor. Çin modelini uygulamak zorunda kalıyorlardı. Yine de klasik emperyalist hegemonya bakışıyla, kendileri yardımı alırken, Küba, Jamayika gibi ülkelere benzer yardımların girmesine de engel koyuyorlardı. İtalyan örneği ise ilginç; İtalya salgınında Amerikan İngiliz doktorlardan deyil Çin doktorlardan yardım alıyorlardı.

Batı ve başta Amerika İngiltere Korona ile boğuşurken, Çin normaleşmeye başladı. İlgili fark, elbet üretime ve ticarete direk yansımaya başladı. Bunlar, net olarak Çindeki devlet kapitalizmi kadar, kontrolu olsa da kamusal yapılanışın etkisinin sağlıktaki öneminin de gerçekte payı önemlidir. Kocaman binalardaki sektörleşen sağlığın yetersizliği ile kamusal örgütsel şekildeki kamunun daha kolay kitlesel ulaşım hak ilkesinin yeniden kapitalis yapıdaki kıyasının da iki ülke örneklemi oldu. Bu olguyu doğru ve yerinde okumak şart.****

Ayni olmasa da tıpkı Çin gibi, Almanya da hem 2008 hem de son 2020 KOvit19 sağlık olayında da Almanyya öteki kapitalist piyasacı ülkelre göre başarılı çıkma yolunda. Gerçi, krizler daha sürüyor. Ama, başlayan 2008 Finaans Kapital krizinde Amerika ve ingilterenin aksi, Almanya bunu hafif atlatı. Daha gerçeği, Alman tekeleri fırsata çevirdi. Almanya, başta AB içinde, bazı pazarlara müdahale ederek ele geçirdi. Örneğin, hepimizin yaşayarak gördüğü Yunanistan, Kıbrıs, ispanya İtalya ve öteki Güney AB ülkelerinin sermayesi çökerken, Almanya sermayesi bu alanları ele geçirdi. Gelişme ise ingilterede rahatsızlık getirdi. Almanyanın kazanması ise zaten hep sorun olup rekabetle yaşatılan İngiltere AB yapısı, sonuçta Breksit ile sonlandı.

Yaşanan gelişme, Alman sermayesinin konuyu fırsatla kulanıp hem AB içinde ingiltereden başlayıp Güney ülkelerinde belirlenirken, başka alanlarda da genişleme ve bağımsız tavır arayışlara yöneliş oldu.

Ayni durum son Kovit19 sağlık krizinde görüldü. Şimdi sızan belgelere de dayanarak, böylesi virüs krizi olma olasılığı üzerinden kamusal sağlık yapısında hazırlıklar yapıldı. Bunun yansıyışını, krizi yönetim şeklinde gördük. Almanyada Amerika ve ingiltereye göre kamusal sağlık tümden tasfiye edilmedi. Kamusal sağlık alanının olması ise bazı kararların piaysaya deyil de planlayarak hazırlanma farkını da getirdi. Sonuç mu: Amerika ve İngiltere, ölü sayılarını dahi net ifade edemezken, sosyal yardım kuruluşlarında “yaşlılar evlerini” taşaronlaştırdığı için, oradaki ölüm sayıları dahi gizlenmeye uğraşıldı. Almanyada ise normal zamana dönüşün hesapları başladı. Oysa, Almanya baştan tetbir alırken, Amerika ve İngiltere Sürü politikasıyla “ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir” diyordu. Manzara ortada.****

Yukarda özetlediğim örnek iki ülke Kapitalist. Ama, kamusal sağlık gerçeği, örgütlü toplum olma özeliği, planlamanın sağlık ve eğitimdeki kaçınılmazlık uygulama farklılığı ile en güçlü hegemonist ülkelerden nasıl kriz dönemi ayrışıp fırsat kulanıp öne çıkmanın örnekleridir. Daha basiti ise sosyalist uygulamalı Küba veya sol başkanlı Güney Korenin yetki kulanımlı müdahale insani şeklini de yanına korsak; sosyalizmin adı konmasa da neden insanlık için gelecek hedefi olduğunu anlarız. İlginçtir, kriz nedeniyle kimi kapitalistler sistemi kurtarma adına sosyal devleti önerirken, aslında yine Kaapitalist özle işleyecek bu yapıların sınıfsal gerçeği, sosyal hak alanını hep gözden kaçırıyorlar. Unutmayalım: yetmişlere kadar Batı Avrupa ülkeleri denilen sosyal devlet politikasını uyguladı ve iflas etmesi sonucu Neolibneralizmi yapılandırdılar. Temel alan sermaye ve kar olunca, damıtılan sosyal politikalar belirli dönemle sınırlıdır. Sanırım, son Latin Amerika Penbe sosyalizim deneyimi acı tekrardan uygulanan şeklidir. Sermayenin işine gelmeyince darbelerle nasıl uygulayanları hapse tıkadığı son Brezilya Bolivya örneği ile tarih yeniden yazdı.

Sonuç olarak; Çin ve Almanya, kamusal kırıntılarla, hakların hala ayakta kalışı ve planlamada bunalr da gözetilmesi nedeniyle, son finanstan başlayıp Koronayla devam edip bütünleşen krizleri sistem içinde şimdiye kadar fırsatları kulandılar. Elbet, gerileyen ABD hegemonyasının yerini doluramayacakları da tartışmalı. Amerika ise eldeki önemli askeri sermaye gücüyle de müdahale şeklini hep sopa olarak kulanacak. İrana ilaç dahi girmemesini engelemesi, Çinin bazı ülkelere yardımının önünü kesmesi yetmezmiş gibi anbargolarla veya Sağlık örgütüne yardımı kesme tehtitleriyle resmen hala “ben varım” diyor. Belli ki şimdilik Çin Alman fırsatı ile gerileyen öteki piyasacı sermaye, otoriteleşerek inanılmaz vahşetleri de yapmaya adaydırlar. Trump ve COnson boşuna seçilmedi. Makron, Modi, Belsenaro ve Erdoğan önemli devlet başına getirilmedi. Bunlar hep gelecekteki kriz sonrasındaki şimdiden hamlelerle dikatli izlenmesi gereken gerçeklerdir.